Ahmet TAŞGETİREN
Türkiye 1918’in Türkiyesi değildir” diyor Sayın Cumhurbaşkanı.
Bu, bir tarih muhasebesinin ortasındaki cümle. Öncesi var, bugünü var.
1918, Sevr’li yıllar. Tayyip Bey’in ifadesiyle “Nerdeyse yarım asırdır süren kesintisiz savaşların yorgunu olan millet”e, bir avuç toprağın bırakılmak istendiği yıllar. Misak-ı Milli hedeflerinin hayata geçirilmesine müsaade
edilmeyen dönem.
Diyor ki Tayyip Bey: “Bugün orada yarım bıraktıklarını tamamlamak istiyorlar. Türkiye’yi parçalamak, yok etmek... Dünyayı hala 1918 şartlarında yönetmeye çalışanlar, bırakın haklarımızı vermeyi elimizdekileri de almanın derdindeler. Şu andaki oyun budur.”
Bununla, Irak’ta, Suriye’de yürütülen ve bir ucu Türkiye’nin bütünlüğünü hedef alan yeni Sykes - Picot hesaplarına işaret etmiş oluyor. FETÖ, PKK/PYD, DEAŞ bilmem ne... Böyle bir operasyonun aracı Sayın Cumhurbaşkanına göre...
İşte orada “Türkiye 1918’in Türkiyesi değildir” diyor Sayın Cumhurbaşkanı.
O değerlendirme içinde “Dünya 5’ten büyüktür” geliyor.
İlk sözler Birinci Dünya Savaşı sonrasının sorgulanması ise ikincisi de, İkinci Dünya Savaşı sonrasının sorgulanması.
Sayın Cumhurbaşkanı, dünyanın, 1945’ler dünyası olmadığını da seslendirmiş oluyor.
Bugünün Türkiyesine ilişkin olarak da şunları ifade ediyor Sayın Cumhurbaşkanı:
“Unuttukları bir şey var, Türkiye 1918’in Türkiyesi değildir, bunu da böyle bilelim. Bu millet, neredeyse yarım asırdır süren kesintisiz savaşların yorgunu olan millet de değildir. Tam tersine kazanımlarına sıkı sıkı sahip çıkan, kaybettiklerinin muhasebesini yapan bir millet vardır. Vatansız kalmanın ne demek olduğunu yakın çevresinden bilen bir millet vardır. Kurtuluş Savaşımızı başarıya ulaştıran stratejinin sloganı neydi biliyor musunuz? “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” Bugün tek bir alanda da sorun yoktur, mücadelemiz her alanda sürecektir bundan kimsenin şüphesi yoktur. Bugün satıh sadece vatan topraklarının sınırları da değildir, tüm meselelerdir, tüm dünyadır.”
“Gerektiğinde alın terimizle, gerektiğinde bileğimiz, gerektiğinde kanımızla bu mücadeleyi vermeye mecburuz.”
Evet, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bugün yaşananları anlamlandırmak planında kendi içinde yaşattığı tarih muhasebesi ve onun içinden çıkardığı mücadele çerçevesi bu.
Bunun bir hesaplaşma, hem de büyük bir hesaplaşma olduğunda kuşku yok.
Gerek 1918’ler dünyası, gerekse 1945’ler... İki büyük cihan harbinin sonrasındaki dünya düzenlemesini işaret ediyor. Yani arkasına iki dünya savaşını alan düzenlemeler bunlar.
Birincisinde biz, bir dünya devletini kaybettik. Anadolu topraklarına sığıştık. Sığıştık, diyorum, çünkü Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan ve diğer Osmanlı topraklarından buraya sığındı Osmanlı çocukları... Anadolu, bir ümmet sığınağı oldu.
O dönemin kadrolarının diplomatik – siyasi mücadele planında artıları eksileri tartışılabilir ama olan bitende “yarım asırdır savaşlardan yorgun düşen bir millet”le daha ne kadar sıcak savaş verileceğine dair endişeleri de gözardı etmemek gerekiyor.
Misak-ı Milli hedeflerine yönelik arayışın tüm Cumhuriyet döneminde derin bir hasret halinde devam ettiği de söylenebilir.
Bugün, Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözlerinden, hem eldekileri korumak, yani eldekilere yönelik tehditleri bertaraf etmek, hem de, Misak-ı Milli tashihleri yapmak gibi bir iç muhasebe yaşandığını algılıyoruz.
Bizim algıladığımız bu iç muhasebeyi, hem 1918 dönemi mirasçılarının hem Yalta – Tahran – Potsdam mimarlarının algıladığını da dikkate almak gerekiyor.
O da iç muhasebemizi belki de küresel anlamda “Büyük hesaplaşma” haline getiriyor.
Bu hesaplaşma da, hiç şüphesiz hayati bir kuvvet muhasebesini zaruri kılıyor.
Amerika, Rusya, AB ve netleşmemiş İslam dünyası ile yaşadığımız sancılar bunun uzantısı. Çok dikkatli yürümek lazım bana göre.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025