Ahmet TAŞGETİREN
Uzunca bir süredir Anadolu'nun birçok yerinde“Türkiye'de ve İslam Dünyasında Neler oluyor - Büyük Hesaplaşma” konulu konferanslar veriyorum.
Daha önce de yazmışımdır, bu konferanslarda olan bitenin “Türkiye'nin Türkiye olma, İslam dünyasının İslam dünyası olma mücadelesi” çerçevesinde cereyan ettiği tezini işliyorum.
Meselenin Türkiye boyutunda, 1923'ten bu yana yaşananların sistem alanında bir “Sancı”yı aşma çabası olduğunu, sancının da özellikle Din-Devlet-Toplum ilişkileri alanındaki sağlıksız yapıdan kaynaklandığını belirtiyorum.
Tek Parti dönemi.
Çok partili hayatta Mesut Yılmaz'ın tanımlaması ile “Çok parti olsun ama her partinin damarlarında tek parti ideolojisi aksın” yaklaşımının, Türkiye'yi 6 askeri müdahale ile karşı karşıya bıraktığını, Ak Parti'nin payına da bir e-muhtıra, bir kapatma davası, bir darbe girişimi ve çok sayıda cuntalaşma düştüğünü anlatıyorum.
Mücadelenin bir boyutunun kaçınılmaz olarak İslam dünyası ile bağlantılı olduğunu ve uluslararası ilişkileri ilgilendirdiğini kaydediyor, tüm sürecin Türkiye'deki ve İslam dünyasındaki anormal yapıdan kurtulmak ve “normalleşme”yi gerçekleştirmek istikametinde olduğunu söylüyorum.
Şu anda sistem sancısını giderme yolunda yeni bir adımı var Ak Parti'nin.
Yeni sistem önerisine “Tek Adam” suçlaması getiriliyor ve Sayın Cumhurbaşkanı da ona cevap veriyor.
Ben önerilen sistemin “Tek adamlaşma” getirmeyeceğine ilişkin tüm cevapları kayda değer bulabilirim. Ama CHP'ye, Kılıçdaroğlu'na cevap verirken “Atatürk de tek adamdı, İsmet İnönü de tek adamdı” tarzındaki bir cevabı tartışmaya açık görürüm. Hele bu sözden “Yeni sistemin de Atatürk ve İsmet İnönü gibi bir yönetim üslubu getirdiği”ni anlamamız gerekiyorsa, o zaman daha da sıkıntılı bulurum.
Bu tarz bir yaklaşıma, CHP'nin – Kılıçdaroğlu'nun bir cevabı olmayabilir. Sonuçta onların kutsadığı bir dönemi ifade ediyor çünkü Mustafa Kemal – İnönü dönemleri. CHP'nin mazisini inkar etmesi gerekir o dönemi yargılaması için.
Ama biliyoruz ki o dönem “Tek Parti” dönemidir.
Demirel'in, 1980 sonrasında, Köprü Dergisine verdiği mülakatlarda etkin, çarpıcı sistem eleştirileri yaptığı dönemde “Millet devlete küsmüştü” dediği dönemdir. Küsmüştü, neden, çünkü devlet yukardan aşağıya, yani Jakoben üslupla, millete ve onun inanç değerlerine format atmaya yönelmişti. Milletin o dönemdeki demokratik tepkisi “küsme” tarzında olmuştu, olabilmişti. Buna rağmen çok acılar yaşandı. Çok partili hayata geçtikten sonra da millet çoğunluğu, “Tek parti” ideolojisine tek başına iktidar yolunu açmadı.
Mustafa Kemal ve İnönü yönetimleri, “Tek Adam - Milli Şef” tanımlamaları ile “Milletin devlete küstüğü dönem”in adıdır.
Ben, o yönetim üslubunun Milli Mücadele'den çıkmış bir toplumla yöneticilerin ilişkisi açısından “Yığınakta hata” olduğunu düşünürüm ve onun Türkiye'ye çok şey kaybettirdiğine inanırım. Bu Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Milli Mücadeledeki rolünü gözardı etmek anlamına gelmiyor. Ama sistem inşasında yığınakta hatalar yapıldı ve bu Türkiye'nin siyasetini, hukukunu, eğitimini, daha genelde devlet - toplum ilişkilerini onlarca yıl yaraladı. Sistem restorasyonu zarureti biraz da buradan kaynaklanıyor.
Mete Tuncayve Taha Akyol, o dönemin problemli yapısını çok iyi tahlil ederler.
“Mustafa Kemal ve İnönü de de tek adamdı ve partinin genel başkanlarıydı.”
CHP'nin ya da Kemalistlerin diyeceği bir şey yok bu söz karşısında.
Peki yıllar yılı bu damarın sistem bünyesindeki yansımaları ile mücadele eden muhafazakar-demokrat çizgiye ne desin bu ifade?
Ben, getirilecek sistemin o dönemin tek adamlığına asla benzememesini isterim.
Aslında Mustafa Kemal veya İnönü'nün “Tek Adamlık” üslubunun bugün, CHP'liler tarafından bile benimseneceğini düşünmem. “Milletin adamı” olmak başka bir şey bana göre. Yapılması gereken daha çok daha çok “Milletin adamı” olmak! Onun için “Tek adam değil milletin adamı” sözü daha sevimli geliyor bana.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025