Ahmet TAŞGETİREN
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin gerçek sahibinden söz ediyorum. Bunun MHP lideri Bahçeli olduğunda sanırım hiç kimsenin şüphesi yoktur.
İstanbul seçimlerinde Ak Parti’nin kaybı analiz edilirken bunda Cumhurbaşkanı’nın “Parti lideri” olarak meydanlara çıkmasının da payı olduğu gündeme geldi.
Sonuçlar bir yandan “Cumhurbaşkanı da kaybedenler arasında” yargısına yol açarken diğer yandan da “Partili Cumhurbaşkanı toplumun adalet duygusunu yaralıyor” değerlendirmesini getirdi.
Konu kaçınılmaz olarak Ak Parti’nin gündemine girdi. İstanbul’da seçim kaybının en çok Ak Parti’yi yaralamasından daha tabii ne olabilir. 25 yıl sonra kaybediyorsunuz İstanbul’u, 11 seçimdir kazandıktan sonra ilk kaybı yaşıyorsunuz ve MHP ile ittifaka rağmen 9 puan gibi bir farkla yeniliyorsunuz.
Yenilgi MHP’nin hanesine de yazılıyor ama onunkisi biraz “komşudaki cenaze”ye ilgi mesabesinde. Asıl ağıt yakacak olan belli ki Ak Parti. Nitekim Grup başkanı Naci Bostancı başı çekti, başkan vekillerinden biri olan Ömer Turan peşinden geldi ve “Sistem gözden geçirilebilir” dediler. Gerekçeleri de son derece masumdu. “Yeni sistemin üzerinden bir yıl geçmişti, bu süre içinde uygulamalarda aksaklıklar olması normaldi, öyleyse kimi düzenlemelere gidilebilirdi. Bu konuda çalışılacaktı.”
Bu kadar masum bir çıkışa bile tahammül etmedi Bahçeli. Hemen ayar verdi. Ona göre “Bunlar kamuoyu önünde konuşulacak şeyler miydi!” Ona göre “Sistem tartışmaları bitmişti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yozlaştırma çalışmaları ülkemize ihanetti.”
Bu kadar kesin ve keskin bir sahipleniş, eminim Ak Parti zeminlerinde bile yadırgatıcı bulunmuştur.
***
Bahçeli’nin hangi vazgeçilmez gerekçeye dayanarak sistemi kutsadığını anlamaya çalıştığımızda dişe dokunur bir şey bulmak mümkün olmuyor.
Ortada MHP bakımından şu sonuçlar var:
- En başta Bahçeli Ak Parti ile kurduğu ilişki sayesinde İyi Parti ayrışması sırasında MHP’deki etkisini korudu.
- Yaşanan süreç içinde MHP bir kayıp yaşamıyor.
- MHP iktidar ortağı gibi bir statüyü kullanıyor.
- Bahçeli, İyi Parti’nin tabandan kopuş sağlamasının önünü bu yolla alabiliyor.
- Bürokraside etkinliğe sahip olabiliyor.
Ak Parti bakımından durum şu:
- Evet, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, doğum öncesinde de doğum sürecinde de MHP’nin AK Parti’ye verdiği desteğin ürünüdür. Ak Parti, MHP’nin verdiği destekle mutlak bir iktidar kullanıyor, denebilir.
- Sistemin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olağanüstü yetkiler verdiği de bir gerçektir. Bu bakımdan eğer amaç “mutlak iktidar” ise Cumhurbaşkanı’nın belki ancak Mustafa Kemal’in kullandığı iktidara benzer bir güç sahibi olduğu doğrudur. Bu da MHP sayesindedir.
- Ancak bir yılın sonunda İstanbul gibi bir sembol şehirde dramatik bir yenilgi gerçekleşmiştir. 31 Mart öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan nerede ise bütün varlığı ile meydandadır. 23 Haziran’da ise son düzlükte meydana inmiştir. 31 Mart’ta da yenilgi vardır, 23 Haziran’da da. Seçim yerel seçimdir ama Cumhurbaşkanı’nın meydana inmesiyle genel seçim havasına girilmiş, kayıp da Ak Parti yanında Cumhurbaşkanı’nın kaybı sayılmıştır.
- Kaybın sebepleri sıralandığında ilk sıraya ne konur, bunu Ak Partililer de araştırıyor, siyaset analizcileri de yazıp duruyor. Bunlardan en azından birisi “Cumhurbaşkanı’nın parti hüviyetle meydanlara çıkması” değil midir? Ak Partililer Cumhurbaşkanının her yaptığını güzel görseler bile, onların çocuklarının “Bu işte bir adaletsizlik var, bir yanlışlık var” dediklerini artık hem Ak Partili babalar, hem de cümle alem biliyor.
***
“Partili Cumhurbaşkanı” ile sisteme giren sadece seçim propagandası değil hiç kuşkusuz, sistem içinde pek çok alanın siyasileşmesi olgusu da sistem problemi olarak kayıtlara geçiyor.
Yani işin özeti şu ki: Bir yıllık uygulama sonucunda Ak Parti’nin İstanbul Adayı, deyim yerinde ise “Deve dişi” gibi bir aday, bütün medya abanışına rağmen 9 puan farkla kaybetti.
Daha önemlisi, İstanbul sonucunun seçmen tabanında çok daha ciddi bir “kaynama”nın sonucu olduğu değerlendirmesi. Yani bugün bu sonuç var, tedbir alınmazsa “tsunami”si de gelebilir.
Bence sorulması gereken soru şu:
-Bahçeli’yi AK Parti’nin yüreğini yakan bu sonuçlar hangi boyutta ilgilendiriyor?
-Ak Parti’ye bedel ödettiği açık olan “partili cumhurbaşkanı” statüsü Bahçeli tarafından hangi memleket gerçeğinin ürünü olarak görülüyor ki böylesine savunuluyor?
-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinden “Ak Parti’ye format atma” gibi bir “Akıl” mı Bahçeli’yi bu role soyunduruyor?
Ben de anlamaya çalışıyorum bana göre Ak Parti de anlamaya çalışmalı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025