Ahmet TAŞGETİREN
Suriye’de yaşananların önemli bir kısmının Türkiye’nin Kürtler’le ilişkisini ilgilendirdiğinde şüphe yok.
Türkiye’yi yöneten kadro da bunun farkında. Çünkü Türkiye’de önemli bir Kürt nüfus var ve Suriye’de yürütülen askeri harekatın Türkiye’deki Kürtleri etkileme ihtimali göz ardı edilmiyor. Ayrıca Suriye’de oluşacak bir Kürt yapılanmasının Türkiye’ye yansımasının olacağı kaygısı da Rojava olaylarından beri gündemde olan bir konu. Hatta son askeri harekatın, böyle bir yapılanmayı önlemeye yönelik olduğu da biliniyor.
Biz meseleyi “Terörle mücadele” olarak niteliyoruz. Bize göre “Güney sınırımızda bir terör devleti kurulmak isteniyor, biz de onu bertaraf etmek amacıyla askeri harekât yapıyoruz. Nitekim Türkiye’de de terörle mücadele yürütüyoruz. Terör örgütünün Kürt gençlerini kullanmasını görüyoruz ama örgütü Kürtlerle bütünleştirmeme noktasında da duyarlıyız. Hatta Kürtleri terör örgütüne karşı koruduğumuzu belirtiyoruz. Ayrıca Suriye’de birlikte hareket ettiğimiz Kürtler olduğu gibi, Türkiye’de örgüte karşı olan büyük bir Kürt topluluğu da var.”
Yukarıda özetlediğim Türkiye bakışı aslında doğruları ifade ediyor. Hakikaten Türkiye’de bir “Kürt karşıtlığı” olduğunu söylemek insafa sığmaz. Türkiye’de bir Türk – Kürt kaynaşmışlığı da toplumsal realite halinde duruyor.
Bununla birlikte Türkiye’yi de içine alacak boyutta bir “Kürt meselesi”nin varlığı bilinen bir gerçek. Türkiye’yi, İran’ı, Irak’ı ve Suriye’yi içine alan coğrafyada yaşayan Kürtler’in sadece vatandaş olmanın ötesinde arayışlarının bulunduğu biliniyor.
Konu taa 20’inci yüzyılın başından beri özellikle Batı dünyasının Ortadoğu projelerinin parçası halinde. Bu projelere Rusya’nın da çok yabancı durduğu söylenemez.
İşin hassasiyeti şurada ki, her ülkede yaşayan Kürtler arasında da bu projelerden etkilenmiş oldukça geniş bir kesim var.
Türkiye zemininde bakarsak, bu iş hem terör uygulaması boyutuna hem siyasal örgütlenme boyutuna evrilmiş durumda.
Soru şu: Suriye’ye yapılan harekât acaba bu çizgiyi nasıl etkiledi?
Batı medyasına konu “Türkiye’nin Kürtlerle savaşı” biçiminde yansıyor. Türkiye adına yapılan bütün açıklamalar Batı’nın bu tavrını değiştirmiyor.
Hatta Batı, bizim terör örgütü olarak gördüğümüz PYD-YPG’yi paydaş olarak kabul etmekte de tereddüt etmiyor.
Buradan baktığımızda Batı’nın hala bir “Kürt hesabı” bulunduğunu okuyabiliyoruz.
Bunları reddedebiliriz. Mücadeleyi her boyutta sürdürebiliriz. Ancak yine de “Kürtlerin dünyası” dediğim şeyi okumak gibi bir zaruret var diye düşünüyorum.
3 yıldan bu yana tutuklu bulunan Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Yeni Özgür Politika’ya şunları söylemiş:
“Hiç kimse bugünleri de unutmayacaktır elbette. Günü geldiğinde kimse bağrına taş falan basmayacaktır, o bir kere olur. Barış isteyen halka özeleştiri sorumluluğu, savaşın arkasında hizalanan muhalefettedir. Bu savaşa koşulsuz destek sunanlar halka özeleştiri borçludurlar. Onların yerinde olsam Kürt halkını hafife almazdım. Kürtler kimsenin marabası, kuyruğu ya da payandası değildir. Bugünden başlayarak kendimi affettirmek için pratikte ikna edici adımlar atardım. Yoksa yarın geç kalınmış olabilir.”
Demirtaş’ın sözleri çok açık ki doğrudan muhalefeti hedef alıyor. Harekâtı desteklemeyi “Savaşın arkasında hizalanmak” olarak görüyor, “Kürtler affetmez” diyor, “Kürtleri hafife almayın” diyor, “Özür borcunuz var” diyor.
Bu sözlerin muhalefet için siyasi bir maliyet anlamı taşıdığı açık. Eğer Demirtaş’ın bir “kıymet-i harbiyesi” varsa onunla yan yana duran bir “Kürt dünyası” olan bitene “Türkiye’nin heyecanı” ile bakmıyor demektir. Görüldüğü gibi oradan bakıldığında da “iltisaklı olmak” bir bedeli göze almayı gerektiriyor.
Şunlar sorulabilir: Bunu sadece muhalefet mi önemsemeli? Ya da devleti yönetenler, “Suriye’ye harekât yaptık, içerdeki muhalefet bloku çatladı” gibisinden bir sevinç dalgasına mı kapılmalı?
Bu konunun önemini Ak Parti’nin bildiğini düşünüyorum. Ama konjonktür denilen şey, bazen koordinatların karışmasına sebep olabiliyor. Ben “Kürtlerin dünyası”nı okuma hassasiyetinin asla kaybedilmemesi gerektiğini düşünenlerdenim. “Kürtlerin Türkiye’ye rağmen korunduğu” algısı bir zehirdir. Her şeyi enfekte eder.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025