Ahmet TAŞGETİREN
(Aşağıdaki yazıyı Barış Pınarı harekâtının gerçekleştiği gün yazmıştım. Barış Pınarı gerçekleşince yayımlanamadı, masamda kaldı. Ama konu eskimiyor. Bugün paylaşmak istedim.)
İbadet katmanı ihaneti görebilir mi?” başlıklı Cuma günkü (11 Ekim 2019) yazımla ilgili olarak Cemil Çiçek aradı. “Haklı bir soru” dedi. Aynı tecrübeyi yaşadığımız eski günleri hatırlatarak “Öyle küçük bir yapıda bile kimin ne yaptığını görmek zaman alıyor, görenler devre dışı kalıyorsa, daha geniş yapılarda tabandaki insanın yukarda neler döndüğünü bilmesi imkânı var mı?” dedi.
Asıl konu ona göre de hukuk zemininde meseleye nasıl bakılacağı ile ilgiliydi. Ortada “FETÖ örgütü” ile ilgili davalar vardı ve on binlerce, belki yüzbinlerce insan soruşturma ve dava konusu olmaktaydı. Bu insanlar “ibadet katmanı”nda mıydı, “İhanet katmanı”nda mı? Aslında “İbadet” ya da “İhanet” katmanları hukuki terimler değildi. Hukuk dili, insanları terör örgütü ile alakasına göre tasnif ederdi. O zaman geçmişte “Gülen cemaati” iken sonra “FETÖ” haline gelen yapı ile ilişkili insanlar hukuk zemininde hangi tasnif içinde muamele görecekti?
Cemil Çiçek diyor ki: “Son zamanlarda Yargıtay 16. Dairesi çok önemli kararlar verdi. Bu işin hukuki çerçevesini ortaya koydu. Bir terör suçu söz konusu ise suçlanan kişinin o işi “bilerek ve isteyerek” yapmış olması gerektiğine hükmetti. Bilerek, yani ilişki içinde bulunduğu örgütün terör yapılanması olduğunu bilerek, isteyerek, yani o terör örgütünün “terörüne destek kastı” ile hareket etmişse kişi terör suçu işlemiş olacaktı. Eğer bu netlik yoksa yargıç, karinelerle bu hükme varıyor. Bu durumda da kişinin terörle bağlantısı “şüpheli” hale geliyor. Evrensel bir hukuk ilkesi ise “şüpheden sanığın yararlanacağı” kuralıdır.”
Cemil Çiçek bunları söyledi. Ben “Yargıtay’ın 16’ıncı dairesi böyle bir değerlendirmeye gelinceye kadar uzunca bir süre geçti ve insanlar mahkûm oldular. Ülkede bir iklim oluşuyor ve kararlar o iklim içinde veriliyor. Bu da hukuk çizgisine gelinceye kadar pek çok insanın mağdur olmasına yol açıyor” dedim.
“Haklısın, dedi, soğuk savaş ikliminde eğitim gören sosyal bilimcilerin ve hukukçuların zihnen o dönemin çatışmacı etkisine girdiğini ve yargı alanına geçince ondan kurtulamadığını” belirtti. “Bizde hukuk böyle bir sancıyı yaşıyor.”
Cemil bey, Yargıtay 16. Dairesinin verdiği kararlarla daha sağlıklı bir sürece girildiğini belirtse de şu ana kadar binlerce insanın “terör suçu işlemiş gibi”yargılanıp mahkûm edildiğinin farkındaydı. Bir ara bana “Ülkede iklim değişse yargıda verilen kararlar da daha sağlıklı hale gelebilir” demişti. Onu hatırlattım kendisine. Doğru, dedi. “Kurunun yanında yaşın da yandığı”nı ifade ettiğimde “Deprem zamanlarında bundan herkes etkilenir. Ülke sosyal – siyasal bir deprem yaşadı, hukuk alanındaki sıkıntılarda onun büyük payı var” şeklinde konuştu.
Şimdi on binlerce insan içerde. Evde kalmış, yurtta kalmış, derneğe üye olmuş, vs “iltisaklar”la, “irtibatlar”la, “terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım etmek”le suçlanarak…
Öyle “Şüpheden sanık yararlanır” gibi evrensel hukuk normları falan kimsenin aklına gelmiyor. Kes – yapıştır usulü ile hazırlanmış iddianameler, “benden çıksın da” mantığıyla ilk derece ve isti’nafta verilen kararlar, FETÖ borsası diye bir fesat, altta kalanın canının çıktığı bir düzen…
Ben hukuk adamlarının çığlık çığlığa bu işe bir dur demesi gerektiğine inanıyorum. İklim herkesin yüreğini susturuyor. Bir ara Mustafa Yeneroğlu ile görüşmüştük Ankara’da. Bir dünya olay anlattı mağduriyetlere ilişkin. Yeneroğlu’nun anlattıklarını dinleyince ona “Asıl adalet yürüyüşünü sizin yapmanız lazım” dedim. Herkes her şeyi biliyor. Öyle 500 bin üyeli terör örgütü olmayacağını, bu işin elifbasında olanlar bile biliyor olmasına rağmen, dershanede öğretmenlik yapan iki çocuk annesini derdest edip cezaevine yolluyoruz. Niye? “Terör örgütü ile iltisaklı” diye… Kız öğrencilerin kaldığı ev, “örgüt evi” oluyor, haydii nezarethaneye, haydiii cezaevine…
Söylemek gerekiyor: Yukardan aşağıya herkes geçen şu 20 yıl içinde iltisaklarına baksın bir. O iltisaklar gerçekleşirken, bütün istihbarat imkanlarına sahip olanlar “ihanet” ile “ibadet”i ayırt edebilmişler mi?
Bugünün notu: Arınç’ın bir sözü ile başlayan, Altan – Ilıcak tahliyeleri ile devam eden, medyanın ve siyasetçilerin tepki – destekleriyle alevlenen manzaraya bakanlar, Türkiye’de yargının nasıl bir sancı yaşadığını ayan – beyan görürler. Bu fırtınanın içinden adaleti bulup çıkarana aşk olsun!
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025