Ahmet TAŞGETİREN
Ak Parti bünyesinden iki yeni parti doğdu. Kurucu iki isim, Ak Parti hükümetlerinin Cumhurbaşkanlığı hariç en yüksek makamlarında görev almış olmanın farklılığını taşıyorlar. Başbakan, Dışişleri Bakanı, Ekonomiden sorumlu bakan… Babacan’ın partisine destek verdiği bilinen Abdullah Gül’ü de ilave edersek, Cumhurbaşkanlığı seviyesinde de yeni bir duruşun söz konusu olduğunu söylemek gerekiyor.
Olay, hem her iki parti için hem Ak Parti için yeni bir sınav anlamı taşıyor. Yeni partiler, ülke için bir şey yapabilme vaatlerini halkla buluşturma sınavına soyunuyorlar, Ak Parti ise bünyesinden çıkan iki “güçlü itiraz”ın meydan okuması ile başa çıkmak durumunda.
“Güçlü itiraz” demem, bunun, Ak Parti’yi iyi tanıyan, iktidar sorumluluğu sırasında Arınç’ın ifadesi ile “Mahrem”i bilen, zaafları gören ve “Yeni şeyler” söyleyecek birikimi olan, üstelik aynı toplumsal tabandan gelen insanlar tarafından seslendirilecek olmasıdır.
Ancak yine de çetin bir sınav söz konusu. Çünkü işin sırrı halkla buluşabilmekte yatıyor ve bunun için de “Yeni şeyler” söylediğinize halkı inandırmak gerekiyor. Ak Parti ile birlikte yürüdüğünüz zamanlar var, birlikte sorumluluklar var, neden ayrışıldığını anlatmak lazım, kişisel bir hesap olmadığını anlatmak lazım, Türkiye’nin böyle bir (iki farklı) oluşuma ihtiyacı bulunduğunu anlatmak lazım, Ak Parti’yi bir “misyon” olarak destekleyen kitlelere ulaşılmak hedefleniyorsa, her iki oluşumun bu misyona zarar vermeyeceğini ya da zaten “yeni oluşuma Ak Parti misyona zarar vermeye başladığı için ihtiyaç duyulduğunu” anlatmak lazım.
Çetin bir karşı söylem geliştirileceğinin ipuçları görülmeye başlandı. Belli ki iktidar cenahında “tehdit algısı” ile karşılaşacaklar. Onun için de her türlü bel altı vuruş devreye girecek. Medyada köşeler derhal durumdan vazife çıkarma çabasına soyunmuş durumdalar. Ahlaki ölçü hassasiyeti gerekmiyor. Dün Cumhurbaşkanlığının, Başbakanlığın, Ekonominin emanet edildiği insanlara, İngiliz, Alman ajanlığı, Faiz lobiciliği izafe etmek dahil, çamurun içinden çıkmış bir üslupla saldırılıyor. Belki bu üslup çamurluğu da, muhafazakar siyaset adına “İtiraz” sesi yükseltmenin ve yeni bir şeyler söylemenin gereğini ortaya koyuyor.
Bu mu muhafazakâr siyasetin medya dili?
Ben en çok belli zamanlarda sorumluluk üstlenmiş insanların bir kişinin lütfu ile o görevlere geldiği, bugün o kişi ile farklı düşünmenin ihanet olarak görülmesi gerektiği yaklaşımını sorunlu buluyorum. Bu bir kişiyi “Her şey” geriye kalanları “yoktan var edilen varlıklar” olarak görmenin sonucu. Bu en başta Ak Parti yola çıkarken vurgulanan “Ortak akıl” ilkesine ters. Ak Parti “Ortak akıl” noktasına da lider kültlerinin çarpıklığından dolayı gelmişti. Ama sonunda lider kültünün en uç noktalarına varıldı.
Bana göre yeni yapılar Türkiye siyaseti için de, Ak Parti için de, muhafazakar camia için de, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan için de faydalı, hayırlı olacak.
Bir kere bünyeyi iyi tanıyan, dolayısıyla zaafları sağlıklı okuyabilecek bir kadro söz konusu. Bu yönüyle eminim ki, her iki kadronun değerlendirmeleri, diğer partilerden daha etkili olacak.
“Sistem körlüğü” diye bir kavram var. 18 yıllık bir iktidar, liderliğin gittikçe daha tartışılmaz hale geldiği, en küçük farklı değerlendirmenin “Sen de Bay Kemal gibi düşünüyorsun” diye terslendiği bir yapı, problemli alanların konuşulamadığı bir ortam…. Böyle durumlarda dışardan birilerinin çıkıp görülmeyeni göstermesi içerdekiler için şükran vesilesi bile olabilir. Birçok yazara farklı değerlendirmeler yaptığı için bizzat parti içinden “Allah razı olsun” diyen insanlar olduğu iyi bilinen bir gerçek. Şimdi Davutoğlu ya da Babacan konuştuğunda insanlar nefes alacak.
“Hatta Erdoğan için faydalı olacak” dedim yukarda. İnsan bazen etrafında tam gerçeği söyleyecek insanlar arar. Farklı düşünce seslendirmenin zorlaştığı, yanlışın bile kutsandığı durumlar olur. “Etraf” lider kutsaması seferberliğine girer. Hatta az kutsayanın lidere tam sadık olmadığı değerlendirmeleri yapılır. Onun için Bahçeli’ye bakıldığı gibi Kılıçdaroğlu’na da, Akşener’e de, tabii bundan böyle Davutoğlu ve Babacan’a da bakmak ülkeye yönelik sorumluluğun gereği olacaktır.
Muhafazakâr camia, düşünce çeşitliliğinin bereketini – rahmetini bir kere daha görecek kanaatimce. Hakikat ışığının düşüncelerin farklılığı içinden doğacağını görecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025