Ahmet TAŞGETİREN
Döndük dolaştık yine siyaseti başörtüsü gerilimine getirdik. Densizliğin merkezinde bu defa Fikri Sağlar var. Kalktı yeniden “Türbanın, irticai faaliyetlerin, şeriat isteyenlerin üniforması olduğu, başörtülü bir hakimin kendisini yargılamasından kuşkulanacağı” söylemine gitti.
Öyle bir çıkışın tepki alması kaçınılmazdı. Cumhurbaşkanı’na soruldu, o da böyle bir çıkış karşısında söylenmesi gerekeni söyledi. “Bu zat artık bu çağda yaşamıyor. Çok gerilerde kaldı” dedi.
Daha sert bir tepkiyi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gösterdi. Belli ki Fikri Sağlar’ın sözlerinin CHP’ye bir fatura taşıyacağı kaygısını da taşıyarak şunları söyledi:
“Çağın neresindeyiz biz? Kişi başörtüsü takar takmaz, o onun tercihidir. Peki benim görevi nedir? Onun tercihine saygı duymaktır. Efendim ‘Hakim böyle olursa şöyle olursa...’ Hakim, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verirse gerçek anlamda hakimdir, benim başımın üzerinde yeri vardır. Başörtüsü takar takmaz, başka bir şey yapar yapmaz o ayrı bir şey, o onun özel yaşam tarzıdır, ona benim saygı duymam lazım. Ben saygı duyarken ondan ne bekleyeceğim gerçek anlamda adalet dağıtmasını bekleyeceğim. Adalet dağıttığı süre içinde hiçbir sorunum yok. Kaldı ki bizim parti meclisinde de var, üstelik hukuk mezunu arkadaşlarımız da var parti meclisinde görev yapıyorlar. Dolayısıyla böyle bir ayrımcılığı asla kabul etmiyorum ve doğru bulmuyorum.”
Kılıçdaroğlu’nun şu sözlerinin birçok çevrede -muhtemel ki CHP içinde de- halen var olan “Tamam sokakta olsun ama diyelim bir hakimin, subayın, polisin başında olmasın” yaklaşımını da dışladığı açıktır ve üsluba bakıldığında Kılıçdaroğlu’nun bunu bilerek söylediği bellidir. Kılıçdaroğlu’nun, “Bizim parti meclisimizde de var” notunu düşmesinin de, CHP’ye başörtüsü üzerinden bir söz gelmemesi kaygısıyla bağlantılı olduğunu düşünebiliriz.
Kılıçdaroğlu bunları söylerken, bunları CHP içinde söylemenin ne kadar zor olduğunu, daha ötede parti içinden bir tepki alacağını bilmiyor olamaz. Nitekim Fikri Sağlar, hem Kılıçdaroğlu’ndan hem diğer kanallardan gelen tepkilere karşı yeni bir açıklama yaparak “AKP’nin siyasal islamcı yalan rüzgârında ekseni kayanlar” ve “AKP’ye kapılanlar” göndermesiyle Kılıçdaroğlu’nu hedef alıyor.
İlginçtir, Fikri Sağlar’ın Kılıçdaroğlu’nu “eksen kayması” ile suçlamasına benzer bir biçimde bir değerlendirme de Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geliyor:
“Bay Kemal yanına iki tane başörtülü alıp da bununla milleti aldatma sürecini de bıraksın. Milleti aldatamazsınız. Geçti o günler. Yanına 2 değil 20 tane başörtülü koysan da senin ne olduğunu biliyorlar. Oy almak için bazı yerlerde görüyorsunuz işte başörtülü birkaç kişiyi yanlarında adeta böyle vitrin mankeni gibi getirip koymak kimseyi artık aldatmıyor, geçti o işler.”
Bu sözler iki şeyi anlatıyor: Bir, memnuniyetsizliği, iki, kaygıyı.
Belli ki Tayyip Erdoğan, Ak Parti genel başkanı sıfatıyla CHP’deki “muhafazakâr alana açılma” siyasetinden memnun değil ve memnuniyetsizlik “bu politika oy kaymasına sebep olur mu?” kaygısından kaynaklanıyor.
Normalde, “salt ideolojik duyarlılık” ya da daha açık ifadesiyle “islami kaygı” ile hareket ediliyor olsa, CHP’nin değişiyor olmasından, Fikri Sağlar gibi kimi CHP’lilerin kaygılandığı “eksen kayması” ile toplumun muhafazakâr kesimlerinin de hassasiyetlerini gözetmeye başlamasından, diyelim sembol niteliği taşıyan başörtüsü alanında iktidarın yaptıklarına itiraz etmemekten öte onları onaylar hale gelmesinden memnun olması beklenir.
CHP’nin 1930’lar CHP’si haline gelmesinden, diyelim en azından yüzde 25’lik bir kitleyi fanatik, kemikleşmiş bir yapı olarak tutmasından Ak Parti ya da Cumhurbaşkanı, “Değerler planı”nda ne kazanır? Hiçbir şey.
Ne kazanır? İstediği kamplaşmışlık içinde bir siyasi yapı içinden iktidar mı?
O zaman iktidarı niye istiyorsunuz?
Hani bir “dava” vardı?
Neydi o “dava”?
“Kuru kavga cihangirlik davası” mı?
Ben bazen, ana misyonun unutulduğu ve siyasi mücadele içinde eksenin kaybedildiğini düşünüyorum. CHP için eksen kayması “Türkiye gerçeği”ne yaklaşmak gibi anlaşılabilirse de Ak Parti için eksen kayması, yola çıkış misyonundan çok uzaklara düşmek anlamına gelebilir.
Bu tartışmada;
Fikri Sağlar’a derim ki, o yol yol değil arkadaş. Orası savaş alanı ve Türkiye’nin elde edeceği bir şey yok.
Kılıçdaroğlu’nun bu hadisede doğru refleks sergilediğinin altını çizmek gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da derim ki, meseleyi siyasi kamplaşma zemininden çıkarmak ve misyon duyarlılığı ile hareket etmek kendisine de Türkiye’ye de iyi gelecektir.
Fikri Sağlar’ın o densizce sözleri söylediği programda DEVA milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun ona bir hukukçu duyarlılığı içinde verdiği ve polemikler içinde kaynayan cevap vardı ki, onun da hakkını teslim etmek insafın gereğidir. Yeneroğlu da kutlamayı hak ediyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025