Aydın Selcen
Devletler, demokratik olanları da, “rutin” dışına çıkabilir. Demokrasi ve hukuk devleti gibi bir iddia yoksa ortada, devletin zaten çoğu belki her işi rutin dışındadır. Diğer deyişle demokrasi, bizatihi devleti rutin içinde tutmak iddiasıdır da. Rutin, devlet görevlileri ve onun yurttaşları için aynı kuralların geçerli olmasıdır. Kurallar açıktır. Bilinmesi, görülmesi, uygulanması, anlaşılması, gerektiğinde nasıl değiştirileceği herkes için olabildiğince basit ve aynı olmalıdır.
Modern devlet yapısının omurgası bürokrasi. Bürokrasiye katılmanın ve bürokraside yükselmenin kuralları, sınavlar, aranan nitelikler de belli olmalı. Bürokraside yükselme de. Özellikle üst düzey bürokratik görevler için siyasal destek de anlaşılır. Bürokrasi deyince işleri savsaklamak, karmaşık işlemler, kağıt bolluğu, bitmez tükenmez imza süreçleri anlamında olanı değil, teşkilattan söz ediyorum. Hatta o denli ki, halkın tercihi o yöndeyse, anayasa yerine bir teşkilat-ı esasiye kanunuyla da yetinilebilir.
Bürokrasi tabiatıyla iş bölümü ve hiyerarşi demektir. Aksi takdirde alan satanı bilmez. Bürokrasi seçimle işbaşına gelen yönetime içeriden direnemez. Direniş heveslisi bürokratın yapması gereken seçime girmektir. Bürokratın direnişi ancak ondan “rutin dışına çıkması” istenirse, o talimata karşı çıktığında meşru olur. Hariciyeci de, devletin şiddet tekeli uyarınca eline silâh verdiği istihbaratçı da, polis de, asker de bürokrattır. Bürokrat siyasi yöneticiye sorumludur, yönetici de halka başta TBMM’de hesap verir.
Hesap verme, yalnızca ara ara kurulan meclis araştırma komisyonlarında, mahkemelerde ya da medyada veya seçimden seçime gerçekleşen bir süreç değildir. Özgürlükçülük, kılcal damarlara dek oksijenin sürekli dolaşımda olması demektir. Demokrasi bünyesinin gürbüz olması için katılımcılık başat koşuldur. Katılımcılık, saydamlık, hesapverebilirlik bir araya geldiğinde doğru ve iyi yönetişimin zemini oluşur. Özetle, hukuk devleti bir lüks değil zorunluluktur.
Hani şirketler kendilerini üzerine para vererek gider sıkıntıya sokar, denetlemeye (“audit”) girer. Zira o “audit” raporuyla sonra kredi alabilir, halka açılabilir yahut yatırımcı bulabilir. Yürütme yönetime, yönetim şirket halka açıksa hissedarlara değilse aileye hesap verir. CEO değiştiğinde, rakamlar olumlu çıksın diye vergi kaçıramaz örnekse. Bizde de devleti bir holding CEO’su gibi yönetme iddiası vardı. Oysa geldiğimiz yerde bir küçük esnaf zihniyeti, ufuksuzluğu ve vurdumduymazlığıyla karşı karşıyayız. Her şey bir yana, patronun eli sürekli kasanın içinde. Bu kafayla değil holding, KOBİ yönetilmez.
Devletin gerçekten rutin dışına çıkmasını zorunlu kılan durumlar olabilir. Ancak rutin dışına kimin (yani bürokrasinin hangi bölümünün) nasıl çıkacağı ve bu etkinlikten kimlerin bilgi sahibi olması gerektiğinin de kuralları vardır. İstihbarat ve istihbarata karşı koyma faaliyeti, yurt dışında düzenlenen özel harekâtlar ve belki yüksek teknolojiye erişim ile ulusal askeri sanayinin ürünlerinin pazarlanması gibi alanlar bu rutin dışına çıkışların konusu olabilir. Nitekim o istisnaların da kaydı ve yazılı talimatı dosyasında olur. Dosyaları kimlerin, hangi hallerde görecekleri de bellidir.
Dolayısıyla, devlet örnekse kaçakçıyı, torbacıyı yakaladığı yerde bacaklarını kıramaz. Yasadışı silah veya petrol ticaretine giremez. Kıstırdığı teröristin kafasına sıkamaz. Sokağa çıkma yasağı sırasında kimi gösteri yürüyüşlerine yol verip, kimi parti kongrelerinin düzenlenmesine esnek yaklaşamaz. Bar-restoran yasağına, içki satışı yasağını ekleyemez. Yürütülen bir soruşturma kapsamında belki tesadüfen topladığı (suçlu da olsa) bir yurttaşının özel hayatına dair bilgileri biriktiremez, bunlarla şantaj yapamaz, bunları medyaya sızdıramaz.
Yeniden gündeme giren bir örneğe bakalım. ABD’nin NATO müttefiki Almanya’nın şansölyesi Merkel’i, bazı başka üst düzey yöneticileri ve muhalefet liderlerini de “dinlediği” anlaşılmıştı. Şimdi, o dosyanın inceleme için verildiği dokuz uzman, ABD ulusal güvenlik kurulu NSA’nın 2013-15 yılları arasında yürüttüğü bu elektronik ve sinyal istihbaratı faaliyetine, Kopenhag açıklarında deniz dibinden geçen kablolara erişim sağlayarak Danimarka’nın da ortak olduğunu ortaya çıkardı. Danimarka zaten o dönemde görev yapan istihbarat teşkilatı sorumlularının görevine son vermişti. Anımsayacaksınız Snowden de NSA’nın küresel “meta-data” derleme etkinliğini açık etmişti.
Geçenlerde Mehveş Evin’e verdiği mülakatta araştırmacı gazeteci-yazar Cengiz Erdinç “anarşik” 1970’li yıllarda dönemin SSCB uydusu komşu Bulgaristan’ın silâh firması Kintex’in ülkemizdeki karanlık ilişkilerini anımsattı. Doğu Almanya’nın da “ticaret müşavirliğini” 1950’li yıllardan itibaren Ortaköy’de faaliyete geçirdiğini biliyoruz. Artık birleşmiş Alman arşivlerinden (STASI’ninkiler dahil) belgeleri Doç. Dr. Behlül Özkan paylaşıp, üzerine yazmıştı. En sağdan, en sola saçlarını rüzgârlara bırakan kim varsa anti-emperyalizmden tezgâh açıyor. Pekiyi, o dönemde SSCB ve Doğu Bloku’nun, bugün Putin Rusya’sının ülkemizdeki faaliyetleri hakkında bilgimiz var mı?
ABD ile aramızda oyunu değiştirecek başat mesele S-400ler. Bunlardan vazgeçilmeyeceğini Çavuşoğlu yineledi. 23 Nisan’daki telefon konuşmasının ardından 24 Nisan Ermeni Soykırımı açıklaması sessizce geçiştirilmişti. 14 Haziran’da Brüksel’de toplanacak NATO zirvesi marjında yapılacak ikili görüşme ön plana çıkarılmıştı. Ardından Mayıs ortasında Erdoğan Filistin bağlamında doğrudan Biden’e “eli kanlı” suçlaması yöneltti. Soylu 15 Temmuz darbe girişimini ABD’nin düzenlediğini tekrar iddia etti. Aynı Erdoğan videokonferansla bir araya geldiği ABD’nin yirmi önde gelen şirket yöneticisineyse Brüksel’deki görüşmeyle temiz bir sayfa açmak hedefinden söz etti. Öte yandan Halkbank davasının seyri kaçıncı kez silikleşti. Biden yönetimi SDG’ne tanınan petrol üretimi ve ticareti ayrıcalığını yenilemedi.
Yukarıdaki üç paragrafla birbirine benzemez görünen örnekleri neden sıraladım? Güneş girmeyen eve doktor girer. Adeta can çekişerek o doktoru bekliyoruz. Muhalefet başa geldiğinde çatık kaşlı, çakmak bakışlı mutad zevattan brifing alıp, “haa bak biz bunları böyle bilmiyorduk” mu der? Geçiş dönemi, dosyaların devir-teslimi buna yarıyor. Mesele liyakat değil. Mesele namuslu polisleri, onurlu savcıları, birikimli hariciyecileri, yürekli askerleri bulup, huzura ermek değil. Dosyalar var mı? Devir-teslim yapılacak mı yoksa seçimin ertesi günü birtakım devlet dairelerinin bacalarından dumanlar mı yükselecek?
İşin abecesi bu. Söylediklerimin özgün ve köktenci bir yanı yok. Muhalefet başa geçtiğinde neyi nasıl yapacağını, nereye kimi koyacağını düşünüyor mu şimdiden? Türkiye Cumhuriyeti, devcileyin bir büyükşehir belediyesi değil. Yahut tersten bir hayal kuralım. Diyelim bir HDP’li hem de bir kadın yarın Milli Savunma Bakanı olsun. Tamamen atıyorum, örnekse Meral Danış Beştaş’ı bakanlığının ilk gününde dört yıldızlı general ve amirallerden brifing alıp, ilk talimatlarını verirken gözünüzde canlandırabiliyor musunuz? Hafsalamız almıyor değil mi böyle bir olasılığı. Ne gerekçeyle acaba?
Fransa’da sosyalistler V. cumhuriyete geçişten ancak çeyrek yüzyıl sonra ilk kez 1982’de Mitterand’la iktidara geliyor. Yürütülen karşı seçim kampanyasında Mitterand kazandığı takdirde Paris caddelerinde Rus tanklarının görüleceği söyleniyor. Laurent Fabius, cumhurbaşkanı Mitterand’la Elize Sarayı’ndaki ilk öğle yemeklerinde hizmetlilerin onlara tuhaf tuhaf baktıklarını, zira elleriyle yiyeceklerine inandıklarını aktarıyor. Yine güncele bağlayalım. Ruanda Soykırımı’nın üzerinden 27 yıl geçtikten sonra Kigali’ye giden Macron Fransa’nın rolünü tanıdı. “Devlet aklı”, ulusal çıkarlar uğruna o soykırıma göz yumma, yol verme kimin döneminde yaşanmıştı? Sosyalist başkan Mitterand’ın.
Hani Soylu aynı yayında “Almanya’nın derin devleti güçlüdür” diye karakuşi salladı. Karşısında oturan gazeteciler de olumlar biçimde kafalarını salladı. O Almanya’da Merkel’in ardından Yeşiller iktidara yürüyor. Daha önce (1998-2005) anımsayacaksınız kot pantolonuyla gelen lise terk devrimci aktivist Joschka Fischer çizgili lacivert takım elbisesiyle keza o Almanya’da Dışişleri Bakanlığı yapmıştı. Geçenlerde iki genç arkadaşımla vadzap üzerinden geyik çevirirken olası “Üçüncü Yol İttifakı” için şaka yollu “Özgürlükçü Cephe-Acilciler” veya “Halkın Kurtuluşu” isimlerini önerdiğimde, “onlar denendi üstad” yanıtı aldım.
Bilmem tüm bunları alt alta sıralayınca şey ettirebilmiş oldum mu? Devlet yönetiminin esrarengiz, büyülü, kutsal bir yönü yok. Devletin aklı, değerleri, hassasiyetleri olmaz. Yasaları, işleyiş kuralları, arşivi olur. Kurumların kültürü başka. Bizde iyi-kötü olan da bırakılmadı zaten. Dolayısıyla yeni gelenlerin yapmak için yıkmaları gereken bir şey yok, enkaz devralacaklar. Bu belki iyi. Olumsuz yanıysa, çürüyerek çözülme, yolsuzluk ve yozlaşma, despotizm, kleptokrasi, nepotizm, başıbozukluk, keyfilik gibi temel sınamalarla mücadele edecekler. Tabii “değişim yetmez, dönüşüm zorunlu” diyeceklerse.
Gel gör ki bu yüzyıldır sırtımızda taşıdığımız sınamalarla baş etmek işin görece kolay kısmı. Zor olan kimyayı tutturmak. Tarifi harfiyen uyguladığınızda dahi her zaman yemek olmuyor. Bileşenler birbirlerine optimal noktada karışıp o lezzeti vermiyor. Ötesi, benim hışır damağımla yediğim yemekten, içtiğim (affedersiniz) şaraptan aldığım lezzetle, Vedat Milor gibi rafine bir damağın duyumsayacağı lezzet aynı değil. Çoğulluğu doğru yansıtacak olan çoğulculuk. Bu kavram ise bizde anatema olageldi.
Köşe komşum Evren Aybars’ın imza köfte tarifindeki limon kabuğu rendesi gibi imza dokunuşumuz üzerinde de toplumsal uzlaşı yok. Oysa demokratik toplumlarda seçimler artık o imza dokunuşlar üzerine yapılıyor. Yoksa “bugün kuru fasulye mi yesek, köfte mi” diye değil. Köklü devletlerin kimliği de ulusal stratejileri de gün günden değişmez, tartışılmaz. Hafriyat, kendiliğinden mimariyi peşinden sürüklemez. Yıkacaksanız, devrim mi yapacaksınız, islâm cumhuriyeti mi, başyücelik mi getireceksiniz, onu bilmeniz ve duyurmanız gerekir. Hedef “muasır medeniyet seviyesi” ise onun de gereklerini yerine getireceksiniz. Demokrasi takiyesinin sekülerine de, dinbazına da doyduk sanırım, yetişir.
Bugünlük söyleyeceklerim bu Peker...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024