Hasan GÜRKAN

TOPRAĞIMIZIN KOKUSU
15.04.2016
2291

 Filistin Ve İsrail’in Sesleri*

Kenize Mourad  Fransız yazar ve gazeteci. Annesi Selma Sultan,padişah   V.Murat’ın torunu.Annesinin hayatını anlattığı  “Saraydan Sürgüne” romanıyla tanındı.On beş yıl bazı Fransız dergilerinin Ortadoğu muhabirliğini yaptı.

Toprağımızın Kokusu , yazarın Filistin’de ve İsrail’de değişik kesimlerden insanlarla yaptığı  röportajlardan  oluşuyor.

Toprağın demiyor Mourad, iyelik eki kullanıyor (bizim) toprağımız diyor. Yazdıklarını okurken kendisini bir yanıyla o topraklara ait,o insanların bir parçası hissettiğini algılıyorsunuz.

Kitapta hem Filistinlilerle, hem İsraillilerle yapılan görüşmeler var. Yazar savaşan iki kesime karşı eşit mesafede,tarafsız bir gözlemci değil,bir çoklarının yaptığı gibi zalimle mazlumu aynı kefeye koymuyor.O savaşa,zulme karşı,adaletten,insanlıktan,insandan yana bir kalem.

İç dünyanızda acımasızlığın, sabrın,haksızlığın sınırları,ölçüleri vardır.Bu sınırlar kendi tecrübeleriniz,hayal gücünüz,okuduklarınız,duyduklarınız vb gibi etkenlerle oluşmuştur.Ama bu kitapta  “Biz denize bakan küçük bir evde oturuyorduk,İsrail askeri bölgesinden fazla uzakta değildi evimiz.Evimizin önünde küçük bir avlumuz ve küçük bir kümesimiz vardı.Basel’im(on iki yaşında) okuldan geldiğinde tavuklara yem verir,onlarla oynardı.”Kadın devam etmeden önce derin bir nefes alıyor;   “O gün bir tavuk

kaçmıştı.Yavrum onu yakalamak istedi,zırhlı bir araçtan bir top mermisi atıldı…Oracıkta paramparça oldu çocuğum .” Gibi bir annenin yaşadığını okuduğunuzda bütün ölçüleriniz, iç dünyanızdaki bütün sınırlar tarumar oluyor.

Norveç’te karanlık, kasvetli ,soğuk bir gün.İçindekileri sebepsiz sıkıntılara,intihar,ölüm,hayatın anlamsızlığı gibi duygulara   sürükleyen  sıradan. bir İskandinav   kış günü.Köprünün üstünde bir adam…Bir çığlık.Bakan herkesin gördüğü,ama hiç kimsenin  duymadığı sessiz,hissedenlerin kendi  uçurumlarında yankılanan,iç parçalayan bir çığlık.Munç’un   çığlığı.Bu kitapta dünyanın öbür ucunda bir halkın,Filistin halkının çığlığı var.”Ey insanlar nerdesiniz,nerdesiniz ey insanlık!” diye haykıran,bakan herkesin gördüğü, ama hiç kimsenin duymadığı,hissedenlerin kendi iç dünyalarında yankılanan yüz binlerce Filistinlinin,acılı bir halkın çığlığı.Kenize Mourad bu çığlığı taşıyor okura.

Duyuyor  musunuz!

SUMUD

“-Direnmek, Filistinlilerin Sumud dediği şey bu mu?

-Kesinlikle. Sumud asla vazgeçmemek ,her şeye karşı direnmek demek(…) Sumud, boyunduruk,hatta işkence altında bile,özgür iradeye,isyan ruhuna sahip olmak;ideallerine, ülkesine olan inancını yitirmemek demek”(s.46)

Maha,18 yaşında Filistinli bir genç kız

BİR YERLEŞİMCİ

“Filistin halkı hiçbir zaman var olmadı, onu siz icat ettiniz. Öyle bir halk asla var olmadı.(K.Mourad’a söylüyor)(s.54) “-Sizce bu topraklar İsraillilere mi kalmalı?-Elbette, burası İsrail.Bizim topraklarımız,çünkü tanrı binlerce yıl önce buraları bize verdi.”(s.61)

Dr Tubiana. Tıp profesörü, yerleşimci.

RESSAM

Ressam Yusuf,25 yaşında, Filistinli

“O zaman(İsrailli) istihbarat subayı bana ‘Hangi elinle resim yapıyorsun ‘diye sordu. Bu soruda kötü bir şeyler sezdim.Ona sol elimle resim yaptığımı söyledim ’Çok güzel,öyleyse benim bir portremi yap’ dedi.Allahtan zamanın da iki elimle de resim yapmaya çalışmıştım.İyi kötü bir portresini çizdim.Resim bitince ‘güzel olmuş,gidebilirsin’ dedi.Ayağa kalkmak için ellerimi masaya koyduğumda,tüfeğinin dipçiğiyle sol bileğimi kırdı”(s.80)

 

İNTİFADA

 

Ümmü Halil,16 yaşında öldürülen Halil’in annesi.

“Ne olup bittiğini daha sonra arkadaşları anlattı. Taşları attıktan sonra, askerden kaçmak için koşmaya başlamışlar ve saklanmak için bir binaya girip yukarı çıkmaya çalışmışlar. Askerler oğlumu bacağından yaralamış.Buna rağmen , en üst kata kadar çıkabilmiş.Son katta onu yakalamışlar.Bina henüz inşaat halindeymiş.Askerler onu yakaladıktan sonra asansör boşluğuna atmış,sonra da…üstüne  de bir çimento torbası atmışlar”(s.86)

GAZZE

“Gazze şeridi, elektrikli teller ve askeri karakollarla çevrili devasa bir açık hava hapishanesi;dış dünyayla ilişkisi tamamen kesilmiş.363 kilometrekarelik toprağın dörtte birine yedi bin yerleşimci için el konulmuş;geri kalan 288 kilometrekare alandaysa, bir milyon iki yüz bin Filistinli balık istifi yaşamakta.”(s.195)

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar