Leyla İPEKCİ
Yeni Türkiye sözüne bazı kişilerin çok tepkili olmasını doğal buluyorum. Zira eski / yeni olarak zihnimizi bölen her kavram, ister istemez tevhid şuurunu da zedeliyor. Bir vakitler İkinci Cumhuriyet tartışmalarını hatırlıyorum da, benzer bir şekilde bu kavramdan da haz etmeyenler vardı. (Bugün Yeni Türkiye sözüne en çok tepki duyanlar arasında İkinci Cumhuriyet tabirini benimseyenlerin olması ayrı bir ironi.)
Söylemlerin aslında bir kıymeti yok. Zira anlam, toplumsal hayatın katmanlarında bu söylemler karşılık bulduğu oranda diriliyor. Siyaseten baktığımızda Yeni Türkiye sözü 'Tayyipçiler'e mal edildiği için, sosyolojinin gerçekliğine bir türlü giremiyoruz. Ve bu nefret bir inanca dönüştüğü oranda toplumsal hayata karşı körleşme daha da artıyor.
İnsanlığa adalet ve hakkaniyet getirmiş, kılıçla kesip biçerek, işgal ederek, zayıf halkları sömürerek değil gönüller fethederek çoğulcu bir medeniyet kurmayı başarmış halkların yaşadığı bu topraklarda artık ne zamandır medeniyetimize yeni bir şerh düşmeye talip olanlarla birlikte bir 'duygular restorasyonu' döneminin eşiğindeyiz aynı zamanda. Medeniyet rüyası görmek, yan gelip yattığı yerden her icraatı şer olarak görenlerden yeğdir diyerek, Başbakan Davutoğlu'nun rüyasının içinde gezinmeye devam ediyoruz.
Birkaç yazıdır bu çerçevede neler yapılabilir üzerine düşünmeye devam ediyorum. Başta edebiyat, mimari, musıki, ebru, tezhip hat olmak üzere bütün estetik alanlar en ince ayrıntılarına kadar araştırma ve uygulama konusu olmalı ki bugünün dilinde yeniden canlanabilsinler diyordum kurumsallaşma üzerine öneriler geliştirirken. Zira ne etik ne estetik olarak geleneksel zevkin içinde soluk alıp vermiyoruz çok uzun zamanlardır.
Bir daha geriye dönmemiz mümkün olmadığına göre, bugünün diliyle zamanın ruhunda köklü bir zevkin dirilmesinin imkanlarını değerlendirmemiz her zamankinden daha acil bir toplumsal ihtiyaç. Bir tür medeniyet enstitüsü üst başlığında toplanacak oluşumların neler olabileceğini sıralamıştım. Tasavvuf tarihi ve felsefesinden mimariye, Türk İslam sanatlarından Roma Bizans'tan beri bu topraklara izini düşürmüş inanç ve kültürleri araştırma, sanat eserlerini değerlendirme, sergileme işlevini de görecek oluşumların yapılandırılma yöntemlerinden bahsediyordum. Kaldığım yerden devam edeyim.
Tarihi eserlerin restorasyonundan eğitim ve bilim tarihimize, yemek kültürü ve spordan denizciliğe hayatın pek çok alanında faaliyet gösterecek özerk birimler kurulması nasıl mümkün olacak? Hangi insan kaynağıyla? Öncelikle bu merkezlerin sadece akademisyen yetiştiren kurumlar olarak değil, halktan ve akademisyenlerden istekli olan kişilerin eğitildiği daha fonksiyonel, toplumun kültürel ihtiyacını giderebilecek, toplum içinde daha aktif rol oynayabilecek, elde ettiği bilgi ve verileri daha icra edebilir bir yapıya ve uygulamaya dönüştürebilen kurumlar olması gerektiğini söylemeliyiz.
Medeniyet mirasından elde edilen bilgiler çağdaş sosyolojik, pedagojik, estetik bilgi, metod ve normlarla kaynaştırılarak uygulamaya konulmadıktan sonra, kadim medeniyetimize yeni bir şerh düşmemizin imkanı yok. Evrensel fikirleri ve yaşama biçimleriyle çevrelerindeki insanların hayatına şekil vermiş kişi ve eserlerin bugün gündelik hayatımıza düşürdüğü izleri takip ederken onların eserlerden bugün hangi alanlarda nasıl faydalanılabileceği ele alınmalıdır.
Mesela Mevlana'nın öğretisinden pedagojik alanda çalışanların yararlanması veya Yunus Emre'nin evrensel fikirlerinden sosyolojinin dinamiklerini belirlerken yararlanılmasının sağlanması buna bir örnek teşkil edecektir. Bu köşede bir süre evvel tevhid sosyolojisi üzerine düşüneyazdıklarımın da amacı budur. Ki devam ettirme niyetindeyim. Sözgelimi İbn Arabi'nin Hac'ın hakikatine dair söylediklerini bugünün Hacı adaylarına ulaştıracak çağdaş bir dil kurmayı tasavvur edebilen Diyanet yetkililerine de çok ihtiyacımız var. Diyanet'in de tasavvufu gündelik hayatımızın maneviyatında yeniden canlandırma çabaları çok olumlu olmakla birlikte kitap yayınlamanın ötesine geçmesinin zamanı gelmiştir.
Eğitim düzeyi ne olursa olsun kendisini halka ve çevreye kabul ettirmiş, bir sanat ve meslekte tanınmış (mesela ilkokul mezunu bir udî, yahut alaydan yetişme bir keçe ustası gibi) uzman ve ehil kişilerden bu kurumlarda pratik olarak yararlanılması çok büyük bir ihtiyacı karşılayacaktır. Örnekler çok ama bir tanesini verirsek; sözgelimi küresel dünyada bugün kendi kasabasından yurtdışına geleneksel keçe ürünleri yapıp ihraç edenler mevcuttur. Fakat usta çırak ilişkileri kalmadığından birikimini kayda geçirecek, sonraki nesillere aktaracak olanakları olmadığından, ticari amaçla yetinmektedir pek çok zanaatkar.
Toplumun dip akıntılarında, hayatın hemen her alanında devam eden bu kıymetli emekleri yeniden kültür ve sanat hayatının içine almak, olanak ve istihdam oluşturmak bu kurumların yükümlülüğünde mümkün olabilmeli. Özellikle belediyelerin kültür sanat etkinliklerinde iş takipçilerine para kazandırmanın dışında liyakat esaslı bir amaç güdülmesi bütün yeni kurumların niyeti haline getirilmeli. (İnşallah devam edeceğim.)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018