Leyla İPEKCİ
İki yıldır çözüm sürecinin çökmesi için elinden geleni yapan iç ve dış aktörler, tüm müttefikleriyle bir arada yeni bir deneme / ölçüm yaptılar. Türkiye'nin özellikle doğusunu –ve aslında hepimizin içini- birkaç günde kan çanağına çeviren olayların çok farklı düzlemlerde sorumluları var.
Hükümetin de yaptığı açıklamalarla vesaire eleştirilecek yanları var kuşkusuz. Lakin bu kanlı süreçte entelektüel bir ılımlılık kaygısıyla onun kusurlarını muhalif olma adına analiz etmekle yetinmenin isabetli olmadığını düşünüyorum. Kan akıyor çünkü yine. Ve bir kez daha bu kan barış ve adalet arzumuzun, çabamızın, kararlılığımızın üzerine akıyor. Zulüm devam ettiği sürece dökülen kanların pıhtılaşmadığını on yıllardır görmüyormuşuz gibi sanki.
Türkiye'yi ateşe verme çağrısıyla bütün sokakların Kobani sokaklarına çevrilmesi istendi Kürt siyasetçiler tarafından. 'Kobani düşerse Ankara da düşmeli' sözü ağızlarında bir anda meşrulaştı. Hal böyleyken hakkıyla bir yardımdan söz edilebilir miydi, mazluma? Olan hepimize birden olacaktı bir kez daha. Ve böyle de oldu maalesef.
Çağrıya uyup sokağa inenlerin Kobani'ye yardım naraları atarken sağı solu yakıp yıkmasına seyirci kalamayacak olan emniyet yetkilileri her müdahale ettiğinde devletin Kürt vatandaşına ayrımcılık yaptığı iddiasıyla muhalif siyasete alet edildiler. Onlar yaralansalar da, şehit düşseler de fark etmedi nazarlarında. Kan çanağına her düşen gibi birdenbire gaza gelip kardeşinin kellesini kesenler ise insanın kan dökücülüğünün ne kadar kolay olduğunu hatırlattı bir kez daha.
Burada itidali önermek dahi yine en kaba genellemelerle Işid gibi bir zalim örgüte destek anlamı olarak okundu. Bu okumanın kendisi bizzat zulümdü, ama siyasetin hamasi söylemleri arasında kendine meşru bir zemin bulabildi. Mazlum Kobani halkının yaşadığı zulmü nefret ve öfke siyasetine alet ederek... Ortada onlarca ölü ile... Kim neyi kazanabilirdi ki?
Hükümeti Işid'ci ilan etme niyeti aylardır alttan alta içte ve dışta devam ederken, bu konudaki lobi faaliyetleri hiç hız kesmemişken, şimdi fırsatı değerlendirelim diyenler... Ve hükümet düşse bayram yapacak olanlar, Kobani halkı üzerinden tüm bir devleti vurmak için sabah akşam oturduğu yerden yalan haber yaymakta beis görmüyorlarsa... Tıpkı yağmur yağıp her yanı su bastığında hükümete ve belediyeye vurmak için mağdur vatandaşların görüntüsüyle alay etmekte bir beis görmedikleri gibi... İnsanlığın, iyi niyetin, merhametin, barış arzusunun, dayanışmanın çoktan bittiği yerdeyiz demektir. Hangi ulvi amaç adına bu zulme razı olabiliriz ki?
İki yıldır çözüm sürecini sabote etmekle uğraşanlar, daha önceki iki yıl boyunca çözüm asla olmaz diyerek süreci baştan kilitleyenler değil miydi? Suriye, Irak'ta olanlar, mülteci akını, Işid terörü derken... Şimdi onların pek çoğunu sanki ortalık süt limanmış da hükümet istekli değilmiş gibi çözüm sürecinde hükümet ağır davranıyor diye eleştirirken bulmak da işin ironisi herhalde.
Polis eliyle birkaç genç daha ölse diye plan yapanları işitmiştik geçen yılki park kalkışmasında. Şimdi yine aynı uğurda kan dökülmesi için canla başla çalışanlara da şahitlik ettik. Kalemini ve demeçlerini birer mermi olarak kullananları sabah akşam seyrettik. Dindar seküler savaşı tutsun, o olmazsa iki Kürt kesimi birbirini yesin, o da olmazsa nasılsa Alevi kartı var her an devreye sokulmaktan yalama olmuş, o da olmazsa yine Türk Kürt savaşı her zaman kullanılabilir, hatta devlet ile muhalif siviller arasındaki çatışmadan da kanlı bir senaryo elde edilebilir diyerek... Defalarca yapıldığı gibi.
Şimdi doksanlı yıllara dönüyoruz diye feveran edenler, o yıllarda oturdukları gazete köşelerinde siyasetin magazini üzerine kafa yoruyorlar, doğudan gelen sansürlü haberleri ya görmezden geliyor ya da zaten hiç umursamıyorlardı. Cumhurbaşkanını ilk kez halkın seçtiği bir dönemde 'Yeni Türkiye' söylemiyle alay etmek de artık işin cilası sanırım. Geniş kitlelerin Türkiye'deki barış ve müzakere sürecini kabullenmesi kolay olmamıştı oysa bu süreçte.
Dağda ve orduda evlatlarını yitirenlerin acılarını gömüp bağırlarına taş basması barış ve kardeşliğin yeniden tesis edileceğine dair arzu ve umutlarının ağır bastığını göstermişti. Hükümetin onca bedel ödeyerek geri adım atmayan kararlılığıyla örgütle barış müzakerelerine bile razı olup pek çok provokasyonu sineye çekmişlerdi. Şimdi süreç yeniden başa mı dönecek?
Böyle olmadığını, olamayacağını hissediyorum. Çünkü ortadan ikiye bölünmemiz için onlarca kanlı senaryoyu tatbik edenlerin yanıldıkları bir şey var her seferinde. Bu topraklarda muhteşem bir ruh karmaşası / bütünlüğü içindeyiz. Kökenler, ırklar, kültürler, halklar, inançlar, düşünce balonları, sohbet odacıkları, sevgi ve nefret ilişkileri o kadar iç içe geçmiş ki, ortadan ikiye bir türlü bölünemiyor bir yerden sonra. Kürt halkının da şimdi sokakları ateşe verenlerden ibaret olmaması gibi. Bu kanlı tezgahı da atlatacak kadar diri bir ruhu var Türkiye'nin; yöneticisiyle, milletiyle... İnanıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018