Leyla İPEKCİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Misak-ı Milli'den bahsetmesine saçmalık diyenler çok kanlı bir savaş içinde olduğumuzu bile fark edemiyorlar. Bugünün savaşı böyle işte. İnsan hakları, barış bildirgesi gibi hep güçlü olanın tahakkümüne katkı sağlayan söylemlerle nasıl esir alınmışsa zihinler! Bir türlü algılayamıyor zalimlerin tepemizde sallanan keskin kılıcını.
Barış için hendek kazanların direniş yaptığını söyleyenler ise nedense çoğunlukla öldürülen asker veya polis memurunun “katlini meşru” buluyorlar. Tarihteki derin devlet zulmünün intikamını bugünün masum sivillerinden alınmasına bir ses çıkarmıyorlar!
PKK ve uzantılarının en kanlı katliamlarında zihinleri işgal eden bir 'haklılık' gerekçesi, bir 'direniş' bahanesi bulmaları bu yüzden. Gencecik nesillerin gönlüne kazınmış bir vesayet bu. Zulmü direniş olarak gösteren çarpık bilinç.
Yıllardır bu böyle. Hatta daha da ileri gidiliyor, ideolojik terör diye bir tasnif yapılarak bir kutsal halk savaşı veriliyormuşçasına gençlerin militan olarak yetişmesine yol açıyorlar.
Ellerinde Kalaşnikoflarla Türkiye'nin halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanını vurmaya azmettiriliyor kız çocukları. Bunu burada olduğu kadar Batı'nın medyasında da ilan ediyor, yayın yapıyorlar, resmi terör kurumları açıyorlar hiç yüksünmeden.
***
Gençlerden böyle militan / terörist devşirme modeli işte bu romantik motivasyonunu / esinini Batı'nın geçmişte kendi içindeki mazlumların direniş mücadelesinden aldı çoğunlukla. Fakat şablon olarak sadece özene bezene hazırlanmış militan görüntüleri örtüşüyor birbiriyle.
Evet, direniş adı altında en büyük katliamları yapan terörist ve militanların zulmederek zafer kazanacaklarına olan inancı maalesef vicdanımızdaki direniş edebini de yıktı kökünden. Fakat bu böyle diye biz de her başımıza gelen musibette kendi kusurlarımızı / düştüğümüz tuzakları, kolayca kışkırtılmaya hazır halimizi görmeyip Batı'yı tüm zaaflarımızın günah keçisi ilan ediyoruz.
***
Kelleciliğe, kökenciliğe, toptancılığa da, devletlerle halkları aynı birimle ölçmeyi de razı olmadım hiç. Belki bunda Batı'nın zihniyetini gönlünde ve hayatında tatbik eden bir çevrede yetişmemin rolü büyüktür. Hayatında bir Batılı arkadaşı olmayanların bütün Batılıları düşman görmesi, ya da mesela bir Protestan'la sohbet etmemiş olanların bütün misyonerlerin kafasını kesmeyi düşünmesi elbet zulümdür.
Fakat bir de hayatın içinde 'olmakta olan'lar var. PKK / PYD'nin sivillerin kanı üzerinden terör devleti kurmaya çalışmalarından bahsediyoruz. Kürt aktivistler “vaaay siz Türkler devlet kurmayı sadece kendinize layık bulacaksınız, biz Kürtler hiç kuramayacağız” diyerek alınganlık yapıyorlar. İyi de kimse Kürtlerden bahsetmedi, sadece terörist olanlarından bahsediyor ve buna karşı çıkıyoruz. Her ırkın zalimi vardır. Zalimin kökenine bakılmaz. Sineye mi çekelim bunca katliamı?
***
İşte bu her şeyi kimlikle, ideolojiyle veya cinsiyetle filan ele alma hastalığı maalesef Batı'nın “tanım tasnif tanzim” geleneğinden bulaştı bizim gibi kökenlerin, kimliklerin, tarzların ayrılamaz biçimde iç içe olduğu bir memlekete.
Batı'nın gönlümüzdeki vesayeti; kökünü o kadar derinlere atmış ki, kuşaklar boyu sürmüş bir hastalık bu. Şimdiki gibi topu birden terörle, işgal ve darbe girişimiyle, birbirinden çelişkili diplomatik girişimlerle, aşağılamalar ve haksız çarpıtmalarla üzerimize geliyorken! Evet neredeyse hepsi birden böylesine haksızlık yaparken ve toplu olarak zulmederlerken bunu inkar mı edelim?
15 Temmuz direnişini bile diktatörün faşizmi olarak görenlere karşı asıl direniş, haklı bir savaşın tarafı olmak değil mi? Batı'ya toptan karşı çıkmamak adına: Barış, insan hakları gibi söylemlerin terörü meşru kıldığı bir dünyada Batı'dan gelen zulme ortak mı olalım?
Sırf “kuramsal olarak toptancılığa karşıyız diye Batı güdümlü teröristlerin topunun birden üzerimize geldiğini, haysiyetimizi zorladıklarını görmezden mi gelelim? Korkunç bir bölgesel, mezhepsel, etnik savaşlar dizisinin moderatörlüğünü yapanlara sırf “Batı paranoyasına kapılmayalım, biz kelleci toptancı değiliz” diyerek göz mü yumalım?
***
Şimdi zulme, işgale, ehlileştirmeye, sömürmeye, tahakküme karşı çıkıyorsak, bunun kategorik olarak adı Batı karşıtlığı değildir, zalime karşı çıkmaktır. Evet, zulüm nereden geliyorsa, adını koymaktan imtina etmeyeceğiz. Bugün büyük bir savaşın ortasındayken, kendi net duruşumuzu ortaya koymamızı dahi Misak-ı Milli safsatası olarak niteleyenlerden oluruz yoksa.
Batı'nın tartışılmaz değerlerinin vesayetine yenik düşmüş aklını kutsamıyoruz onların. Kendi çıkarlarımız için başkalarını öldürmeyi hak görenlerden değiliz. Aksine. Öldürülmeyi hak görenlerdeniz bugünkü gibi hakkıyla varolma mücadelemizde.
Gönüller seferberliği ilan edilirken: Vatanı, hayatı, geleceği, özgürlüğü için cepheye gidenler karşısında ülkesini, duruşunu, Misak-ı Milli'sini eleştirmekten başını kaldıramayanlar varsın seyirci kalsın. Neye niyet etmişsek, şahitliğimiz onadır.
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018