Leyla İPEKCİ
Mescid-i Aksa’da, yıllar önce kıldığımız bir Cuma’da nasıl da kudret bulmuştu kalbim. Yanımda Gazzeli kadınlar, on yılların ihtiyar şehit yakınları, dünün taptaze yetim çocukları ile.. mağduriyet barikatını çoktan yıkmıştım. Mazlum olmanın ama hiç mağdur olmamanın ölçülüp biçilemez kudretiydi bu.
Kendimi bildim bileli beni terk etmeyen hüznüm daha önce pek bilmediğim bir güç gösterisine başlamıştı. Hüzünlü olmanın diplerinde bir yerde ilahi birlik duygusu vardı. Tevhid. Aslımızdan koparılmadan önceki halimizde gibiydik orada. Hüzün öncesindeydik.
Müthiş bir kendi kendine yeterlilik, hürriyet, kayyumiyet hissiyle donanmıştım. Miraç kandiliydi. Türkiye nerede, gelin artık diye yakınıyordu kadınlar. Ve mescidde sadece Türkler vardı! O vakit bir kez daha anladım. Kalbinizin attığı yere ait olursunuz. Ve sahiplenme hırsına gerek duymazsınız!
Evet kalbimiz Kudüs’te atıyorken, buraya gelmekle sınır ihlal etmiş, toprak işgal etmiş olmuyorduk! Gönüller birleşiyorsa bunun adı kucaklaşmaydı. Kalp açan bir amel olduğu sürece Kudüs’e girmek: Bunun adı fetihti, işgal değil.
***
Tarihte Kudüs’ten geçmeyen uygarlık yoktu neredeyse. Tevhid medeniyetinin cemal ile olduğu kadar celal ile bir bütün olduğunu ilk burada fark ettim. Buradaki sertlik, Batı Şeria’nın ne ironiktir ki aslında İsraillileri hapseden duvarı, şiddet, yıkım, beşeriyetin vicdanını bir pıhtı gibi tıkıyordu. Ama celal, bu haliyle cemalini açığa çıkarıyordu.
Taş medeniyeti yontula yontula tenzihlerden teşbihlere bütün makamları birleye birleye... Miraca yol buluyordu kalp. Bunca rivayet, efsane, kıssa, bunca ayet, bap, bunca inanç, meşrep, mezhep, bunca fitne fesat, mit... Hakkı zikretmeye, Hakka karışmaya müthiş bir yakîn sunuyordu.
“Hakkı bulmaz kalp içinde Zâtı insan olmayan” der şair. Gözyaşı ve kan ile yıkanan Kudüs, insanlığın hakikatine bir davetti, kendi başına bir aşk çağrısı. Gönülleri birleştiren bir tebliğ. Mekke Medine Kudüs üzerine yazdığım romanı da burada tamamladım. Bkz: Şehrim Aşk, H yayınları, 2014)
***
Musa aleyhisselam ve Firavun’dan Asurlara, Davud ve Süleyman aleyhisselam dönemlerine Beytü’l Makdis’in inşasına.. Yuhadileri sürgüne yollayan Babillilerin, Romalıların, Helenlerin, Haçlı seferlerinin, Sasanilerin, Emevilerin, Memluklerin, Osmanlıların insanlığa bıraktığı izleri barındıran bu şehirde ilk kez adalet duygusunun cemaliyle birlikte celalinden de tecelli edişine şahitlik ediyordum evet.
Kimseye ait olmamıştı bu şehir. ‘Kutsal’ın ne olduğunu burada fark ettim. Bugün Filistinlilere örgütlü zulüm yapan İsraillilere bile ait değildi Kudüs. Şehir kalptir. Ve kalbin sahibi Allah.
Babil kralı Nebukadnezar’ın ilk mabedi yıkmasından sonra, Herod, Hadrianus, Büyük İskender, Roma kralı Titus, Hz. Ömer, Halife Abdülmelik, Selahaddin Eyyubi, Yavuz Sultan Selim... Bir daha bir daha bakın kimin burada ne yaptığına. Adaletle hükmeden her kim, buranın fatihiydi. Zalimi değil.
***
İslam mimarisindeki ilk kubbeli eserlerden biri kabul edilen Kubbetü’s-Sahr’ın inşa edildiği ‘Kutsal Kaya’nın altında namaz kılacaktık. Tutunma ihtiyacı duymuştum. Ayetin tefsiri gibiydi. Resulullah’ın (as) Mirac’a yükselirken ayağını bastığı muallak taşı; göğe en yakın nokta. Yeryüzünün en yüksek noktası kabul edilen ve miracın saklı duraklarını da betimleyen kaya ile yeryüzünün en düşük rakımlı Lut gölü –ki yerin 800 metre altında- bu bölgede birleşmişti.
“Muhakkak ki biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına attık.” Nefsinden ruhuna, kalbine, sırrına, hakikatin nuruna... Hepsi bütündü. Varlığın yek vücud olduğunu, Mescid-i Aksa denilen en uzak mescidleri bir rekatta Mescid-i Haram (Kabe) olan en yakına / gönle getirmenin sırrı Kudüs’teki namazlarda açılmaya başlamıştı.
Bir kıbleden diğerine, hepsi aynı yüz idi, nereye dönersen dön.. Hicaz’da, İki Kıble Mescidi’nde Hac zamanı ettiğim bir dua idi bu. Ah gönül; ki Hazreti İnsan! Kudüs’te Şam Kapısından geçerken dilime dolanıverdi. Ihlamur kokuyordu ortalık. Sahabe mezarları, peygamberler, makamlar, türbeler derken... Müslüman olduğumu (elhümdulillah) en fazla hissettiğim yer olmuştur Kudüs.
***
Dünyanın barış çağırısı yapılan ve insan hakları bildirgeleri okunan Batı’larında çok bulundum. Okudum, yaşadım, sevdim, sevildim. İnsanlık hakikatini oluşturan kültürlerin, geleneklerin, inançların illa melezleşmesinde, iç içe geçerek illa belli bir senteze uğrayıp manasından soyunmasında bulur Batı kendi varoluşunun selametini.
Ve aslında hepsini kendine benzetmesi üzerine kurulu bir gizli / aleni tahakküm putu vardır Batı’nın ruhunda. Hoşgörü filan hep “bir gün benim gibi olacaklar” önkabulünün eseridir.
Siyaseten sömürürken öteki denilen yabancıya kendine benzediği oranda tahammül edilir. (Oysa tevhid medeniyetinin mayasında yabancı / ağyar yoktur.) Ruha yolculuk, nefsin sığ katmanlarında çıkılan bir keşif gezintisi olur batıda daha ziyade, yönsüzlüğün tavaf edildiği bir ibadet değil!
İşte İslam bu şekilde bir türlü ‘kendi’ olamamıştır bugünün Batı’sında. Gerçi Doğu’da da en az bu kadar sorunu var tevhid şuuru eksikliğinin. (Bunu kültür, medeniyet, maneviyat, gündelik hayat bağlamında defalarca yazdık, yazıyoruz, bahsi diğer!)
Ama ne Doğu ne Batı ile sınırlanan Kudüs’te tanık olduğum şu oldu: Burada İslam’a en karşı olanlar bile onu kabullenmişti. Karşı çıkılırken var edilmekteydi İslam. Zihinlerde, gönüllerde hiç durmadan zikrediliyordu. Nasıl olmasın ki! (Devam edeceğim inşallah.)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018