Leyla İPEKCİ
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "istihbarat görevlilerinin Milli İstihbarat'ın terör örgütü içine sızmalarına baktığınızda, sızmanın suç işlemeden yapılma imkânı yoktur." diyor.
Bozdağ, "O faaliyetlerin içinde olduğunuz zaman karşıdakilerin güvenini kazanmak için de bazı şeyler yapması gerekir ama burada önemli olan şu, bu yaptığı şeylerin ülkenin aleyhine sonuçlar doğurmaması." diye devam ediyor.
"Askerimize, polisimize kurşun sıkılmaması, canlı bomba eylemlerinin yapılmaması... Bunlar zaten yok, olması da mümkün değil." dedikten sonra ekliyor: "Burada yorumdan kaynaklanan bir hadise olduğunu düşünüyorum. Bence kanunla değil, yorumla bir suç iddiası var gibi geliyor. Terörün içine sızmış kişileri terörle işbirliği yapmış olarak görmek kadar bir büyük yorum hatası olamaz."
İnşallah dediği gibidir bütün hakikat, diye geçiriyorum içimden. Ama bizimki gibi suçu deşifre etmek için suça bulaştıktan sonra ağır suç işleyenlerden geçilmeyen bir ülkede ya yine denetimden çıkmışsa bazıları diye düşünmeden edebilir miyiz? Bu ülkede bundan şüphe edeceğimiz nice katliam, faili meçhul kalmış cinayet, darbe girişimi vesaire olmadı mı? Devletin bazı kademelerinde çöreklenenlerin bizzat işin içinde olduklarını kendilerinin itiraf ettiği nice kanuni suç işlenmedi mi? Hep de devletin bekaası adına?..
Bu kişilerin bazıları şu an yargılanıyor, onlara sorulduğunda memleketi ya şeriatçılardan kurtarıyorlardı görünürde ya da bölünmekten. En çok da dış mihraklara, yabancı işgallere karı koruyorlardı bizi. Böyle milliyetçi, ulusalcı, antiemperyalist söylemlerle en sade vatandaşın hislerini manipüle ederek bizzat suça bulaşmışlar veya azmettirici olmuşlardı on yıllardır.
Evet, bir yanım Bozdağ'a inanmak istiyor bugün. Memleketin komşularında savaş tamtamları çalınırken, Türkiye'nin istihbarat servisini güçsüzleştirmek çok büyük bedeller ödetir hepimize. En başta da, büyük güçlerin dayattığı ve hükümetin kabul edemeyeceği bazı seçenekleri müzakere etmesinde elini zayıflatır devletin. Bunları benim kadar düşünen herkes söylüyor zaten.
Bir de gerçekler var. Hepimiz içinde yaşıyoruz bunların. Suçun kanunla değil, yorumla yapılması sadece örgüte sızan ve kendi görevlerinin dışına çıkan istihbaratçılar söz konusu olduğunda ortaya çıkmadı, hepimiz biliyoruz. Ve yorumla suçlu ilan edilen kişilerin 'masumiyet hakkı'nı kimse teslim edemiyor bu ülkede sonradan.
Tamamen bir yorum suçuyla 301'den yargılanan ve katledilen Hrant Dink bunlardan biriydi. Tek örnek bu değil tabii. Mesela rutin dışına çıkarak her seferinde ordu içinde ve devlet içinde darbeye giden yolları olgunlaştırmaya çalışanları da unutmamak gerek. Bunu düşününce de bu sefer Fikret Seçen'in sözleri çınlıyor kulağımda. Bir yanım da onun söylediklerine inanıyor ister istemez.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Fikret Seçen, KCK'ya yönelik soruşturma sırasında, bazı devlet görevlilerinin kendilerine yürütme organı tarafından verilen görevin dışına çıktığını söylüyor. Ve ellerinde örgütün eylemlerini gerçekleştirmesine yardım ettikleri şüphesini doğuracak deliller olduğunu belirtiyor.
Gerçi ifadeye çağırılanlar direkt olarak örgütle barış görüşmesi yürütenler ise bu sefer de yine acaba diyorum, kimler memleketin barışa gitmesini sabote ediyor bir kez daha? Ne adına? Yine her şey devletin içindeki bir iktidar kavgasına mı feda ediliyor?
KCK operasyonları örgütü tamamen bitirmeye yönelik denilirken ya suçlu olmayan ama sempatizan olanlara dek uzandığı doğruysa? Zarakolu, Ersanlı gibi isimlerin yanı sıra öldükten sonra KCK için aranan Evrim Alataş gibi daha nice kişiler yalnızca benzer ideolojilerde oldukları için sadece yorum suçlusu iseler ne olacak?
Savcı Seçen, ifadeye çağırılma işleminin sadece istihbarat görevlilerinin bu eylemlerine yönelik (örgütün eylemlerini gerçekleştirmesine yönelik çalışanlar) olduğuna dikkat çekiyor. Ama mesela Ergenekon davalarında özellikle irtica korkusuyla kullandırılan Kemalist kadınlar örneğinden biliyoruz ki, bazı elemanlar kendileriyle birlikte ne suç işlediklerini asla bilmeyen, kime çalıştıklarından asla haberdar olmayan kişileri de örgüte dâhil gösteriyorlar. Bu şimdi kanun suçu mu, yorum suçu mu sayılmalı?
Kendileriyle birlikte onları da yakmaya çalışıyorlar. Böylelikle bu masumların yargılanmalarından yola çıkarak bu çok önemli davaları sulandırmak her zaman mümkün olabilsin diye. Ya KCK-MİT ilişkileri için de benzer senaryolar bu savcıların titizliğine rağmen uygulanmaya konmuşsa... Bunu düşünmemek mümkün mü bu ülkede?
Ah diyorum ah, mesele sadece devleti kimin ele geçireceği meselesi değil, korkarım çok daha karmaşık. Ve bize sadece kuşkular, şüpheler ve hayalî sorgular vaat ediyor. Ben yine de hakikatin hareket haline inanıyorum. Ve suçlu ile masumu ayırt edebileceğimiz günlerin gelmekte olduğunu düşünüyorum. Şu en karanlık anlarda bile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018