Leyla İPEKCİ
Bugün nefsi emmare dünyasının sanatsal kodları arasında estetik kaygılarımızı korumaya çalışırken, karşımıza muhafazakâr sanat, çağdaş sanat, ilerici sanat, modern sanat, geleneksel sanat, soyut sanat, toplumsal sanat, kavramsal sanat, görsel sanat, siber sanat gibi çeşitli 'versiyon'ları çıkıyor sanatın.
Şeylerin gerçekliğini ancak tanımlarla anlamaya çalıştığımız için böyle ek sıfatlara muhtaç kaldık. Yaptığımız tanımlar, göreceli olduğu için bizi kendi dünyamıza hapsediyor. Sanırım ben de ancak kendi sınırlı tanımlarımı getireceğim bu yazıda.
Sanatı kategorilere bölerek parçaladığımız için onun evrensel kriterlerini belirlemenin ve paylaşmanın zevkine varmaktan ziyade onu tüketiyoruz, imha ediyoruz hep birlikte. Aynı anda insan olmanın bize bıraktığı 'emanet' şuurundan, Adem'e (as) öğretilen isimlerin anlamını taşıma sorumluluğumuzdan da kopuyoruz giderek.
Bugün sanat eseri için neredeyse yegane kriter haline getirdiğimiz 'serbest çağrışım' metoduyla beslenmek, sanatçıyı belli estetik kriterlere ulaştıramaya yetmiyor. Tatmini için ona çok kısıtlı bir alan; bireysel tatmin alanı kalıyor sadece. Kendini bu tatminine hapsettikçe, hükmedemediği gerçekleri yorumlayamaz hale geliyor. Somut olanı somut olanla ifade etmeye çalıştığı sürece ise soyutlama maharetini de hadım ediyor. Yukarıda belirttiğim gibi, çoğalmaya değil tüketmeye hizmet ediyor o zaman da. Soyutlama ise, bir ucu maneviyata, metafiziğe veya insanlığın evrensel sırlarına açılan kıymetli bir 'imkân' sunar sanatçıya.
Nefsimizi kamçılayan, duygularımızı tahrik eden her çağrışıma sanatsal bir temsil olarak baktıkça nefsin sınırlı terimleriyle yaklaşıyoruz insan hakikatine. Ruhu yükselten, güzelleştiren evrensel zevklerle kuşatan ne varsa, nefsi emmarenin tekeline giriyor bir bir. Çoğunlukla farkına bile varmıyoruz. Yani şehvet şiddet haz gibi tükettikçe tatminsizleştiren, çıplak kaldıkça soyunduran sığ metaforlar kalıyor elimizde. İçkin ve aşkın hakikatimizden... Ve klişe bir savunma: "Cinsellik, ihanet insanın hakikatinde mevcuttur bunları niye saklayalım ki!" Sanırım bu savunma karşısında benim durduğum yer bu temaların kendisini saklamaya dair bir yer değil, bunları ifade etme biçimleriyle ilgili.
Kendi tanımlarım demiştim yazının başında, evet. Kendi adıma, küçük dünyamda: Hakikatin izdüşümlerini sonuna dek açarak değil, katmanlı bırakarak, örterek, dolayımlarla işaret eden eserler icra etmekle uğraşanların sanatından feyiz alıyorum çok uzun zamandır. Mahremi olmayan, hududu ve mesafesi belli bir edep kaygısıyla vücuda getirilmeyen bir eser, bana sanatçının kendi amaçladığından fazlasını bırakamıyor. Salt kendini dayatıyor. Bir çeşit tahakküm bu. Aramızda hiyerarşi oluştuğu için paylaşım eksik kalıyor bende. Hakkıyla paylaşılamayan ise çoğalamıyor.
Peki ne oluyor? Eseri tüketiyorum. Tükenip gidiyor. Oysa baktıkça beni sonsuzluğa yollayan bir resimden, zamanı ve mekânı mesafe ayarlarının dışına çıkarak yeniden üretmiş geniş zamanlı bir minyatürden, burayı öteleri anlatır gibi anlatabilen bir şiirden bahsediyorum mesela. İster ihaneti, ister şehveti anlatsın. Hakikati ancak metaforlarıyla anlatabiliriz, öyle değil mi?
Böyle baktığımda, böyle bir sanatçı öncelikle 'seven'dir benim için. Tıpkı Kudsi Hadis'te Allah'ın (cc) "Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi sevdim" diyerek insanı yaratmasındaki muradı açık ettiği gibi, İlahi aşkın tezahürüdür âlemlerde her şey.
"Hakiki sanatkâr Allah'tır" der Gulamrıza Avani: "Çünkü âlemde tecelli etmiştir ve bütün mevcudat bir şekilde O'nun sıfat ve isimlerinin tecellileridir. Allah'ın isimleri âlemdeki bütün mevcudatta zahir olmakla birlikte, zuhurda onların içinde gizlidir. Sanatkâr aslında Allah'ın mazharı olması itibarıyla kendi sanat eserinde zahir olmuştur."
Böyle bakıyorsanız eğer sanata ve sanatçıya... Yani varlıkların yaratılış hikmetinde gizli olan sırrın ipuçlarını aşk ile 'oku'ma imkânını taşıdığınızı hissediyorsanız... Seven'in tasvire sıkışmaya ihtiyacı kalmayacağını, tahayyül etmesinin de yeterli olabileceğine varırsınız.
Varlığa çıkmış hiçbir şey kendi 'görünüş'ünden ibaret değildir. Katmanlı, sırlı alanları vardır. Hakikatin her birimize düşürdüğü vechelerinin farklı olması da bundandır belki. Onu tasvirlerimize indirgemek yerine, hakikatin metaforlarını, her birimizdeki izdüşümleriyle anlamlandırabiliyoruz.
Tasavvurları, tecellileri, hayalleri, arzuları, özlemi, rüyayı, muammayı yani soyut gerçekleri sanat eseri üzerinden paylaşabildiğimiz ölçüde kendi varlığımızın bize bıraktığı boşlukları da anlamlandırmaya başlarız. İşte bu şekildeki paylaşım, sanatçıdan eserine, eserinden onu paylaşanlara uzanarak, organik bir ilişki kurar aralarında. Hiyerarşik üstünlük, yani bir çeşit kibir oluşmaz. Eser, onu paylaşan herkesle daha farklı bir anlama bürünecektir. Bir bakıma, böyle vücuda getirilmiş her eserle anlamı genişliyor hakikatin.
Kalp olmadan anlam olmaz. İlahi aşk, bu dünyada tattığımız diğer tüm aşk çeşitlerini birer metafora dönüştürür. Aynı anın içinde seven ve sevilen olmanın sırrı bu yüzden kalptedir. Her şey gibi, o da tabiri caizse 'kutsal emanet'tir insana. O halde sanatçıyı ideolojisiyle, cinsiyetiyle, sanat anlayışının önüne taktığı ek tanımlarla veya herhangi bir kimliğiyle değil, tüm kimliklerin ötesinde atmakta olan kalbiyle tanımaya başlıyorum. Toparlayayım.
Benim naçizane algıma göre, sanatçı niyetli kişidir öncelikle. Başkalarının rızasını almak için, kendi egosunu tatmin etmek için veya şan şöhret para gibi başka niyetler için sanat icra etmek, sanatçının 'seven' ve sevilen olduğunun şuuruna varmasını engeller. Onun paylaşma edebini belirleyen şey, çünkü sadece beşeri âleme değil, gayba bakan bir çabadır bana göre. Edebi, üslubu, estetik zevki bu çaba ve ardındaki niyet ile ölçülebilir ancak. Sanat, bir amel olur böyle baktığımda.
Yaradan'ın adıyla, O'nun rızası için, kendi benlik serüvenlerini varlığın kemale erme yolculuğuyla örtüştürme çabasında olmak: Hakikatin İlahi boyutlarına kanat açacak bir ruh özgürleşmesine kavuşturur sanatçıyı. Nefsinin putlarından kurtuldukça, eserlerinde kendi beşeriyetinin ötesindeki kaynakla buluşur, beni de buluşturur.
Varlık ve hakikatin ölçülerine tabi olmak en çok bu yüzden sanat eserindeki estetik ve etik kıymeti tartabilmek için gerekli. Çünkü sanat kriterleri de tıpkı hakikat algısı gibi, insanın göreceli keyfiyetleriyle belirlenemiyor. Peki nasıl belirleyeceğiz bu kriterleri? (Devam edeceğim.)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018