Mehmet TEZKAN
Memleketin en önemli ve yegane sorunuymuş gibi bir haftadır; baroların yapısını konuşuyoruz. Tartışma programlarının neredeyse tamamının konusu bu. Bir kaçına göz attım (tamamını izlemeye yüreğim dayanmadı) yargı mekanizmasının tek sorunu savunmaymış gibi anlatılmaz mı?
Baroların yapısı değişirse veya çiftli hatta bazı illerde üçlü, dörtlü baroya geçilince yargının sorunları çözülecek, yargıya güven artacakmış havası yaratılıyor.
Savunmanın gündemin birinci maddesi yapılması sadece Ankara Barosu'nun açıklamasına öfkenin sonucu değil.
Baronun açıklamasını tasvip etmek mümkün değil. Kınar geçersiniz. Savunma mekanizmasını parçalamaya kalkmanın, sistemi alt üst etmenin anlamı ne?
Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek önceki günkü köşesinde güzel bir araştırma yapmış. İktidarın barolara el atma niyeti yeni değil. Bu dördüncüsüymüş.
2010 yılında Anayasa değişikliğine Türkiye Barolar Birliği (TBB) karşı çıktığı için 2011'de baroların yapısının ve seçim sisteminin değiştirilmesi gündeme gelmiş.
Tepkiler üzerine geri çekilmiş.
İkinci hamle 2013'te. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu'nun "hükümet çoğulcu değil, çoğunlukçu politika izliyor" demesi üzerine ortalık karışmış. Baroların yapısı yine gündem olmuş.
2016 yılında baroları bir kez daha konuşmuşuz tartışmışız. Adlı yıl açılışı Cumhurbaşkanı yerleşkesinde yapılınca 50 baro protesto ederek katılmamış. Kıyamet kopmuş. Barolar dosyası yine raftan indirilmiş.
Bu dördüncüsü. Bakalım yine rafa mı kaldırılacak, yoksa bu kez hayata geçirilecek mi?
Bence bu kez altında başka nedenler de var.
Sorun daha derin.
Yargının üç ayağı var. Karar makamı, hüküm veren makam (hakim) , iddia makamı (savcı), savunma makamı (avukat).
Sorunlu kısım ne? Eleştirilen, siyasal iktidarın doğrultusunda hareket ettiği iddia edilen, iktidarın hoşuna gidecek kararlar alan, hukuktan çok iktidarın söylemlerini referans aldıkları söylenen!
Yargının ilk iki ayağı.
Hakimler ve savcılar.
Çoğu savcının iddianamesi iddianame değil. Hukuk fakültelerinde iddianame böyle yazılmaz diye okutulması gereken cinsten. Çoğu delilsiz, kanıtsız, tutarsız, anlamsız...
Tutuklama talepleri de öyle... Sanki birileri "bu adamıne yap ne et tutuklat" demiş, onlar da sinekten yağ çıkarmaya çalışmışlar. Çoğu bunu bile yapamamış.
Hakimlerin verdiği kararların da çoğu hukuka uymuyor. Siyaset kokuyor. Bir kere çok kolay tutuklama kararı veriyorlar.
Haber yazdı, tutukla, tweet attı tutukla... Tutuklama sıradanlaştı, vaka-i adiye oldu.
Sadece bu değil, verdikleri kararlar da yazdıkları gerekçelerde tartışmalı. En son en somut örnek:
Altı gazeteci haksız yere tutuklandı, 120 gün hücrede yatırıldı, sonunda hakim önüne çıkarıldı. Üçü "deliller toplandı" gerekçesiyle tahliye edildi, üçünün ise "delilleri karatma olasılığı var" denilerek tutukluluklarının devamına karar verildi.
Olay aynı olay, suçlama aynı karar farklı.
Mantık var mı? Hukukun neresine sığar!
Herhalde hepsini bir anda bırakıp suçlamanın yersiz ve dayanaksız olduğunu kabul etmiş olmayalım diye düşündüler, parça parça bırakmaya karar verdiler.
Yargının sorunlu ayağı burası. Hukuku mumla aradığımız yer burası. Düzeltilmesi hukuk kulvarına çekilmesi gereken kısmı burası.
Çünkü canımızı yakan kararları olan makamlar onlar. Terazi onların elinde.
Karar verme makamını, iddia makamını bir kenara bıraktık, hiç konuşmuyoruz, tartışmıyoruz; savunmayla uğraşıyoruz.
İktidara toz kondurmayanlar memleketin sorunu muhalefet diyor ya.
Bu da ona benzedi. Meğer yargının tek sorunu savunmaymış! Düzelttik mi işlem tamam.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
5.12.2025
26.11.2025
14.11.2025
14.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
25.09.2025