Mehmet TEZKAN
18 yıllık Erdoğan iktidarının temel politikası iktidardayken muhalefeteymiş gibi davranmaktı.
Cumhuriyet'in yerleşik bütün kurumlarıyla kavgaya tutuştular hepsinden galibiyetle çıktılar.
Eski Türkiye'yi çöpe atıp, yeni Türkiye'yi kuracakları iddiasıyla ülkenin genetiğiyle oynadılar.
16 Nisan 2017 referandumuyla son noktayı koydular. 24 Haziran 2018 seçimleriyle de yeni dönemin kapısı ardına kadar açıldı.
Artık muhalefet edecekleri, kötü gidişten sorumlu tutacakları kurum kalmamıştı.
Anayasa Mahkemesi'nden ,TSK'ya, HSYK'dan, eğitim sistemine kadar tüm yapıları istedikleri gibi istedikleri gibi yapılandırdılar.
Suçlayacakları kimse kalmadı. 18 yıldır ülkenin direksiyonu ellerinde. Hani bir söz vardır iktidar olursun ama muktedir olamazsın diye.
Erdoğan hem iktidar oldu hem muktedir.
Ama iktidar mensupları eski alışkanlıklarından vazgeçmedi.
Nedir o alışkanlıklar.
BİR: Kötü giden işe suçlu veya kendileri dışında gerekçe göstermek.
İKİ: 18 - 20 yıl önceki Türkiye ile bugünü kıyaslamak.
ÜÇ: İktidara dün gelmiş gibi davranmak. Özellikle bakanlık koltuğuna oturan kendinden önceki kendi partisinin bakanı değilmiş gibi davranıyor.
DÖRT: Sıkışınca bir punduna getirip CHP'ye yüklenerek gündem değiştirmek. Kutuplaşma politikasının ipine sarılmak.
Bugün hepsi yapılıyor.
Somut örnek: Maliye Bakanı enflasyonun beklenenin üzerinde çıkmasını petrol fiyatları ile dövizdeki artışa bağladı. Temmuz ayında 40 dolar olan petrolün varili kasım ayında 47 dolara kadar çıktı ama bunun enflasyona anında etkisi olmaz.
Bu kalemi geçelim.
Doların 6.80'lerden Ekim ayında 7.70'lere gelmesinin enflasyona etkisini daha görmedik. Bunu önümüzdeki aylarda göreceğiz. Ama kur zaten çok yüksekti.
Petroldeki artış elimizde olmayan bir kalem, ama yüksek kur iktidarın izlediği politika. Bir önceki Maliye ve Hazine Bakanı yüksek kur düşük faiz politikası izledi. Bu sayede enflasyonun ineceğine inandı, bu sayede yatırımların artacağını işsizlik meselesinin ortadan kalkacağına herkesi inandırmaya çalıştı.
İzlediği yöntem iktisat teorisine aykırıydı, Türkiye'ye bedeli ağır oldu. Ülke yüksek kur, yüksek faiz, yüksek enflasyon sarmalına girdi. Merkez Bankası'nın kasası boşaldı.
Yeni Maliye Bakanı sanki iktidara dün gelmiş gibi enflasyonun sebebini dövizdeki artışa bağlamış.
Sanki kendileri iktidarda değilmiş gibi konuşmuş.
Sanki izledikleri politikanın sonucu değilmiş gibi davranmış.
Maliye Bakanı ve Adalet Bakanı'nın TÜSİAD, TOBB, MÜSİAD'ı ziyaret etmeleri, iş insanlarıyla görüşmeleri nasıl izah edilebilir ki?
Sanki dün seçim oldu da o koltuklara yeni oturdular, iş dünyasıyla görüş alışverişi yaparak işe başlıyorlar.
Yaptıkları göz boyamadan başka bir şey değil.
Bazı alanlarda reform yapılacaksa bunun sınırını belirleyecek tek yer var; Saray.
Peki, ekonomideki sıkıntının gerçek sebep ne?
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Özilhan dünkü konuşmasında açıkladı. Kibarca dedi ki; "Ekonomide bir süredir sorunların üst üste yığılıp biriktiği bir dönemden geçtik."
Kabaca ekonomi çok kötü yönetildiği için bu haldeyiz dedi.
Faiz inerse enflasyon iner saplantısı nedeniyle ekonomiye artık şok tedavi gerektiğini söylemek istedi.
Yine dedi ki; "Faiz oranlarını kalıcı olarak düşürmek istiyorsak enflasyonu düşürmemiz, ekonomik reformları yapmamız, siyasi ve jeopolitik riskleri hafifletmemiz ve öngörülebilirliği sağlayacak olan hukuk reformlarını tamamlamamız gerekiyor. Aksi takdirde, faizler asansör gibi bir iner bir çıkar."
Yeni Merkez Bankası Başkanı bu sözleri dikkate alır mı? Yeni Maliye ve Hazine Bakanı üzerinde düşünür mü?
İnşallah, keşke diyeceğim ama ihtimal vermiyorum.
Peki yapılması gereken ne? Muhalefete özellikle CHP'ye bağırarak her gün yeni hain yaratarak sorun çözülmüyor. Ülke düzlüğe çıkmıyor.
Yapılması gerekeni Özilhan diplomatik dille sıralamış. Anladığım kadarıyla maddeleştirerek özetleyeyim:
* Düşünce ve eleştirinin özgürce dile getirildiği ortamın sağlanması.
* Çoğulcu ve özür medyanın var edilmesi.
* Birbirinin dinleyen, topluma kulak veren siyaset anlayışına dönülmesi.
* Bürokraside liyakat (yeterlilik) prensibine dönülmesi.
* Toplum içinde istişare mekanizmaları çalıştırılmalı.
* Deneme yanılma yönteminden vazgeçilmeli.
İktidar bu önerilere uyarsa bunun adı "şok tedavi" değil de nedir? Krizdeki ekonomiyi yoğun bakımdan çıkarmanın tek yolu bu.
Başka yolunu bilen varsa söylesin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.01.2025
27.02.2023
14.06.2022
23.05.2022
7.03.2022
7.02.2022
30.08.2021
19.08.2021
17.08.2021
11.08.2021