Oya BAYDAR
Eskiler, teşbihte hata olmaz deseler de her benzetme biraz sorunlu, en azından yüzeyseldir. Ama bir kavram var ki, şu günlerdeki sol tartışmalarının/dövüşmelerinin özünü anlamak için bir sürü lâftan çok daha açıklayıcı: Mahalle...
Bir mahalle düşünelim; yıllar önce, o zamanın dünya ve ülke koşullarına ve olanaklarına göre büyük özveri ve umutlarla kurulmuş; yepyeni, tertemiz, gönlünüze uygun, tam da taşınıp yaşamak isteyeceğiniz, daha da güzelleştirerek, geliştirerek gelecek kuşaklara bırakmak için çaba harcamaya değer bir yer. Adı Sosyalizm Mahallesi olsun. Zaman geçiyor; mahalle sakinleri arasında mahallenin onarılması, yönetimi, geleceği gibi konularda başlayan anlaşmazlık giderek büyüyor. Bu arada mahallenin altyapısının yetersizliği, artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiği, çöplerin toplanmadığı, çevrenin kirlendiği görülse de görmezlikten geliniyor. Suç işleniyor; suçu işleyen bizim mahallenin çocuğu diye olay örtbas ediliyor ya da kimse inanmak istemiyor. Bu durumu fark edip de söylemeye çalışanlara kulaklar tıkanıyor, seslerini biraz yükselttiklerinde mahalle baskısıyla karşı karşıya kalıyorlar. Mahalle yönetimi de bölünmüş, gerçekleri görmek, mahalleyi temiz ve sağlıklı bir ortama kavuşturmak yerine, her bir fraksiyon mahallenin ortak putunu kendine siper edip kendi iktidarı için ötekileri tepelemekten kaçınmıyor. Özgürlük, adalet, eşitlik hayaliyle kurulmuş ve bir süre bu değerlerin merkezi görülmüş mahallenin ve o mahallenin değerlerinin yeminli düşmanları da var tabii. Devleti ve bütün muktedirleri yanlarına almışlar; silahlılar, kin dolular, kandan katliamdan çekinmiyorlar. Sonrasını anlatmaya gerek yok, hepimiz biliyoruz.
Diyelim ki o mahalledensiniz, içinde yaşadığınız hırgüre rağmen yine de öteki mahallelerden daha temiz, daha iyi, daha yaşanır olduğunu düşünüyordunuz. Sonra bir gün geldi, zamanlar değişti, dünya değişti, siz değiştiniz; o zamana kadar fark etmediğiniz kötü kokuları duymaya, nereden çıktığını sorgulamaya, kötü gidişatın ve çürümenin derin nedenleri üzerinde düşünmeye; yanlışlarla yüzleşmeye ve hatta bu hatalardaki payınızı sorgulamaya başladınız. Ne yaparsınız? Kuşkusuz herkesin kendi özel tarihinden ve kişilik yapısından kaynaklanan farklı tercihleri vardır.
•Mesela, kokuları duymamak için burnunuzu tıkar, yıkılmış, damı uçmuş evleri, çamur deryasına dönüşmüş sokakları, bir yüzyıl öncesinde donup kalmış yapıları görmezden gelir, totemlerinizin, putlarınızın ardına sığınır, neydi o güzel günler, aslında biz hep doğruyduk ama dış mahalle yüzünden bu hale geldik diyerek kendinisi uyutur, gün geçirirsiniz.
•Mesela, görüp yaşadıklarınızdan sıtkınız sıyrılmıştır, komşularınızdan rahatsız olmaya, hatta tiksinmeye başlamışsınızdır. Ya da yaşam standardınızı yükseltmeye, sınıf değiştirmeye kararlısınızdır, öteki mahallelere özenmektesinizdir. Bu durumda artık orada yaşamak istemez, ilk fırsatta başka bir semte, başka bir mahalleye taşınırsınız. Kimseye de laf düşmez, tarcihiniz ve hakkınızdır.
•Mesela, bir başka tercih; sizin gibi düşünenleri yanınıza alıp işe mahallenin tabelasından başlayarak topyekûn bir temizliğe, onarım faaliyetine girişmek olabilir. Önce köhnemiş yapıları gereğinde tümüyle yıkmaktan da korkmadan sağlam temeller üzerinde yeniden inşa etmeye başlarsınız, sonra mahallelinin eski güzel günlerin eskimemiş değerlerine sahip çıkması için çabalarsınız. Kıyasıya eleştirmekten, kendinizle, kendi sokağınızdaki komşularınızla yüzleşmekten kaçınmaksızın, o değerleri yeni koşullarda sürdürecek ortamı yaratmaya çalışırsınız. En güç olan budur kuşkusuz, çünkü o değerlere karşı olanlar, o değerleri ve yaşam biçimini kendi bireysel ya da siyasal iktidarları için tehlike olarak gören öteki mahalledekiler de pusudadır. Belinizi ve mahallenizi doğrultmaya doğru attığınız her adımı kösteklemeye hazırdırlar. Hem kendinizle, hem kendi mahalle halkınızla, hem de öteki mahallenin bıçkınlarıyla karşı karşıyasınızdır artık.
•Bir de, mahallenin o hale gelmesindeki sorumluluklarını hatırlamadıkları için değil, tam da hatırladıkları ve bunun ağırlığına dayanamadıkları için çözümü mahalleyi içindekilerle, insanlarıyla birlikte yakmakta görenler vardır. Kendileri bunu istemeseler de kundakladıkları yangına, hasım/düşman öteki mahallenin elebaşıları keyifle odun taşır. Ne zamandır bugünü beklemişlerdir, açtığınız yoldan girer, saldırırlar.
Tabuları yıkmak, mahalle baskısına direnmek
Meselden misale, hikâyeden gerçek olaya gelirsek: Son tartışmalar, Sayın Halil Berktay’ın 1 Mayıs 1977’de Taksim’deki ölümlerden, kaostan ve sonuçlarından, devleti aklayıp solu sorumlu tutan, “solun kendi rezilliğini örtmek için” bir masal uydurduğunu iddia eden yazısıyla alevlendi. Bir televizyon programında, biraz da bunalıp “sözlerimi huysuz bir tarihçinin gerçeklik tutkusuna verin” diyen Sayın Berktay, tarihçi gözüyle baktığını iddia ettiği bir hadisenin öznelerine “rezillik” gibi son derece sübjektif, bilim dışı, hınç kokan, tahkir edici bir sıfat yakıştırdığı andan itibaren kendi tarihçiliği ve gerçeklik iddiası büyük yara aldı. Huysuzluk kendi sorunu, yakınlarını ilgilendirir, bizi ilgilendirmez. Ancak mahalleliye hınçlanıp mahalleyi öteki mahallelerin de yardımıyla yakıp kül etmeyi put yıkıcılık¸ mahalle baskısına kahramanca direniş, ne pahasına olursa olsun doğruları söylemekten korkmamak, mahalle baskısına pabuç bırakmamak olarak göstermeye/pazarlamaya kalkıştınız mı iş değişir. Tabulara, putlara karşıysanız, onları yıkmasını istediğiniz, uyarmaya çalıştığınız insanları ve onların doğru - yanlış değerlerini ayak altında çiğneyerek yapamazsınız bunu. Yüzleşme diyorsak, önce kendimizden başlamamız gerekmez mi? Ama hınçla değil, “Ah ben ne ettim, nerelere sürüklenmişim meğer” pişmanlığıyla değil, “Dün şunları vaaz ediyordum, en keskini bendim ve doğruydum, bugün bunları söylüyorum yine en doğru benim, doğrunun tekeli bende” büyüklenmesi ile değil. Bir dönemi, bir kaç kuşağı, yüzbinlerce insanı, ayrım da gözetmeden rezillikle itham ettiğiniz andan itibaren, söylediğiniz doğruların da hükmü kalmaz, sözleriniz mağdur ettiklerinizin duvarına çarpıp kendinize döner.
Mahalle baskısı kuşkusuz aşılması en güç olan; sadece dışardan gelen değil insanın kendi derunundan, içinden kaynaklanan bir baskıdır. Bu baskıya siyasal-düşünsel ömrü boyunca bazen ağır biçimlerde maruz kalmış biri olarak konuşursam, insanın nasıl sürü dışına itildiğini, o zamana kadar hayranlık belirtmiş olanların nasıl düşmanlaşıp hakarete varan davranışlarda bulunduklarını iyi bilirim. Böyle bir baskı ve dışlanmaya karşı çareniz ne olmalı peki? İçinden çıktığınız mahalleyi hiçbir ayrım gözetmeksizin, orada umut, gelecek ütopyası, insani değerler, bir sürü iyi şey ve bunları taşıyan insanlar da vardı demeksizin ateşe vermek, ardından da yangını körükleyen öteki mahalleye sığınmak mı? Ya da kendi ilkeleriniz doğrultusunda, vicdanınıza yaslanarak mahalleye çeki düzen vermeye elinizden geldiğince çalışmak mı? Birinci şıkkı tercih ediyorsanız, Allah selamet versin, kendiniz bilirsiniz ama yangın kundaklamanın da en azından vicdani bir cezası vardır. İkinci şıkkı tercih ediyorsanız, yani mahalle baskısına rağmen doğru bildiklerinizi mahalleliyle paylaşarak, onları rezil ilan etmeden -ve de ihbar etmeden- mahallenize çeki düzen vermek istiyorsanız, bu iş sabır ve gösterişsiz bir cesaret ister.
Tartışmayı başlatan ve taraf olanları kişisel özellikleri ve siyasal geçmişleriyle tanıdığım ve kendim de o geçmişin ürünü olduğum için, koparılmakta olan minik fırtınayı, o dönemleri kulaktan dolma bilgilerle anlamaya çalışan, 1980 darbesi ortamında yetişmiş gençlere göre daha iyi anlayabiliyorum sanırım. 7 TİP’linin öldürülmesi, 16 Mart İstanbul Üniversitesi katliamı, Maraş katliamı, v.b. dahil, yakın tarihimizin en kanlı eylemlerinde imzası bulunan Ülkücü Komandoların bağrından çıkmış günümüzün makbul Prof.’larının hariçten gazelleriyle renklenen bu kavga dövüş; sosyalist solun kendisiyle yüzleşmesi, tarihiyle, hatalarıyla, günahlarıyla hesaplaşması gibi son derece gerekli ve gecikmiş siyasi-ideolojik-ahlaki bir amaca hizmet ederse hayırlara vesile olabilir. Sosyalist sol, kendi dışından körüklenen bu rüzgârlara kapılmak, yani provokasyona gelmek yerine sapla samanı ayırarak, hiç komplekse kapılmadan, cesaretle ve alçakgönüllülükle, “yanlış neredeydi, biz bu yanlışın neresindeydik?” sorularını kendine sormalı, soruyu sorup cevabını ararken tabu ve kutsal tanımamalıdır diye düşünüyorum. Daha açık söylenecek olursa, Marksizmin dogmalarından başlayıp Leninizme ve tüm sosyalist-komünist devrimlere ve toplumsal uygulamalara uzanan bir hatırlama, anlama, yüzleşme ve yeniyi kurma sürecine girilmezse, sadece kanlı 77 “1 Mayıs”ı değil, korkarım esas ve değişmeyen mağdurları sosyalistler, komünistler olan Cumhuriyet tarihinin bütün kanları bizzat o kanı dökenler tarafından solun üzerine bulaştırılacak yakında. Ne güzel, ne verimli bir buluşma noktası olurdu kendi tarihimiz ve öğretimizle yüzleşme. Ama hasımlaşarak, düşmanlaşarak, devletin ve iktidarın saflarına geçerek değil, değerlerimizi, ütopyamızı ve dayanışmamızı yeniden inşa ederken kendimizi de değiştirerek...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024