Pelin CENGİZ
Dünyanın altıncı yokoluş sürecinin başladığını anlatmak için Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) aktivistleri günlerdir aylardır acilen harekete geçilmesi için çağrıda bulunuyor, sivil itaatsizlik eylemleri düzenliyor. Küresel ekolojik bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu ve çözümün de ancak küresel ve acil bir hareketle mümkün olabileceğini anlatmaya çalışıyorlar.
Başta Londra olmak üzere İngiltere’nin pek çok yerinde oradan da küresel çapta dünyanın farklı noktalarında devam eden Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) eylemleri ilk yankısını geçtiğimiz günlerde yine İngiltere’de buldu. İngiltere iklim kriziyle mücadele konusunda acil durum yani bir anlamda olağanüstü hal ilan etti. Bu dünyada ilk kez oluyor. Ardından İngiltere’yi İrlanda izledi. Meclise sunulan iklim eylem raporu oylamaya bile duyulmadan kabul edildi. İrlanda, iklim kriziyle ilgili acil durum ilan eden ikinci ülke oldu.
Gelişmeler umut veriyor ancak ya geç kaldıysak? İklim krizinin devasalığını ortaya koyan bilimsel çalışmalarla insanları korkutup ümitsizliğe ve “madem öyle yansın dünya” boşvermişliğine sürüklemekten hoşlanan biri değilim ama kafayı kuma gömmenin de bir faydası yok. 23 Haziran seçimlerine doğru ilerleyen opak yolda “her şey çok güzel olacak” sloganından hareketle gezegende durumlar pek öyle değil, “her şey çok hızlı yok olacak” maalesef…
Geçen hafta Birleşmiş Milletler’in Intergovernmental Panel Biodiversity and Ecosystem Services (Hükümetlerarası Biyoçeşitlilik ve Ekolojik Hizmetler Paneli IPBES) raporu, dünyanın sürdürdüğü üretim ve tüketim modelinin geldiği noktayı çarpıcı bir biçimde ortaya koydu, insanlık tarihinde ilk kez 1 milyon türün yok olma tehdidi altında olduğunu açıkladı.
Bu rapor, dünyadaki biyoçeşitliliğin durumuna dair hazırlanan ilk hükümetlerarası rapor olma özelliği taşıdığı için ayrıca önemli. Yaşam alanlarını korumaya yönelik ciddi önlemler alınmadıkça, son 10 milyon yıldaki ortalamadan yüzlerce kat daha fazla olan türün yok olma hızının daha da artacağı belirtildi.
Rapora göre beş temel insan kaynaklı faaliyet 1 milyon türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getirdi. Buna yaygın biçimiyle antroposen çağı ya da farklı disiplinlerin tercihiyle kapitalosen çağı deniyor. Bu konudan şu yazıda bahsetmiştim.
Bunlar toprakların ve denizlerin kullanım şekillerinin değişmesi, avcılık, balıkçılık gibi faaliyetlerle canlıların doğrudan sömürülmesi, iklim değişikliği, kirlilik, istilacı türlerin yayılması olarak sıralandı.
Rapora göre, toprakların yüzde 75’i ve okyanuslarınyüzde 66’sı büyük oranda gıda üretimi tarafından yönlendirilen insanlar eliyle önemli ölçüde değişikliğe uğratıldı. Buralar, devletler ya da şirketler tarafından sömürülmeden önce yerli halkların ve yerel toplulukların sahipliğindeydi.
Rapora göre, özellikle tarım ve hayvancılık faaliyetleri, günümüzde dünyanın toprak yüzeyinin yüzde 33’ünden ve tatlı su kaynaklarının ise yüzde 75’inden fazlasını işgal ediyor. Kayıp ve bozulma yüzünden küresel karasal habitatta 1900’lerden bu yana yüzde 30 azalma görüldü.
Bu raporla aynı günlerde yayınlanan bir diğer rapor ise, iklim krizinin zenginleri nasıl daha zengin, yoksulları ise nasıl daha yoksul hale getirdiğini gözler önüne seriyordu. Stanford Üniversitesi’nde yapılan ve Proceedings of the National Academy of Sciences’ta yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, iklim değişikliği görece serin ve zengin ülkeleri daha da zenginleştirirken, daha sıcak ve fakir ülkelerde büyümeyi aşağı çekerek ülkeler arasındaki gelir adaletsizliğini artırıyor.
Araştırmacılar, daha önce 165 ülkenin sıcaklık değişimlerinin ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini tahmin etmek için yıllık sıcaklık ve GSYH ölçümlerinin kayıtlarına bakmıştı. Yeni çalışmada, araştırmacılar önceki çalışmalarını dünya çapında geliştirilen 20’den fazla iklim modelinin verileriyle birleştirdi. Modeller her bir ülkenin ne kadar ısındığını belirlemek için kullanıldı, binlerce simülasyon sonrası sıcaklıkların artmadığı durumda ülkenin ekonomik çıktısının ne olacağı tespit edildi.
Örneğin, Hindistan’da iklim değişikliği nedeniyle GSYH yüzde 31 daha düşük, bu Brezilya için yüzde 25 olarak hesaplandı. Diğer yandan, iklimsel etkilerle Norveç’in GSYH’sı yüzde 34 artarken, Kanada’nınki yüzde 32 arttı.
Araştırmayı değerlendiren Greenpeace Africa’dan Happy Khambule, “Bu durum, en yoksul ve ne savunmasız insanların iklim değişikliğinin ön cephelerinde yer aldığını, gelişmekte olan ülkelerin kendi ilerlemeleri pahasına artan aşırı iklim etkileriyle mücadele etmeleri anlamına geliyor” diyor.
İklim kriziyle ilgili tespitlerin ardından mesele bu noktadan sonra çözüm alanlarının nasıl ilerleyeceği meselesinde kilitleniyor. Malum, kapitalizmin bizi getirdiği durum ortada. Kapitalizm, insanın, canlıların ve doğal varlıkların sömürülmesi üzerine kuruludur, düzenli olarak kriz üretir. Peki mevcut krizi nasıl çözeceğiz? Herhalde birinci adım yeşil kapitalizme düşmeden olacak.
Krizlerle beslenen kapitalizm, iklim krizi, biyoçeşitliliğin yokoluşu, toprak ve deniz alanlarının kaybı beraberinde pek çok kâr getirebilecek yeni pazar alanlarını daha yaygın biçimde çözüm adı altında toplumlara sunabilir. Kapitalizm, topluma, canlılara, doğaya karşı sorumluymuş gibi görünürken, bir bakmışsınız yeni sorun alanları üreyivermiş. Burada en kritik mesele, yokoluşu karşı yerel hareketlerin, farklı direnişlerin, isyanın daha örgütlü, daha dayanışmacı ve uzlaşmacı bir yere doğru ilerlemesidir.
Zaten, dünyanın pek çok yerinde çevre ve yaşam alanları mücadelesi verenlere yönelik tehdit, şiddet, tutuklama ve hatta cinayetlerin artışına bakıldığında bunun önemi görülür. İklim adaletinin tesis edilemediği bir dünyada da başka türlü bir adaletten bahsetmek mümkün değil. İklim adaleti ile hayatta kalma mücadelesinin doğrudan birbirine bağlandığı bir dönemdeyiz…
Yazarlar
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022