Tuncer KÖSEOĞLU
Yıl 1993 aylardan Kasım. Birkaç yıldır süren Abhazya-Gürcistan iç savaşını o yıllarda çalıştığım gazeteye yazmak için Soçi üzerinden Abhazya’ya gittim. Burada Abhazya adına savaşmak için Türkiye’den giden Kafkas kökenli insanlarla buluştum. Abhazya dünyanın en güzel coğrafyalarından birine sahip, Karadeniz kıyısında dağlarla çevrili bir bölge. Birkaç yıl önce dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) üst düzey yöneticilerinin Abhazya’da kendileri için dinlenme otelleri yaptırdıkları bir dünya cenneti aynı zamanda. İşte bu dünya cenneti iki yıla yakın süren iç savaş ve sonrasında acı, yoksulluk ve ölümle tanıştı. Yeni açılan mezarlarda çivi bombalarıyla ölen sivillerin cansız bedenleri yatıyordu. Ülkeyi dolaşırken dinlediğim Abhazlar, atalarının topraklarını kurtarmak için “haklı bir savaş” yürüttüklerini söylüyorlardı.
Savaşın son zamanlarıydı, Abhaz birlikleri başkent Sohumi’ye girmişti. Sohumi meydanında kurulan BM karargâhında, Gürcistan’a geçmek isteyen siviller, bir arada toplanarak şehirden tahliye ediliyordu. Türkiye’den giden silahlı milislerle şehrin ara sokaklarını dolaşmaya başladım. Her tarafta cesetler vardı. Bir de yağmacılar. Ara sokaklardan birinde silah sesleri duyunca o tarafa doğru gittik. 80 yaşlarında bir kadın evinin bahçesinde put gibi duruyor, Abhaz bir milis, kadının ayaklarına etrafına kalaşnikof ile durmaksızın ateş ediyordu. Kılı bile kıpırdamadı yaşlı kadının. Gördüklerim karşısında donup kaldım, elim fotoğraf makinesinin deklanşörüne gitmedi, gidemedi. Kadın Gürcüydü, doğup büyüdüğü evden gitmek istemiyordu. Ölecekse de o adeta elleriyle cennete çevirdiği bahçesinde, evinde ölmek istiyordu belli ki. O an anladım savaşın hiçbir zaman haklılığının olmadığını, olmayacağını. Silahtan çıkan her mermi sadece karşısında olanı değil, o tetiğe dokunanı da öldürüyor, insanlığını yok ediyordu aynı zamanda…
Birkaç gündür televizyon ekranlarından izlediğim Ukrayna’nın işgal edilmesi bana o yaşadığım ânı hatırlattı. Hiç unutmadığım, unutamayacağım o ânı.
Savaşın sadece televizyondan izlenen bir oyun olduğunu sananlar, Ukraynalı kadınlar için iğrenç espriler yapan mide bulandırıcı insanlar, ‘Savaşa hayır’ cümlesini başa alıp, sonra Putin’in bu işgal için haklı nedenleri olduğunu sıralayanlar; hepsini gördük. Bir diktatörün Ukrayna’yı ateşe vererek aslında bütün dünyayı ateşe verdiğinin ve bundan bütün halkların etkileneceğinin yok sayılması bana çok mide bulandırıcı geliyor. Burada haklı tavır, bu haksız işgal (hiçbir işgal haklı olamaz) karşısında NATO ve Batı’nın yaptığı hataları art arda sıralayarak hırsız ve barbar Putin’i aklama çabası olamaz, olmamalı. Silahtan çıkan her merminin bir insanı hedef aldığı, insanların yerlerini yurtlarını terk ettiği bir ortamda ‘ideolojik nefretin’ bir anlamı yok. Doğru tavır, kayıtsız şartız, amasız, fakatsız Ukrayna halkının yanında yer almaktır. Putin gibileri ancak ve ancak bu şekilde durdurabiliriz. ‘Savaşa hayır’ deyip sonrasında Putin’i haklı gösteren argümanları sayanlar, öncelikle kendi insanlıklarını sorgulasınlar, ideolojilerini değil.
Zinhar devleti güçsüz ve aciz göstermeyin
Ukrayna’nın işgal edilmesi sırasında 25 bine yakın Türk vatandaşı da ülkede mahsur kaldı. Beş bine yakın Türk öğrenci bu ülkede üniversite okuyor. Günlerdir televizyon ekranlarına bağlanan öğrenciler, bu ateş altından kurtulabilmek için devletlerinden yardım talep ediyorlar. Bu yazıyı yazarken az önce izlediğim bir kız öğrenci sığınaktan katıldığı yayında, “Bu canlı yayınlara ben ve arkadaşlarımın kurtulması için yardım isteme amacıyla katılıyordum. Artık bundan umudum kalmadı, bir daha katılmayacağım” diyerek kapattı telefonu.
İşgal başlanmadan dışişleri bakanlığı tarafından uyarılarak ülkeye dönmeleri istenen öğrencilerin büyük bir bölümü dönemedi. Dönemedi, çünkü THY bilet fiyatlarını beş bin liraya kadar çıkardı ânında. Fırsat bu fırsat diyerek. THY, öğrencilerin ani yükselen bilet fiyatlarından yakınması üzerine “Fiyatlar arz-talep dengesiyle belirlenmektedir, olağanüstü koşulların yaşandığı dönemlerde de bu uygulama korunmaktadır” açıklamasını yaptı. Tam ‘kapitalizm en büyük kârı savaşlarda elde eder’ anlayışına uygun bir açıklama. Yapmasalardı bu açıklamayı, suskun kalsalardı, hattâ yalan söyleyip ‘fiyatları yükseltmedik’ deselerdi, basiretimiz bağlandı işgali öngöremedik deselerdi, ülkenin havayoluna birazcık da olsa saygımız olurdu.

Hangi ülkenin kızı ağlar sayın danışman
Televizyonlara canlı yayında bağlanan Ukrayna’da mahsur kalan öğrencilerin birçoğu eleştirmeye, kendilerini oradan tahliye edemeyen devlete laf söylemeye başlayınca bir şekilde hemen canlı yayından alınıyor. Bunun en alenisi A Haber kanalında oldu. İçinde bulundukları durumu anlatırken neden tahliye edilmediklerini sorarak ağlamaya başlayan kız öğrenciyi sunucu alelacele canlı yayından almak istedi. Bu sırada Cumhurbaşkanlığı’nda güvenlik ve dış politika konularında danışmanlık yapan Mesut Hakkı Caşın, bulunduğu stüdyodan üst perdeden konuşmaya başladı. Gerekirse ben gelir alırım seni diyen Caşın, “Türk kızı ağlamaz” dedi. Caşın’ın söylediklerinden sonra orada kalan öğrencileri kurtarmak için yola koyulup koyulmadığını merak etmekle birlikte şu soruyu da sormak icap eder. Sayın danışman Türk kızı ağlamıyorsa hangi ülkenin kızı ağlar? Söyleseniz de engin bilginizden biz de faydalansak.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2023
20.05.2023
7.03.2022
1.03.2022
14.02.2022
28.01.2022
24.01.2022
12.01.2022
29.12.2021
20.12.2021