Tuncer KÖSEOĞLU
O park umutları azalan insanların hayal kurdukları yerdir aynı zamanda. “Yeneceğim ulan seni İstanbul” deyip, kaybetmeyi umuda dönüştüren insanların yeridir de… Hafızasıdır. Ki bir şehir hafızasını kaybetmeye görsün, insanları kazansa ne kazanmasa ne.
İnsan yaşadığı yeri sever. Havasına, suyuna karışır. Geçtiği sokakları, o sokaklarda attığı kahkahaları, hüzünlerini, acılarını sever. İnsan yaşadığı yere kendini koyar; anılar biriktirir acısıyla tatlısıyla…
O anılar ne kadar çoksa insan da o kadar insandır. Bir yere olan aidiyet duygunuz sağlam değilse ne yaparsanız yapın mutlu olamazsınız. İçin için kanarsınız. Gökdelenler zafer takınız olur belki. Fethedecek boş bir park vardır. O parklar üzerine kurduğunuz hayalleriniz vardır. Ya da daracık bir sokakta yürürken gördüğünüz sıvaları dökülmüş binalar, üzerine yeni düşler kurarsınız.
O mahalleyi sil baştan yapmak isteyebilirsiniz. Bunu yaparken kendinize ‘Ama insanlar için güzel şeyler, iyi şeyler yapıyorum’ argümanının ardına sığınabilirsiniz de…
Hatta bunda içten bir samimiyet kurarsınız kendinizle. Mesele yok. Mesele işte o eski mahallenin ruhunu dokusunu yok etme meselesidir. Hafızasını kaybetme meselesidir. İnsan yaşadığı yerle birlikte bir bellek oluştur kendine. İşte o belleği yok ettiğinizde insana ait her türlü hisleri de yok edersiniz. Bir yerden bir yere koşturan, sıcak yaz günlerinde AVM’lerin klimalı ortamında dolaşan kuru ve ruhsuz kalabalıklar yaratırsınız sadece…
Ve bu kalabalıklar asla mutlu olmaz. AVM’lere bakıp “vay be” diye bir hayranlık duyar belki ama hepsi o kadar işte…
Taksim bir yıldan fazla bir süredir iş makinelerinin işgali altında. Taksim ve İstanbul’un iyiliği için yapıldığı söylenen Taksim’in yayalaştırılması projesi, insanlara rağmen yapılıyor. Bu şehirde yaşayanların o mahallede ömürleri geçen, bir şekilde yolu düşen insanların onayı alınmadan... Gerek de görülmüyor zaten. 'Yaptık oldu' havasıyla yapılıyor son yıllarda pek çok şey.
Emek Sineması’nın yıkımı, İstanbul’un siluetini bozan Haliç metro köprüsü, binlerce ağacın katledilmesine neden olacak 3. Köprü ve ona bağlı olan Kanal İstanbul projesi …
İşte bütün bu yapılan dayatmalaradır 28 Mayıs’tan beri Gezi Parkı’nda gazlı, dozerli baskınlara rağmen süren eylem. Düşüncesi yaşam tarzı ne olursa olsun, genci yaşlısı o parka koştu. Kimisi ağaçlara sarıldı, kimi geldi yeni fidanlar dikti parka. Hani olur da park kurtulursa gelecekte yolu düşen insanların yaprakları sayesinde güneşin gölgesinden korunsun diye… Gezi Parkı birkaç ağaçtan ibaret bir park değildir.
Garibanların, parası olmadan bir şehrin keyfini çıkarmak isteyenlerin aylaklık yaptığı yerdir orası. Soruyorum betonları insanlara tercih edenlere. Canınız hiç aylaklık yapmak istemedi mi? Hani şöyle çimlere uzanıp yaprak dallarından süzülen güneşi izleyerek hiç mi bir yerde hayale dalmadınız?
İşte o park umutları azalan insanların hayal kurdukları yerdir aynı zamanda. “Yeneceğim ulan seni İstanbul” deyip, kaybetmeyi umuda dönüştüren insanların yeridir de… Hafızasıdır. Ki bir şehir hafızasını kaybetmeye görsün, insanları kazansa ne kazanmasa ne. Yaşadığı yere toprağa, ağaca o ağaçtan yeşil çimlere yansıyan ışık süzmesini kaybettiği anda sadece kendini değil geleceğe bırakacağı yarınları da kaybeder.
İşte tam da bu yüzden Taksim’de yapılan sahiplenmeye kulak asmalı iktidar. Her türlü siyasetin ve düşüncenin yaşadığın kente sahip çıkma isteğine karşı yenilgisidir bu dayanışma. Bu açıdan da heyecan vericidir…
90 yıllık cumhuriyet tarihimizde meclis kürsüsünden en çok kullanılan hamasetin “Vatanı sevmek” olduğunu biliyoruz. O kürsüden ne çok “vatan” hamaseti yankılandı bu gökkubbe altında. Kimileri peşinen hain ilan edildi. Ne vatanperver insanlar gördük. Ama bir teki bile çıkmadı Sırrı Süreyya Önder gibi asıl vatanseverliğin ne olduğunu bize anlatan. Panzerlerin önüne durabilme yürekliliğini gösteren Önder, benim için gerçek bir vatanseverdir. Bir yurda bağlı olmak, bir şehri sevmek tam olarak işte bu.
Belki Gezi Parkı’nda direnenler biber gazlarına, silaha güce direnemeyecek, kaybedecekler. Ama ateş yakıldı bir kere. Geri dönüş yok. Bugün Gezi Parkı’nda direnerek kaybeden, kaybedecek binlerce insan şunu unutmasın. Bazen kaybetmek, kazanmaktır. Umudu ve yarınları kazandı orada ağaçlara sarılan binlerce insan. Daha aydınlık yarınları yaşam tarzı ne olursa olsun birlikte kurma adına…
Tuncer KÖSEOĞLU / ROTAHABER
http://haber.rotahaber.com/gezi-parki-sadece-birkac-agactan-ibaret-degil_372560.html
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2023
20.05.2023
7.03.2022
1.03.2022
14.02.2022
28.01.2022
24.01.2022
12.01.2022
29.12.2021
20.12.2021