Vahap COŞKUN
Demokrasilerde sandık her şey değildir, ama sandık yoksa demokrasi de yoktur. Sandık, demokrasinin başladığı yerdir, demokrasinin ilk şartıdır; o olmadan demokrasiden söz edilemez. Demokrasi, ancak vatandaşın eşit ve genel oyla iradesini ortaya koyabildiği bir zeminde mümkün olabilir. Dolayısıyla demokrasi için önem taşıyan esas husus, kimin kazandığından bağımsız olarak, sandığın halkın önüne düzenli olarak getirilmesi ve seçimden çıkan neticeye herkesin mızıkçılık yapmadan riayet etmesidir.
Seçimin güvenilir olması hayatidir. Türkiye, demokrasisindeki bütün kusurlarına rağmen, seçim ve sandık geleneği güçlü bir ülkedir. 14 Mayıs’ta, sıkı bir rekabet ve yüksek tansiyonlu bir propaganda dönemine rağmen, Türkiye kazasız belasız bir seçimi daha tamamladı. Milletin tercihine halel getirecek, seçimi şaibeli kılacak ya da sonuçlara gölge düşürecek bir hadise yaşanmadı.
Seçmenler kararlı, olgun ve sakin bir biçimde oylarını kullandılar. Seçimin dürüstlüğünü ve güvenliğini sağlamakla yükümlü kurumlar vazifelerini yerine getirdiler. Nihayetinde iktidarın da muhalefetin de itiraz etmediği, herkesin kabullendiği bir siyasi tablo ortaya çıktı. Demokrasi için asıl kazanım budur.
2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde dikkat çeken ilk husus katılımın yüksekliğidir. Aslında 2011’den beri katılımın istikrarlı olarak arttığı söylenebilir. 2011’de % 83, 7 Haziran 2015’de % 84, 1 Kasım 2015’te % 85 ve 2018’de % 86 olan katılım oranı, 2023’de % 89’u buldu.
Seçmenlerin sandığa yoğun teveccühleri iki nedene bağlanabilir: Biri, Türkiye’de seçmenlerin sandığa bağlılıklarıdır. Seçmen, demokrasiyi sandıkla bir tutar, lafını söylemek için sandığın önüne gelmesini bekler, siyasi tavrını sandıkla gösterir. Diğeri ise, hem her seçimde iktidar ve muhalefet cephelerinin bir hayat-memat anlamı yüklemesidir. İktidara gelmenin veya iktidardan gitmenin hayatına –olumlu ya da olumsuz- doğrudan tesir edeceği düşüncesi, seçmenlerin sandığa akın ettirir.
“Bütün partiler katılır, Erdoğan kazanır”
73 yıl önceki 14 Mayıs’ta zafer muhalefetteki Demokrat Parti’nin olmuştu. “Yeter, söz milletindir” sloganıyla seçime giren DP, 27 yıllık tek-parti yönetiminin sonunu getirmişti. 2023’ün 14 Mayıs’ında da muhalefetin benzer bir başarı göstermesi ve 21 yıllık AK Parti iktidarını yenmesi yönünde büyük bir beklenti vardı.
Fakat beklenen olmadı, sandıktan yine iktidar galip çıktı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan % 49.5, milletvekilliği seçimlerinde ise Cumhur İttifakı % 49.2 oy aldı.
Uzun süreli iktidar olmanın getirdiği kaçınılmaz yıpranmaya rağmen, Erdoğan ve ittifakı, halkın yarısının desteğini elde tutabildi. Bunun çok büyük bir başarı olduğuna şüphe yok.
Erdoğan’a ayrı bir bahis açmak lazım! 2002’den beri girdiği bütün genel ve yerel seçimlerde, halk oylamalarında ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rakiplerini geçti Erdoğan. Hiçbir seçimde yenilmedi. Türkiye tarihinde daha önce hiçbir liderin yakınından dahi geçemediği bir siyasi kariyer inşa etti. İsmet Berkan, Garry Lineker’in meşhur “Futbol, 22 kişinin 90 dakika boyunca bir topun peşinde koştukları ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur” sözünün, Türkiye siyasetine ve Erdoğan’a uyarlamanın vaktinin geldiğini belirtirken son derece haklı. Seçimlere bütün partiler katılıyor, sonunda Erdoğan kazanıyor.
Seçimi kazanmak ama seçmenini kaybetmek
Erdoğan’ın başarısını teslim etmekle birlikte seçim tahlil ederken bir noktayı gözden kaçırmamak gerekiyor. AK Parti, ilk seçimi olan 2002 bir yana bırakıldığında, tarihinin en düşük oyunu aldı. 2002’de % 34.2 oy alan AK Parti, daha sonraki seçimlerde hep % 40’ların üzerinde kaldı. 2007’de % 46.5, 2011’de % 48.2, 7 Haziran 2015’de % 40.9, 1 Kasım 2015’de % 49.5 ve 2018’de % 42. 6 olan AK Parti oyu, 2023’te % 35.3’e geriledi.
Erdoğan da, daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oya ulaşamadı. Cumhurbaşkanın halk tarafından ilk defa seçildiği 2014’te % 51.7, 2018’de ise % 52.5’lik desteği arkasına alan Erdoğan, 2023’de % 49.5’te kaldı.
Beş yıl öncesiyle mukayese edildiğinde, seçmen sayısı yaklaşık olarak beş milyon artmışken iki milyon civarında oy AK Parti’den uzaklaştı. 14 Mayıs’ta AK Parti 7 puan, Erdoğan ise 3 puan yitirdi. 82 ilin 73’ünde hem AK Parti’nin hem de Erdoğan’ın oyları azaldı. Yani seçimden önde çıksa da AK Parti, seçmen kitlesinde kayda değer bir kayıp yaşadı.
Milliyetçiliğin belirleyici
14 Mayıs’ın en şaşırtıcı sonuçlarından biri MHP’nin elde ettiği oy oldu. Seçim öncesinde yapılan kamuoyu araştırmaları, MHP’yi genellikle % 5-7 bandında gösterirken seçim akşamı MHP’nin % 10 oy aldığı görüldü. 2018’e göre 1 puanı ve 200 bin seçmeni eksilmesine rağmen MHP büyük oranda gücünü korudu. Milletvekili sayısını 1 artırdı, 2018’de vekil çıkartamadığı 13 ilde vekil kazandı.
Bahçeli’nin 14 Mayıs’ın hemen öncesinde aldığı, kendi listesiyle seçime girme kararının, partiyi ve ittifakı menfi yönde etkileyeceği sanılıyordu. Oysa bu karar, MHP tabanının parti kimliğine sahip çıkmasını sağladı ve hem partiye, hem ittifaka ve hem de Erdoğan’a yaradı.
Gerek özelde MHP’nin tabanını muhafaza etmesinde ve gerek Cumhur İttifakının seçimlerden muzaffer çıkmasında öncelikle vurgulanması gereken iki faktör var:
Birincisi, seçime milliyetçi söylemin egemen olması ve seçmenin büyük bir kısmı tarafından bu söylemin benimsenmesidir.
14 Mayıs’ın arifesinde, biraz da 1950’nin 14 Mayıs’ından hevesle, değişimi arzulayan bir dip dalgadan bahsediliyordu. Lakin bu, milliyetçi bir dip dalga çıktı. Cumhur İttifakının beka ve güvenliği öne çıkaran, muhalefeti terör örgütleriyle özdeşleştiren, dini ve milli değerlerin tehdit altında olduğunu söyleyen, HDP destekli bir yapının ülke için tehlike teşkil ettiğini belirten söylemi, seçmende ciddi karşılık buldu.
Kendi adıma, iktidarın 2018 ve 2019 seçimlerinde abartarak kullandığı bu dilin istiap haddinin dolduğu kanaatindeydim. Lakin MHP’nin, İYİ Parti’nin, Zafer Partisi’nin ve Sinan Oğan’ın aldıkları oy oranları, bu dilin, bütün tüketilmişliğine karşın, daha seçim kazandıracak kadar bir kudrete sahip olduğunu açığa çıkardı.
İktidar bu damarı iyi yakaladı ve iyi işledi. Muhalefetten bunu tersine çevirecek bir hamle gelmeyince, milliyetçi propaganda hedefine vardı. Muhtemelen iktidar, iş gören bu propagandaya ikinci turda da bütün gücüyle yüklenecek.
Muhalefete yar olmayan oy
İkincisi, iktidar seçmenleri nezdinde muhalefetin inandırıcılık ve güven sorununu aşamamasıdır. Bilhassa AK Parti’deki oy kaybı işaret ettiği bir husus var: Cumhur İttifakının destekçileri, partilerinden rahatsızlık duysalar da, bu rahatsızlık kaşı tarafa geçmelerine neden olmuyor. Çünkü karşıda kendilerini rahat hissetmiyorlar.
Mührü kendi partilerine basmadıklarında, gözlerini karşı kıyıya değil, siyaseten akraba oldukları partilere çeviriyorlar. O zaman mesela, AK Parti’deki 7 puanlık erime, muhalefete bir fayda sağlamıyor; MHP ve YRP arasında dağılıyor. MHP’nin oyunu tutması ve YRP’nin % 3’e çıkıp beş vekil çıkarması, bu bağlamda değerlendirilebilir.
Hülasa, iktidarın oyu muhalefete yar olmuyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025