Vahap COŞKUN
Kürt meselesinin şiddet sarmalına girmesi, meydana getirdiği insani ve sosyal tahribatın haricinde, üç siyasi sonuca yol açıyordu: İlki, siyasetin genel olarak vesayet altında tutulmasına neden olmasıydı. Silahı elinde bulunduran ve birbirleriyle çatışan TSK ve PKK , bedelin kendileri tarafından ödendiği düşüncesiyle, siyasetin sınırlarını belirliyorlardı. Silahın sağladığı iktidarı koruma ve genişletme arzusu, sivil ve siyasi alanın denetim dışında tutulmasını gerektiriyordu. Silahlı güçler, sivillerin kendilerinin bilgileri ve inisiyatifi dışında bir tavır geliştirmesine müsaade etmiyor, böylesi bir girişimin olması halinde ise bunu sert bir şekilde cezalandırıyordu. Tek ana belirleyici gücün silah olmasıyla siyasi hareket alanı daralıyordu.
İkincisi, şiddet, bu dar alandaki siyaseti de milliyetçiliğe kilitliyordu. Türkiye ’deki siyasi partilerin hemen tamamında –şu veya bu oranda- milliyetçiliğin etkili olduğu bir ortamda, şiddetin sebebiyet verdiği ölümler, hamaseti yükseltiyor, milliyetçiliği parlatıyordu. Her parti milliyetçi sloganlara abanıyor, hak ve özgürlük vurgusunu aşağıya çekerken, askeri ve güvenlikçi talepleri daha gür bir sesle dile getiriyordu. Bu da demokrasinin gelişmesini güçleştiren ve geciktiren bir etki yapıyordu.
Üçüncüsü, şiddetin varlığı, Kürtlerin anaların ak sütü gibi helal taleplerinin kriminalize edilmesinin gerekçesi olarak kullanılıyordu. Devlet bir taraftan şiddeti işaret ederek talepleri marjinal ve kabul edilemez kılmaya çalışırken, diğer taraftan da şiddet eylemlerini özgürlük kısıtlamalarına bir dayanak haline getiriyordu.
‘Süreç çöküyor’
Çözüm süreci bu sorun alanlarında önemli değişimler yarattı. Türkiye siyaseti üzerinden askeri vesayetin gölgesi – tamamen kalkmış olmasa da- silikleşti. PKK’nin Kürt siyaseti üzerindeki vesayeti devam ediyor ama sivil-siyasal alan giderek genişleyip çeşitleniyor. Sekiz aydır ölümlerin durmuş olması, hamaseti kıymetten düşürüyor ve toplum barış sürecini sahipleniyor. Kürtler taleplerini daha yoğun bir şekilde dile getiriyorlar.
Tabii her şey iyi gitmiyor. Tarafların birbirlerine güven duymamaları ve şiddet diline meyyal olmaları, bazen sürecin ruhuna ters açıklamaların yapılmasına neden oluyor. Süreçten rahatsızlık duyanlar, böyle bir fırsat ele geçtiğinde bunu mümkün mertebe büyütüp sürecin tökezlemesine malzeme yapmaya çalışıyorlar. Mesela Cemil Bayık “Süreç çöküntüye gidiyor” derken adeta bazılarının duygularına tercüman oluyor. Her iki tarafta da var olan ve uzun zamandır bu tür sözlerin hasretini çekenler -sevinçlerini gizleme kaygısı duymadan- bir kandırmacadan ibaret saydıkları sürecin -nihayet- sonuna gelindiği ilan ediyorlar.
Şiddetin tekrar devreye girmesi bazılarını heyecanlandırıyor. Kimileri PKK’yi lanetliyor, kimileri AKP ’yi. Kimileri PKK’ye gaz veriyor, kimileri de AKP’ye... Süreç çökse, kına yakmaya hazır çok kişi var ortalıkta. Ama gelinen nokta, onların umutlarının gerçekleşmesine mani olacak gibi.
Tehlike değil fırsat
Zira siyasetin Kürt meselesinin ana güzergâhına dönüştüğü kanaatindeyim. Öcalan bunu 21 Mart’ta hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde deklere etti. PKK de kendisini bu yeni duruma uyarlamaya çalışıyor. PKK’nin bundan böyle devleti sürece uygun hareket etmeye zorlamak için şiddete başvurmak yerine, siyasi imkânları çok daha yoğun kullanacağını söylemek mümkün. Bu bağlamda mücadelenin iki yöne kanalize olacağı öngörülüyor: Uluslararası arenada meşru bir aktör olmak isteyen PKK’nin bir taraftan başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada diplomasi faaliyetlerini çoğaltması, diğer taraftan ise hak taleplerini sivillerin katılımıyla düzenlenecek geniş çaplı eylemlerle gündeme taşıması bekleniyor. (Taraf, 25.08.2013)
Dolayısıyla önümüzdeki dönemde muhtemelen PKK ve BDP kaynaklı sivil itaatsizlik eylemleri artacak. Bundan rahatsızlık duyanlar var. Kimileri bunu “büyük bir tehlike” olarak lanse ediyor, kimileri PKK’yi sürekli tansiyonu yükseltmekle suçluyor. Hatta kimileri de bunu bir “iç savaş hazırlığı” olarak yorumluyor. Aksi kanıdayım, bence PKK’nin sivil itaatsizliğe yönelmesi hem Kürt siyaseti hem de Türkiye demokrasisi için önemli bir fırsat olabilir.
Sivil itaatsizlik düşüncesi, Kürt siyasetinin gerek toplumsal tabanını genişletmesi ve gerek uluslararası düzeyde söz sahibi meşru bir politik aktöre dönüşmesi için bir kapı aralayabilir. Türkiye demokrasisi açısından ise, sivil itaatsizlik başlıca iki noktada önem taşır: Birincisi, sivil itaatsizliğin amacı, meşru talepler karşısında devletin pozisyon almasını sağlamasıdır. Anadilde eğitim, seçim barajı, vb. meşru taleplerle barışçıl eylem yapanlara “terörist” yaftası yapıştırılamaz. İktidar bu talepleri ya karşılar, ya görmezden gelir ve soğumaya bırakır ya da reddeder. Taleplerin karşılanması, siyaseten mesafe alındığını gösterir ve hem talep sahiplerine hem de talebi karşılayanlara güçlü bir zemin sağlar. Taleplerin reddi ise, talebi reddedenleri küçültürken, talepte bulunanlara siyaseten güç katar.
İkincisi, sivil itaatsizlik silahla tüm bağların kopmasını sağlayabilir. Siyasete konu olan her talebin siyasi mekânlarda dile getirilmesi ve buna dair eylemlerin gerçekleştirilir olması silaha başvurmayı anlamsız kılar. Sivil itaatsizlik kendisine başvuranların davranışını da şekillendirir. Çünkü kamu vicdanına yönelik bir çağrıyı içerdiği için bu tür eylemleri yapanlar çifte standart kullanamazlar. Misal öldürmeye veya işkenceye karşı çıkılıyorsa eğer buna kategorik olarak karşı çıkılır, taraf gözetilmez. Sivil itaatsizlik eylemcisi, söz konusu fiillerin kimler tarafından yapıldığına veya bu fiillerin mağdurlarının kimler olduğuna bakmaksızın bunun karşısında durur. Aksi takdirde kitleyi inandırması ve ikna etmesi mümkün olmaz.
Kürt siyasetinin önündeki temel bir görev var: İktidarı, Kürtlerin haklarını tanımak ve reform yapmak zorunda bırakacak bir siyaseti üretmek. Öyle bir politik duruş sergilenmelidir ki, Kürtlerin hak ve özgürlüklerini yok saymak, ertelemek ve engellemek imkân dışı olsun. Kürt siyasetinin şiddetten mutlak manada arındırılmış sivil itaatsizlik eylemleriyle kamusal alana hakim olması durumunda, bu gerçekleşebilir. Dünyanın meşru gördüğü sivil itaatsizlik eylemleri karşısında, devletin mevcut pozisyonunu sürdürebilmesi mümkün olmaktan çıkar.
Radikal 2
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025