Vahap COŞKUN
Bir evladımızı daha toprağa verdik dün. Berkin’in başına gaz fişeği isabet etmişti. Dokuz ay direndi ama hayata tutunamadı ve ayrılıp gitti aramızdan. “Devlet dersinde katledilen çocuklar”a bir yenisi daha eklendi böylece.
Kemal Sayar, Berkin’in ölümünün “acı karşısında takındığımız tavırların bile ne ölçüde çatışmaya gebe olduğunu gösterdiğini” söylerken çok haklıydı. Ölümün üzerine karşılıklı tüm öfkelerimizi boca ettik. Yeni çatışmalar çıkarttık, yeni ölümler yarattık.
Keskin bir şekilde cepheleşiyoruz. Kinimizin, öfkemizin dozu artıyor, siyasi rakiplerimiz düşmana dönüşüyor. Söz söylemek güçleşiyor. Ne başkalarının söylediklerine kulak kesiliyoruz, ne de başkaları dinliyor bizi.
Kendimizce yaftalıyoruz birbirimizi ve o zaviyeden tartıyoruz söylediklerimizi. Bir kimliğe hapsediliyoruz haberimiz olmadan. Hepimiz şikâyet ediyoruz bundan ama biz de yapıyorsunuz aynısını. Sadece kendi sesimizi duyuyor ve sadece kendi acımızı hissediyoruz.
Masum bir çocuğun ölümüne bile aynı insani tepkiyi veremiyoruz. Yaralarımızı sarmaya çalışmıyoruz. Eski yaraları kanatıyor, yeni yaralar açıyoruz.
İHD Diyarbakır Şubesi önemli bir bilgi sunuyor kamuoyuna. 1988-2014 yılları arasında 576 çocuğun devletle bir şekilde bağlantılı bir şiddetin kurbanı olduğunu açıklıyor. Dile kolay, tam 576 çocuk. Hepimizin tüylerin diken diken olması gerekiyor bu korkunçluk karşısında.
Ama öyle olmuyor. Göz ucuyla bir bakıyoruz bu habere, belki bazılarımızın ağzından belli belirsiz bir hayret nidası çıkıyor, ama sonra unutuyoruz. Çocuklarımız da ölmeye devam ediyor.
İktidar kanadına bakıyorum; Berkin’in başından yaralandığı günden hayata veda ettiği güne kadar gösterdikleri tavırdan çok rahatsız oluyorum. Kaba ve duygusuz buluyorum. Bu iktidar dokuz ay boyunca yaşamını evlatlarının ölüm-kalım mücadelesine kilitlenmiş aileyi tenezzül edip bir kez olsun dâhi aramadı. Halini-hatırını sormadı, yanında durmadı, kederleriyle hemhal olmadı. Adaletin yerini bulmasını kendine dert etmedi kendine. Failleri ortaya çıkarmadı.
Asgari bir terbiye ölüm karşısında her şeyden önce saygıyı gerekli kılar. Ölene rahmet dilenir, kederli ailesine sabır istenir. Bunu da yapmadı iktidar. Başbakan bir başsağlığını bile çok gördü, çocuğun ölümünden değil partisinin kırılan camlarından söz etti. Mümkünse hiç konuşmaması ve ortada görünmemesi herkes için hayırlı olacak olan Egemen Bağış, içinde “nekrofili (ölü-sevicilik)” geçen mesajlar yayınladı, ahlakı yerle bir ederek. Şamil Tayyar, Berkin’in “fişinin çekildiğini” yazdı, ailenin yarasını daha fazla kanatacağını bilerek.
Ölümü araçsallaştıran sadece AKP olmadı. Onun karşısında yer alanların hatırı sayılır bir kısmı da bir çocuğun ölümünü siyasi kavgalarının mezesi haline getirdi, getiriyor.Aydınlık, bir karikatür yayınlıyor. Melek olarak resmettiği Berkin’in ağzından “Hesabımı soracakların çıkmasını bekledim” sözlerine yer veriyor. Aklınca Berkin’in ölümü üzerinden Ergenekon’u ve son dönem tahliyelerini meşrulaştırmaya çalışıyor.
Şiddete tapan bir başka grup ise, Berkin’in ölümünü sözüm ona halk ayaklanması çıkarmanın bir imkânı olarak görüyor. Ölümü istismar ediyor, şiddete sarılıyor, mezhebi ve zihni bölünmeyi derinleştirmeyi amaçlıyor. Acısının yoğunluğuna rağmen metanetini kaybetmeyen Berkin babasının “Yeni Berkinler olmasın” diyen sağduyulu sesine kulak asmıyor. Şiddet kullanarak sokağı teslim almaya çalışıyor, yeni ölümlere sebebiyet veriyor. İstanbul’da 22 yaşındaki Burak, Dersim’de polis memuru Ahmet kaos yaratma siyasetinin kurbanı oluyorlar.
Bütün siyasi hesapların ötesindeki gerçek şu: Biz üç evladımızı kaybettik. Bir daha geri gelmeyecek üç hayat uçtu avuçlarımızdan.
Ölen her çocukla eksiliyor, toplum olma şansımızı azaltıyoruz. Acıları tasnif etmek ve yalnızca kendi ölülerimizin arkasında saf tutmak, felakete davetiye çıkarmak demek. Ama biz hep yapıyoruz bunu.
Yalnız tutuyoruz yasımızı. Bu yüzden de tuttuğumuz yas olmaktan çıkıyor.
İçimizdeki öfke ateşini söndürmeli, başka çocukların canına mal olacak gerilimi düşürmeliyiz. Her çocuğu kendi evladımız gibi görmeliyiz. Oğlunun ardından şöyle diyordu Burak’ın babası: “Benim canım yanıyor. Yazık günah bu millete, bu çocuklara yazık. Bütün gençlere yazık… Bedava ölüm, bedava.”
Bugün ihtiyaç duyduğumuz şey -büyük laflar değil, kışkırtıcı söylemler değil- fidan gibi oğlunu kaybetmesine rağmen metanetini koruyan Burak’ın babasının basireti.
Bizi iyileştirecek olan sadece bu.
http://serbestiyet.com/hayati-ve-olumu-aracsallastiran-bizlere-dair/
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025