Vahap COŞKUN
Çatışma çözümü çok dinamik bir alan. Çünkü çatışmaların nedenleri, yapıları, dinamikleri, aktörleri, yoğunlukları, talepleri ve şiddetle ilişki düzeyleri birbirinden farklı. Her bir çatışmayı diğerinden ayırt eden birçok özellik var. Bu nedenle her çatışmanın kendi özelinde değerlendirilmesi gerekiyor.
Bunun yanı sıra çatışmaları meydana çıkaran sebepler ve onları bitirecek olan istekler arasında benzerlikler de söz konusu. Nihayetinde aşağı yukarı her yerde iş dönüp dolaşıyor hakların tanınmasına, kaynakların paylaşılmasına, gücün dağıtılmasına dayanıp duruyor. Eğer taraflar–asgari düzeyde de olsa- taleplerini karşılıklı tatmin edebilecek bir zemin oluşturabilirse bir anlaşma mümkün olabiliyor. Aksi takdirde çatışma farklı biçimler alarak varlığını sürdürüyor.
Her bir çatışma çözümü bize çok şey öğretir. Kolombiya’da devam eden süreç de çok öğretici derslerle dolu. Yarım asrı geçen, 300 bine yakın insanın hayatına mal olan, yedi milyondan fazla insanı yerinden eden bir çatışma vardı Kolombiya’da. Birkaç başarısız denemeden sonra taraflar nihayet, dört yıllık bir müzakerenin ardından, bu yıl anlaşmaya vardılar. Anlaşmanın kabulünü de halk oylamasından çıkacak sonuca bağladılar.
Karınca gibi eşeleye eşeleye
Halk oylamasından bir hafta önce Kolombiya sürecinde sivil toplum temsilcisi olarak yer alan Vicente Vallies’i Diyarbakır’da konuk ettik. Heinrich Böll Stiftung Derneği ile DİSA’nın (Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü) birlikte düzenledikleri toplantının konusu “Sekteye Uğrayan Barış Süreçlerini Canlandırmak” idi. Valllies, bir Fransız, 12 yıldır Kolombiya’da yaşıyor, 20 yıldır da bu sorun üzerinde çalışıyor.
Vallies, devlet ile FARC arasında bir anlaşmaya ulaşılmasında en önemli rolü halkın oynadığı kanısındaydı. Gerek hükümeti ve gerek FARC’ı barış masasına oturmaya zorlayan en önemli unsur halkın baskısıydı. Kolombiya’da birkaç çatışma iç içeydi. Çatışmalar siyasi, ekonomik ve toplumsal bir karakter taşıyor ve çeşitli düzeylerde sürüyordu. Bir uzlaşmanın olabilmesi için toplumun taraflar üzerinde bir basınç yaratması gerekiyordu. Çatışmayı bitirmeyi arzu eden kesimler bunu başardılar; sürekli barış talebinde bulundular ve “karınca gibi eşeleye eşeleye tarafları müzakereye icbar ettiler.”
Hiç kuşku yok ki, anlaşmanın kabulünde birçok zorluk vardı. Siyasi katılım eksikliği, fiziki ve politik güvensizlik, adalet yoksunluğu, sınıflar arasındaki eşitsizlik, toprakların birkaç elde toplanması, yoksulluk vb. sorunlardan doğan ve zaman içinde ölümlerle daha derin boyutlar kazanan bir çatışma uzun bir süre tüm ülkeyi egemenliği altına almıştı. Toplum kutuplaşmıştı. Ya devlet, ya da FARC’ın yanında durmayı zorlayan bir atmosfer almış başını yürümüş, ara konumlarda durmak çok zorlaşmıştı. Yani salt tarafların atacağı bir imzayla mutlu sona ulaşılmayacaktı.
Ayrıca anlaşmada birçok sıkıntılı alan da mevcuttu. Paramiliter örgütler ciddi bir risk teşkil ediyordu. Eski Başkan Uribe gibi anlaşmaya karşı çıkan güçlü siyasi odaklar mevcuttu. İnsan hakları örgütleri bazı tehlikelere dikkat çekiyordu. Halkın da uygulama konusunda çekinceleri vardı, korkular giderilmiş değildi. Ama tüm bunlar Vallies’e göre “Hayır demeyi gerektirmiyordu.”
Sandıktaki sürpriz
Dolayısıyla birçok gözlemci gibi Vallies de, referandum da anlaşmanın reddi yönünde bir tercihin çıkmayacağı görüşündeydi. Kaldı ki kamuoyu yoklamaları “Evet” destekçilerinin % 65-70 oranında seyrettiğini gösteriyordu.
Ne var ki sandıklar açıldığında karşılaşılan sonuç sürprizdi. Halk oylamasının galibi, anlaşmanın karşıtlarıydı. Dikkat çeken iki husus vardı: İlki, katılımın çok düşük olmasıydı. İkincisi de, oy farkının azlığıydı. Anlaşılan anlaşmanın savunucuları, referandum sürecine iyi hazırlanmamışlardı. Anlaşmanın imzalanmasıyla işin bittiği yanılgısına düşmüşlerdi. Her ne olursa olsun anlaşmanın geçeceğine inanmış, tersi bir durumun üzerinde çok kafa yormamışlardı. Kapıldıkları rehavet nedeniyle de kitleleri mobilize edememişlerdi.
Nitekim menfi neticenin alınmasından sonra anlaşma taraftarı birçok kişi bu eksikliği kabul etti. Karşı çıkma ihtimali olan mağdurlarla sıkı bir ilişki kurulmadığından, onların kendilerini ifade edebilecekleri platformların oluşturulmadığından, acıların konuşulmadığından bahsedildi.[1] “Hayır” oyu verenleri suçlamanın doğru olmadığının, onları barışa karşı gibi göstermenin çözüme bir katkı sunmadığının altı çizildi. [2]
A Planına devam
“Evet”e inanç o kadar yüksekti ki kimse “Hayır” sonrasında ne yapacağını planlamamıştı. Hazırlık yoktu, ne olacağı belirsizdi. Beklenmeyen sonuç ortaya çıkınca herkes sürecin nereye evirileceğini merak ediyordu. “Acaba yine silahlar patlamaya başlayacak mıydı?”
Ancak Devlet Başkanı Santos ipleri çabucak eline aldı. Halkın kararını saygıyla karşılamakla birlikte barıştan dönmeyeceğini ve yoluna kararlılıkla devam edeceğini duyurdu. Bir taraftan anlaşmayı kotaran heyeti bir daha FARC ile görüşmeler yapmak üzere vazifelendirdi, diğer taraftan da FARC’tan sonra ülkedeki en büyük ikinci gerilla grubu olan ELN ile de müzakerelere başladı.[3] Ayrıca anlaşmaya karşı olan muhalefet ile de konuşmaya hazır olduğunu bildirdi.
FARC da sürecin yanında durdu. Mevcut ateşkesin yılsonuna kadar uzatılması karara bağlandı. Kısacası taraflar ilk planlarından vazgeçmediler, onu geliştirerek yürümeye devam edecekler. Muhtemelen siyasi hayata katılım kanalları, mağdurların hakikati bilmeleri ve bir arada yeniden yaşamanın koşullarından haberdar olmaları, paramiliter grupların tasfiyesi, cezalandırma şartları, vb. konulardaki hükümler tekrar gözden geçirilecek ve halkın karşısına yeniden çıkılacak.
“Gün gelir insanlar ölüme hayır der”
“Bu kadar çok insanın kaybetmiş bir toplum nasıl olur da barış talep edebilir?”Diyarbakır’daki toplantıda Vallies en çok bu soruyla karşılaştıklarını söyledi. Yalnızca Türkiye’de değil birçok yerde bu suale muhatap olmuş. Cevabı bana da iyi geldi: “Bu konuda birçok teori var. Ama bana sorarsanız, sonuçta hepimiz insanız. Çatışmalar toplumu yorar. Ve sonunda gün gelir insanlar ölüme hayır der.”
[1] Isabel Hilton; Why Colombians voted against peace with the FARC https://www.theguardian.com/commentisfree/2016/oct/03/why-colombians-voted-against-peace-farc-president-santos-better-deal?CMP=fb_gu
[2] Akın Özçer; ‘Hayır’ barışa mı, yoksa cezasızlığa mı?
http://serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/hayir-barisa-mi-yoksa-cezasizliga-mi-724716
[3] https://tr.sputniknews.com/guney_amerika/201610111025233876-kolombiya-ulusal-kurtulus-ordusu-eln-baris-gorusmeleri/
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025