Akif BEKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide denedikleri yepyeni şeyi halka anlatmak için bir kampanya başlatacak. İki haftada bir ortak TV yayınlarına çıkacak. Ayrıca parti hatipleri ekranlara sürülecek.
Dış güçlerin paramıza saldırdığına, doların ondan yükseldiğine, Türkiye’yi yüksek faize mahkum etmek istediklerine, iktidarın bu yüzden bir ekonomik kurtuluş savaşı açtığına milleti ikna edecekler.
Cumhurbaşkanı, Türkmenistan dönüşü uçakta soruları cevaplarken açıkladı.
Madem denenen yeni şeyi anlatma çabasına girişilecek...Yardımcı olmak bakımından benim de bir maruzatım var. Halkın iknası için bazı hususların açıklığa kavuşturulması önem arz ediyor...
Bir: Cumhurbaşkanı iddialı konuştu, eğer ekonomi tahsil etmişse enflasyonun 2023’te nerelere düşeceğini göreceğimizi söyledi. İktisat bilgisi ve uzmanlığı üzerine bahse girdi.
Fakat halkın kafasının karışmaması için şunun da netleştirilmesine ihtiyaç görünüyor:
Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2022 için vergi, harç ve cezaların artış oranını yüzde 36 olarak belirledi.
Maaş zamlarında esas alınan enflasyonsa yüzde 12.
2023 için vaat edilen enflasyon, bunlardan hangisi olacak?
Ayrıca resmi ve gayriresmi iki ayrı enflasyonun varlığı, yüksek malumlarıdır. Biri TÜİK’in ölçtüğü, diğeri çarşıda, pazarda vatandaşın yaşadığı. Hangisi düşürülecek?
İki: TL’nin değersizleştirilmesine tepki gösterenler, varlıklarımızın yabancılar için ucuzlatılmasından endişe duyanlar var.
Cumhurbaşkanı, onlara karşı “felaket tellalları, mandacı iktisatçılar ve ekonomik tetikçilere aldırış etmeden” hedeflerine yürüyeceklerini belirtiyor.
Geçen sene bu zamanlar, Naci Ağbal Merkez Başkanlığına getirilip faizleri arttırmıştı.
Öyleyse neden Cumhurbaşkanı, o zaman doların düşmesini doğru yolda olduğumuzun göstergesi saymıştı?
Ve neden o dönemki acı reçeteyi, faizi enflasyon düzeyinde tutma mecburiyetine dayandırmıştı?
Hem TL’nin gücü ve itibarı, Türkiye’nin gücü ve itibarı değil miydi? O beyanlar nereye konacak?
Dolara karşı yerli ve milli paramızın değerini korumayı savunmak nasıl mandacılık oluyor? Bu suçlamadaki mantıksal çelişki neyle izah edilecek?
Üç: Cumhurbaşkanı’nın benimsediği ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ görüşü 19 yıldır hiç değişmedi, hep aynıydıysa...Uygulamak için niye 19 yıl beklendi?
Ve MB, bu 19 yılda faizi 5 kere Erdoğan’a rağmen nasıl fahiş arttırabildi?
Dört: Madem naslar öne sürülüyor, en son 2018’de faiz yüzde 24’e çıkarılırken dinin hükmü farklı mıydı?
Beş: Yerli, milli ve bağımsız ekonomi politikasını hayata geçirmek ancak Cumhurbaşkanlığı sistemiyle mümkün olduysa...
Para politikasına hangi müdahale yetkisi, 2018’den önce yoktu da sonra siyasi iradeye verildi? Öncesinde fiili olarak da mı kullanılamıyordu?
Altı: Cumhurbaşkanlığı sistemi, resmen 3 yıldır yürürlükte. Önceki birkaç yılsa ülke fiili durumla yönetildi.
Ekonomimizdeki kötüleşme takviminin de miladı değil mi bu?
2013’e kadar düzenli yükselen, 12 bin 500 dolarlara çıkan kişi başına milli gelirimiz, o günden beridir düzenli geri gidiyor.
2023 hedefleri, yeni sisteme geçildikten sonra yarı yarıya küçültülmüştü. Kaldı ki onların bile yakalanması artık ekonomi programında hedeflenemiyor.
Geçen yıl açıklanan 2023 kur hedefleri dahi çoktan, fark atarak aşıldı.
Bu öngörüsüzlük, bu isabetsizlik, bu başarısızlık Cumhurbaşkanlığı sisteminden değilse neden kaynaklandı?
Yedi: İktidar, Cumhurbaskanlığı sistemi sayesinde küresel faiz lobisine savaş açma gücünü, dirayetini daha yeni bulabildiyse...Bu bir bağımsızlık mücadelesiyse...Faiz lobisi, kur-faiz oyunlarını bozduğumuz için kuduruyorsa...
Cumburbaşkanlığı sisteminden sonra bütçedeki faiz giderlerimiz niçin azalmıyor da çoğalıyor?
Cumhurbaşkanı’na göre daha önce dünya ortalamasının çok üstünde faizle borçlanmak zorunda bırakıldık, bu da ekonomik bağımlılık demekti.
Şimdi bağımsızlık mücadelesi veriyor isek mücadeleye, hükümetin borçlanma faizlerinden niye başlanmıyor?
MB para politikası faizini indirdi diye, Hazine’nin dışardan uzun vadeli borçlanma faizleri düşmüyor. Oranlar, resmi enflasyonun üstünde.
Hükümetin, senelik 50 milyar lira düzeyinde seyreden faiz ödemeleri, son yıllarda üste 50 milyar lira koyarak katlanıyor. Bu sene 180 milyar liradan seneye 240’a...2023’te 290 milyar liraya çıkması planlanıyor.
Yanı sıra, 2018’den beri dolarla iç borçlanma da tekrar başladı. Cumhurbaşkanlığı sisteminden evvel sıfırlanmıştı.
İlaveten, içeride bankalar hala MB faiz oranlarının birkaç puan üstünden kredi veriyor.
Dış güçlerle savaşta, söylemle eylem ve yüksek faizle mücadelede, anlatılanla ekonominin gerçekleri birbirini tutmuyor.
Bu tezat, neye bağlanacak?
Sekiz: Hakan Albayrak’ın da ikidir Karar’da yazdıklarına ne denecek?
1 Mart tezkeresinde ABD ile ters düştük, 2003’tü.
‘One minute’ resti İsrail’e çekilmişti, 2009’du.
Üstelik her iki tarihte de faiz indirimine gidilmişti.
Ekonomimize o zaman saldırmadılar, yüksek faiz dayatmadılar da şimdi mi saldırıyor ve dayatıyorlar?
Dokuz: Son olarak, İsrail ve Mısır’la normalleşme sürecimiz sorulduğunda Cumhurbaşkanı’nın dediği açık. ‘Emirlikler ile aile hassasiyeti içinde’ attığımız adımların benzerini, Mısır ve İsrail’le de atacağımızı söyledi.
Mısır’da, Türkiye’de darbe örgütledikleri, terör örgütlerini üstletimize saldıkları, bize ‘değişik şeyler’ yaşattıkları dönem geride kalmış.
Öyleyse kanlı bıçaklı olduğumuz dış güçler, düşmanlık döneminde saldırmadığı ekonomimize, barış ve kardeşlik döneminde mi saldırıyor? O zaman veremedikleri tahribatı, şimdi mi veriyorlar?
Ve biz, dış güçlere karşı giriştiğimiz bu savaşı, evvelallah dış güçlerden ülkemize daha fazla dolar, avro çekerek mi kazanacağız? Bu mu stratejimiz?
İddia ediyorum...
Orhan Gencebay’a bile bunlar mantıklı biçimde açıklatılsın, MGK’ya gerek kalmaz. Dış güçler yüksek faizle bizi soymak istediği için yoksullaştığımıza, ucuz ekmek kuyruğundakiler dahi inandırılır.
İkna kampanyasının başarısını garanti edecek bir yol varsa o da budur.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025