Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyaset insan kazanma sanatıdır” diyerek işareti çaktı. 

Dar kadrocu zihniyetin sonu geldi. Demek ki AK Parti’de barındırılmayacak, seçim temizliği hatırına kazınacak artık bu anlayış. 

‘Baltacılar’, doğraya doğraya yeterince ufalttılar zaten cemaati. Mevcudu daha fazla eksiltmelerine, budamalarına izin verilmeyecek. 

Kalabalığı, terör estirerek dağıtma dönemi kapanıyor yani...

Siyasetin; dışlamak yerine kazanma, itmek yerine kucaklama, dayatma ve baskılarla uzaklaştırmak yerine yanına çekme, iftira ve karalama kampanyalarıyla soğutmak yerine kalpleri ısındırma, kırıp dökerek tiksindirmek ve nefret ettirmek yerine sevdirme şeklindeki tanımına geri dönüyorsa, bu AK Parti adına sevindirici...

Fakat...

Erdoğan’ı duydular, ayak uyduramayacaklara bir yerde kapıyı gösterdi, sonun başlangıcı onlar için, hala ne bekliyor ‘kindarlar’, neden pıllarını pırtlarını toplayarak çekip gitmiyorlar derseniz...

Muhtemelen, somut adımlara dönüştüğünü, eyleme geçirildiğini görmek istiyorlar. 

O zaman ikna olacaklar işlerinin gerçekten de bittiğine, miatlarının dolduğuna, bunun geçici bir seçim paydosu ile kalmayacağına, kaldıkları yerden devam etmek üzere mola almadıklarına, bir süreliğine ortadan kaybolup kısa bir aradan sonra geri dönmeyeceklerine...

Tatile gider, teneffüse çıkar gibi değil dönüşü olmayacak şekilde, iadesiz taahhütlü, temelli gidiş yolunun ufukta göründüğünü ancak o zaman anlayabilecekler.

Somuta indirgeyecek olursak...

Demek ki Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ’ın kafasında beyzbol sopası paralayan zorbalar, Cumhurbaşkanlığı ve AK Parti sözcüleri tarafından şiddetle kınanacak. Sosyal medya uğultularına bile laf yetiştirenler, muhalif gazetecinin saldırıya uğramasına sessiz kalmayacak, öldüresiye döven saldırganlar savcılıktan salıverilmeyecek...

İktidar sessiz kalıyor, yargı salıveriyorsa vurkırcıların partide ömrü tamamlanmamıştır daha.

Demek ki İmamoğlu’na ‘her şey çok güzel olacak’ desteği verdiği için bıçaklanan Göknur Damat’a sahip çıkılacak. Cumhurbaşkanı’nın manevi kızı muamelesi görmeye devam edecek, ne hali varsa görsün denmeyecek, Erdoğan gibi İmamoğlu’nu da sevebileceği kabul edilecek, bağra basılacak, tercihinden dolayı hiçbir ayrımcılığa uğramayacak, ‘sen daha gebermedin mi’ tehditleri savurarak onu günlerce taciz edenlerin yanına bırakılmayacak, savcılık gereğini yapacak, Cumhurbaşkanlığı telefonla arayacak, şefkat ve dayanışmasını sergileyecek...

Olmuyorsa, siyasi taraftarlığı elde baltayla burnundan solumak zanneden partizan militanların vakti dolmamıştır henüz.

En basitinden, Kılıçdaroğlu’na yumruk atan saldırgan AK Parti üyeliğinden derhal atılacak. Şiddetin onaylandığı ve sırtının sıvazlandığı kesinlikle reddedilecek. Osman Amcacı linççilerle ‘bağımız yoktur’ diye ilişki kesilecek. Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun ziyaretine gidilecek. Alınan tedbirlerle tekrarına müsaade edilmeyecek, sıfır tasvip katılığıyla üstüne gidilecek ve böyle zorbaların toplum içinde serbestçe dolaşmaları engellenecek...

‘Yiğidimizi yedirmeyiz’ diyerek Osman Amcasını kahramanlaştıran Ankara İl Başkanı hala görevindeyse, saldırganı ihraç istemi oylamacalarla uyutuluyorsa... Ve göstermelik kınamaların yanında ‘eşkıya dedirtmeyiz, doğal tepkiydi, galeyana geldi, kendini tutamadı, Kılıçdaroğlu da kızdırmasaydı’ ağızlarıyla saldırgan en üst düzeyde sahipleniliyor, anlayışla karşılanması isteniyorsa ‘kindarlar’ın o mesajı alması zor.

***

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik, ayrıştırıcı dil ve nefret söylemleri, lafta kalmadı hayata geçti. 

Sandıkta oy olarak patlaması için doldurulan öfke, sokakta ‘iç düşman’ diye hedef gösterilen siyasi muhaliflerin üzerinde patladı. 

Ve bırakın eylemini, tek başına söylemi bile kanunen suç olduğu halde sorumluları, hak ettikleri cevabı hiçbirinde almadı. Ne yargıdan ne de iktidardan...

Şimdi bu dolduruşçu provokatörleri ve dolduruşa getirdiklerini  lafla durdurmak ne mümkün! İlla icraat, illa icraat... Önde giden ‘kindarlar’ı kulaklarından tutulup kapının önüne konmadıkça laftan anlamazlar.