Akif BEKİ
Öyle ya, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Simit Sarayı konusunda Ziraat Bankası'na gösterilen tepkilere hak verdi.
Cenevre'de, eleştirilere ne dediği sorulduğunda, açık konuştu.
Simit Sarayı'nın yarıdan fazlasını satın almak için Rekabet Kurumu'na başvurduklarını duyduğu anda, bankanın genel müdürünü aradığını ve ne söylediğini açıkladı.
“Bir ara gündeme geldi ama böyle bir şeyi şu anda düşünmüyoruz” demiş muhatabı.
Orada da kalmadı, takiben kendisinin bunu tasvip etmesinin mümkün olmadığını ekledi. Ve geçmişte kamu bankalarının görev zararı sebebiyle nasıl battıklarını da hatırlattı...
Demek ki kalkışılan işin, kamunun sırtından özel bir şirketi zararına kurtarma planı olduğuna da katılıyor Cumhurbaşkanı.
Zararı vatandaşa yazılacak, verilecek açık sizin benim paramızla kapatılacaktı.
Geriye kalan tek soruyu kimse sormadığı içinse Cumhurbaşkanı'nın o hususta nasıl aydınlatıldığını öğrenemedik.
Malum, Ziraat Bankası, Simit Sarayı'nın çoğunluk hisselerini satın almayı bir ara düşünmedi sadece. Bunun için Rekabet Kurumu'na başvuruda da bulundu. O başvuru, kurumun sitesinde duruyordu. Ancak Erdoğan'ın açıklamasından sonra kaldırıldı.
Şurası da malum, Rekabet Kurumu'na başvuru, alan ve satanlar anlaştıktan sonra yapılıyor. Düşünme aşamasında danışmak için değil. Demek ki anlaşma tamamlanmıştı, el sıkışmışlardı.
E, kamu bankalarını geçmişte zarara sokan kıyakların, banka yönetimlerine siyasetçiler tarafından çektirildiği de sır olmadığına göre...
Soru şu: Ziraat Bankası'nı bu işe kim zorladı? Yanıltıldıysa kim yanılttı? Dayatıldıysa kim dayattı?
Zararın neresinden dönülse kar. Vazgeçilmesini takdirle karşılıyor ama merak da ediyorum. Tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla bir şirketi kurtarmaya nasıl ve neden yeltenildiği hususunda bilgilendirilmek istemeyelim mi?
Beni benden alan Davutoğlu sorusu
Ziraat’i, Erdoğan’ın da onaylamadığı bu işe kimin soktuğunu sormayı unuttu meslektaşlarımız. Ama Gelecek Partisi’nin amblemini çürütmeyi Cumhurbaşkanı’na bırakmayıp soru kılığında icabına bakmayı akleden çıktı.
Punduna getirmeye bile gerek duymadan, cevabını da kendi yetiştiren şu sorunun muazzamlığına gelin..
Güya gazeteci: “Bakıldığında AK Parti çınarından kopan bir yaprak söz konusu. Ömrü ne olur? Kurulmakta olan diğer siyasi parti bağlamında ise tabanı bölmek büyük bir vebal değil mi sizce?”
Başka söz söylemeye fırsat bırakmadığı halde, Cumhurbaskanı nezaket göstermiş. ‘Sen siyasetçi değilsin, siyaseti bana bırak, kendi adına konuş’ demeden yanıtlamış yine de.
Başka ne diyebilirdi ki, cevabı şöyle: “Çınardan kopan bir yaprak dediniz. AK Parti bir çınardır. Biliyorsunuz, yapraklar hazan mevsiminde dökülür. Bizim hazan mevsimimiz yok. Biz yolumuza devam ediyoruz. Şimdi onların durumu o. Külliye’ye geldiğiniz zaman çınarlarımızın yapraklarını döktüğünü ama 4-5 ay sonra yine yeşillendiğini göreceksiniz. Düşen yaprak bir daha eski yerine dönmüyor. Biz bunu trenden inenler olarak anlatmıştık...”
AK Parti ile Gelecek Partisi arasında ilk polemik de çıktı böylece; çınar polemiği...
Soru sormayı ağız tamburası çalmak zanneden arkadaş, bakarsınız Davutoğlu’na da cevap hakkı tanır.
‘Siz daldan düşen kuru yaprağı mı amblem seçtiniz, yine yeşillenecek çınar dalları AK Parti’de mi kaldı’ diye sormak gelir mi gelir aklına, gelemez mi!
Bir gizli fetva makamı mı var?
Oturarak namaz kılanlara ayrılan tabure ve sandalyeleri kaldırmıştı Diyanet.
Caiz olmadığı için değil. Cami adap ve dokusuna uymadığı, kimileri rahatsız olduğu için.
‘Kilise paranoyası’na bağlamıştım...
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, dün genelgesindeki üstü kapalı gerekçeye açıklık getirdi. Evet ‘kiliseye benzememe paranoyası’ndanmış, beni doğruladı.
Diyanet ‘caiz değil’ demiyordu zaten. Onca yıl caizdi, Kabe’de bile binlerce tabure dağıtılıyor, şimdi bizim camilerde mi caiz değil diye sormazlar mıydı?
Erbaş Hoca, bu tür yanlış anlaşılmaların önünü bizzat kesti. Dinin, zaruret halinde yatarak göz işaretiyle bile namaz kılmaya izin verdiğini süzme cahillere de bildirdi.
Cep ilmihallerinde dahi yazar. Bilmek için, din alimi olmaya gerek yok. Diyanet reisi de şüpheye yer bırakmayacak şekilde teyit ediyor.
Madem Diyanet’e göre de caizdi, din izin veriyordu, yaşlı ve fiziki engeli olanlara tanınan bu kolaylık neden yasaklandı?
Tartışılması gereken bu. Diyanet’in üstünde bir gizli fetva makamı mı var? Diyanet’i rahat bırakmayan, ensesinde boza pişiren cübbeli ve ihlaslı vesayet odakları mı var?
Çünkü Erbaş Hoca da tabure yasağından pek hoşnut görünmüyor.
“İslam dini kolaylık dinidir. Ama bunu saflardan ayrı bir yerde, sabitlenmiş sandalyeler, tabureler üzerinde yaptığınız zaman camiye uymayan, başka bir takım dinlerin ibadet alanlarını hatırlatan, ona benzeyen görüntüler ortaya çıkıyor. Bunlara engel olmamız gerekiyor. Genelge ile engel olduğumuzu düşünüyorum” diyor.
Yaşlı ve engelli cemaati camiden soğutmamak için, yasağı anlatma gereği duyuyor.
“Bundan sonra ayakta ya da yerde oturup kılamıyorsa katlanabilir taburesini alacak vatandaşımız, herhangi bir safın arasına girerek namazını kılmış olacak” ifadesi de onun.
Demek istiyor ki gelmeyi bırakmayın, camileri boşaltmayın, yasakladığımız şey tabure ya da oturarak kılmak değil. Buna yer ayrılmayacak, tabureler hazır tutulmayacak, o kadar...
Doktordan rapor getirmeyene tabure verilmeyecek mi? Bu zorlaştırma, kimi memnun etmek için peki?
Üç beş tabure dizilirse caminin kiliseye benzeyeceğini zanneden, bunun yaygarasını koparan, cübbeli ve ihlaslı geçinen dar kafalı sivri allameleri tabii ki...
Bir tarikat veya cemaat, Diyanet’e diş geçirip kendi marjinal yorumlarını dayatabilir mi?
Devlete nüfuz eden bir grubun din anlayışı, dini hayat üzerinde tekel kurmaya başlarsa bunun nerede duracağını kim kestirebilir?
Ya sıra, Ortodoks mimarisinden esinlenen cami kubbelerine de el atmaya gelirse?
Kiliseden dönüştürülen camiler ne olacak, Ayasofya açılmaya kalmadan onlar da mı ibadete kapatılacak?
Namazı kabul makamı kendileriymiş gibi Müslümanların sicil amirliğine, ibadet müfettişliğine soyunanlar, cami avlusunda abdest denetlemeye, gözlerinin önünde abdest tazelemeyeni camiye sokmamaya da kalkmaz mı yarın? Ağız ve dolgu kontolüne kadar gitmez mi iş?
Gizli bir fetva makamı, ‘kutlu doğum haram’ dedi, kaldırıldı. ‘Tabure caiz değil’ dedi, o da kalktı. Taktıkları arasında, hoparlörle ezan ve diş dolgusu kaldı. Sıra onlarda mı?
O cübbeli ve ihlaslı geçinen çığırtkanların kim olduğunu anladınız siz. Sesleri çok çıkıyor diye, Diyanet teslim mi olacak bu hurafeci ve menkıbeci safsatacılara?
Laiklik en çok da, bir dini grubun Diyanet’i ve devleti alet ederek diğerlerine tahakküm edememesi, terör estirerek baskı altına alamaması için lazımdı.
Diyanet, din adına ahkam kesen, kendinde neye inanıp nasıl ibadet etmeniz gerektiğini buyurma hakkı gören bu gibi softaların devlet eliyle dini hayata müdahalelerine açtığı kapıyı, geç olmadan kapatmalı. Camileri, bu bağnazlara tanzim ettirmek büyük hata.
Yazarlar
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
24.09.2025
23.09.2025
18.09.2025
11.09.2025
10.09.2025
9.09.2025
4.09.2025
3.09.2025
2.09.2025