A.Turan ALKAN
Sevgili günlük, canım benim; öyle günler yaşıyoruz ki duygularımı bütün çıplaklığıyla açabileceğim, içimi dökebileceğim kimse kalmadı. Sadece sana güvenebilirim; nitekim işte bu naçiz satırlarımı karaladıktan sonra bu defteri de kapatıp kasaya kilitleyeceğim.
Aslında bugünlerde evde kasa bulundurmak hiç de akıllıca bir hareket değil farkındayım ama benim kasa, ötekilerden değil. İçinde şimdiye kadar ödediğim elektrik, internet, telefon, havagazı faturaları, kredi kartı, emlâk ve taşıt vergisi makbuzlarını saklıyorum. Gören de sanki para, altın vesaire saklıyorum zanneder ama nerede?
Saçma gibi görünebilir fakat sevgili günlük, rahmetli dedem de sağlığında benim gibi yapmış ve “Dedeciğim niçin bu saçma sapan makbuzları saklayıp duruyorsun, at gitsin.” dediğimde acı acı gülümseyerek, “Oğlum, sen henüz tecrübesizsin, devletle oyun olmaz. Bir bakarsın geçmişe yönelik borç, zimmet çıkarırlar; benden sana dede nasihati, sen de öyle yap.” demişti. Şimdiye kadar lâzım olmadı, üstelik bütün kurumlarıyla şu an itibarıyla bizden yana gibi görünüyor ama bu işler hiç belli olmaz.
Sevgili günlük, şu satırlarıma samimiyetle inanmalısın ki birkaç aydan beri hiç tadımız kalmadı. Hep inanmadığım şeyler yazıyor fakat işin tuhafı bir süre sonra yazdıklarıma ben de inanmaya başlıyorum ama sadece ben değil, diğer yandaş arkadaşlar da aynı durumda; mecburuz günlük, anla artık.
Yazdıklarıma az önce şöyle bir göz attım, neredeyse bütün cephaneyi tüketmişim. Adamların ne paralel devletçiliğini bıraktık, ne de uluslararası şer çevreleriyle ortaklık ettiklerini, ne de devleti içeriden oyup ele geçirdiklerini... Neyse ki bazı tecrübeli abilerimiz eski defterleri ve kupürleri karıştırarak yeni malzemeler buluyorlar.
Sevgili defter, sen bilmiyorsun tabii; bu adamların hırsızlığı yok, yankesiciliği yok; bir abimiz akletmiş, heriflerin sabıka sicil kayıtlarını baştan sona taratmış. Yahu insan hiç değilse çocukluğunda hamamdan bir kalıp sabun, bakkaldan iki yumurta veya şekerciden bir baston çikolata olsun çalmaz mı? Yok, çalmamışlar. Canım defterim, bırak sabunu çikolatayı okulda kopya bile çekmemişler. Ne içki var ne sigara. Devlet malına zarar; kat’iyyen. Irza tasaddi, yankesicilik, evrakta sahtecilik, karapara aklama vesaire gibi kalantor suçları zaten hiç aramayacaksın.
Yukarıdan patron durmaksızın sıkıştırıyor, “Bulun bir şeyler, ipliklerini pazara çıkarın şunların; sokağa çıkamaz hale getirin.” diye bastırıp duruyor, “Kolaysa al sen yaz” diyeceğim, diyemiyorum; viran olası hanede evlâd ü ıyâl var sevgili defter; babamızın tarlasına dönüp çiftçilik etmeye kalkışsak cihana madara oluruz.
Senin anlayacağın, bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete azizim! Allah encâmımızı hayretsin. Bazılarının tamahkârlığı, görgüsüzlüğü, arsızlığı yüzünden aynaya bakacak yüzümüz kalmadı.
Yahu defter, bizim patron da bir tuhaf adam ha!.. Kardeşim, herif gözünü karartmış, çalmış çırpmış vesaire; ne demeye bunları arkalarsın be; bırak kanun ne diyorsa o olsun. Hırsızlığı, yolsuzluğu savunmak durumunda kalmak çok acı bir şey günlük. İnsanın içini çürütüyor içini. Bakma sen höt-zöt ettiğimize...
Vaktiyle ne güzeldi, kendimize göre bir arkadaş, yazar-çizer muhitimiz vardı. Bu işler başlayalı beri aradaki hukuk bıçak gibi kesildi. Ara sıra çarşıda pazarda, şurda burda karşılaştığımız oluyor, mecburen yol değiştirip görmemiş gibi yapıyorum. Yüz yüze geldiğimde ne söyleyeceğimi, yüzlerine nasıl bakacağımı kestiremiyorum çünkü.
Patronun durumu tam, “bir ok attım kebap oldu” hikâyesine döndü. Adam ne söylese, İbrikçibaşı Mehmet Efendi gibi tasdik etmek, desteklemek, hatta zayıf taraflarını yamamak için kırk dereden su getirene kadar alnımız çatlıyor.
Geçen gün patronun yakın çevresinden bir danışman telefon etti, diyor ki, “Bu adamların Paris’te suikasta kurban giden üç PKK’lının katlinden sorumlu olduğu yolunda bazı duyumlar aldık; siz de araştırın, konuyu besleyecek şeyler yazın.” diye talimat veriyor aklınca. Kendi kendime “Yuh yani yuh be.” dedim; aslında bu cümleyi o danışman arkadaşın yüzüne söylemek isterdim ama mümkün mü sevgili günlük! Zaten üç gün önce bizim gazetede suya sabuna dokunmadan durumu idare etmeye çalışan birkaç zararsız, temiz niyetli arkadaşı içimiz kan ağlayarak kovmak zorunda kaldık; öyle üzüldüm ki anlatamam.
Biz de insan evladıyız günlük, biz de kalp taşıyoruz.
Bir onlara bakıyorum, bir de patronun danışman diye çevresinde tuttuğu, adam yerine koyduğu sözde yazar-çizer tayfasına bakıyorum; bir gariplik var bu işte günlük. Normal şartlarda bizim patron, değil bunlara bir şey danışmak, onlara doğru hapşırmaya bile tenezzül etmezdi; şimdi nerdeyse sır kâtibi gibi itibardalar. Birader iki sene önce adama demediğinizi bırakmadınız, aleyhinde bulundunuz, şimdi hangi yüzle... Yüz değil bunlardaki günlük, köseleden maske nerdeyse...
İnan ki yirmi gündür, hırsızlık iddialarını örtbas edip milletin dikkatini başka yönlere çekmek için yapmadığımız şaklabanlık kalmadı günlük. Ötesi yok, resmen utanıyorum yahu!
Karşı taraftaki arkadaşlara nasıl imreniyorum bilsen... Adamların yanında evet, dağ gibi hükûmet yok belki ama, haklı olmanın verdiği bir vakar var ki, işte ona sahip olamamak, hele hele böyle dar bir zamanda onların değil de hırsızları sahiplenen tarafta duruyor olmak kalbimi kanatıyor.
Ah şu çoluk çocuk olmasaydı ben yapacağımı bilirdim ama...
Bu iş böyle gitmez aziz günlük; patron kendince akıllı adam, hemen cayırtı koparıp dikkatleri başka yönlere çekmeye çabaladı, birazcık başardı da ne onun içi rahat, ne de bizim. Şakası yok; aksini savunuyoruz, hatta yürütülmekte olan mahkeme sürecini etkilemek için ne kadar numara varsa çekiyoruz ama güneş de balçıkla sıvanmıyor. Bazı arkadaşları fiskos ederken duydum, “Deliller buz gibi sâbit.” diyorlar. Hakimler patronun cayırtısından tırsıp bir şeyler yapmazlarsa iş yaş yani!
Eninde sonunda mukadder âkıbet gelecek günlük; bu saltanat bitecek, hissediyorum; gerçekleri daha fazla sislemek mümkün değil, tabiata aykırı.
Hayır, varsayalım ki bunların CIA mensubu, Mossad işbirlikçisi, şeytanın mesai arkadaşı, Vatikan’ın avukatı, PKK’lı kadınların katili, İsrail’in ajanı olduğuna –biz inanmasak da şahsen- herkesi inandırdık velâkin bu isbat açığa çıkan hırsızlıkların mahiyetini değiştirmez ki?
Âmiyâne tabirle yazıyorum sevgili günlük, bizim bu ayaklar ayak değil; gidişat gidişat değil. Moralim öyle bozuk ki, bundan sonra sana hangi tarihte ne yazabileceğimi bile kestiremez haldeyim.
Bak aklıma ne geldi şimdi: İki işçi gökdelende cam silme işinde çalışıyorlarmış; Dursun 50. katta, temel 20. katta cam siliyor. Derken 50. kattaki Dursun’un ayağı kayıyor başlıyor düşmeye. Tam 20. katın hizasından geçerken Temel bunu görüyor,
- N’aber Dursun, eyi misun?
Dursun ne cevap verse beğenirsin:
- Valla şimdilik işler fena değil Temelcuğum diyor, “Ama az sonra ne olacağını bilmeyrum!”
Bizim halimiz tam bu fıkrayı andırıyor günlük; şimdilik işler yolunda lakin...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016