A.Turan ALKAN
Bu komedinin artık ciddiye alınır tarafı kalmadı. ‘Şehir Işıkları’ filminde Charlie Chaplin’in ünlü boks sahnesinin Türk siyâsetine adapte edilmiş yeni sürümünü seyretmekteyiz!
Komünist avcılığıyla tanınan Senatör McCarthy de öyle yapardı; rakiplerini onursuzlaştırmak için –öyle olsun olmasın- komünistlikle itham ederken Sovyet Rusya’daki gerçek komünistler beğenmedikleri veya tasfiye edecekleri kişilere “revizyonist, halk düşmanı vb.” gibi öldürücü ithamlar yöneltirlerdi. Kursağındaki ifşâ etmeden önce rakibinin karın altına tekme sallamak ve otoriteye hulûs çakmak eski ve başarılı bir taktik. Romalı senatör Cato, bütün politik konuşmalarının sonunu aynı cümleyle bağlarmış; ‘Cartago delenda est’, yani Kartaca mutlaka yıkılmalıdır!
Yeni dönemin psikolojik iklimi budur; sözlerinin ciddiye alınmasını, meşruluk kazanmasını isteyen herkes, İslâm kültüründeki “Besmele, Hamdele, Salvele” geleneği mucibince evvelâ ‘Paralel yapı’ya bir kafa attıktan sonra diyeceğini söyleyebiliyor.
Arınç’la Gökçek arasındaki polemik de öyle oldu. Görünüşe göre kavgayı Gökçek başlattı. Rakibini açık düşürüp nakavt etmek için, şöyle dört başı mamur bir ‘Besmele’ye söz başlaması gerekiyordu. En kestirme yol, günün modasını izlemekti ve o da öyle yaptı düşmanını kepâze etmek için onun paralelci olduğunu ileri sürüp partiden ve hükümetten uzaklaştırılmasını istedi ve dedi ki: “Paralel yapıda kalıp kalmamayı hâlâ kendi nefsiyle tartışan eski bir arkadaş olayı şöyle anlattı. ‘Bülent Bey, Fethullah hocamın son kozuydu. Bülent Bey, kızının, eşinin ve özellikle damadının baskısına dayanamaz. Bülent Bey bu çıkışı yapmasa aile çok ciddi şekilde sorunlarla karşılaşır. Arınç’ın çıkışının hükümetle filan ilişkisi yoktur. Sadece zaman ve konu beklenmiştir. Ve aklınca Bülent Arınç bu vakti yakalamıştır. Arınç’ın çıkışı paralel yapının talimatıyla olmuştur.”
Bu cümlede geçen, ‘Paralel yapıda kalıp kalmamayı hâlâ kendi nefsiyle tartışan eski bir arkadaş’ tespiti mânidar. ‘Kanka’lığın adı son zamanlarda böyle tercüme ediliyor demek ki? Geçiyoruz.
Arınç kaçın kurrâsı? Erbakan ekolünden yetişen yaşlı siyasetçi, rakibinin eldivenine gizlediği demir muştayı hemen fark etti ve hemen aynı tarz üzerinden nefsî müdafaaya geçerek, “Belediye başkanlığı için oy isterken bu yapının kucağında oturmuştur. Ankara’yı parsel parsel satmıştır. 30 Mart seçimlerine kadar paralel yapıya ilişkin bir tek kötü söz çıkmamıştır. Biz Ankara ve devletin imkanlarını bu yapı için onların kucağına bırakmadık” diye ‘Besmele’sini çektikten sonra ‘Hamdele ve salvele’yi dünkü sözleriyle tamamladı: “Ben bu topluluğa sevgi ve hoşgörü besledim. Ama bu olaylar ortaya çıkınca ölçülü oldum. Bu adam da onların gayretiyle belediye başkanı seçildi. Onlara da zamanında vermediği kalmadı. Gülen Grubu’ndan Gülerce ve Harun Tokak bir gün bana geldiler. Gökçek’i sürekli ağzıma almamamı istediler. Onu savundular, ben de ağzımı kapattım. Hep Demirel’den şikayet etmedik mi? Bu adam da 25 yıldır Ankara Belediye Başkanı.”
Düşününüz ki Arınç, bu kabine içinde Hizmet hareketine bulunduğu şartlar çerçevesinde en insaflı bakan, hakkaniyetten ayrılmamaya dikkat gösteren biri kabul ediliyor. Gökçek’le arasındaki muarazada aslında Hizmet hareketinin herhangi bir dahli yoktur; buna rağmen sözlerine ve iddialarına maşrûluk kazandırmak için, “Bu yapının kucağına oturmuştur” şeklinde mânidar göndermelere tenezzül etmesi, içinde yaşadığımız günlerin saçmalığını gösteriyor.
Paralel kadar taş düşsün demek var ama lüzumsuz; görünen odur ki zaten düşen düşmüş. Ne demişler, “Alma mazlumun âhını, çıkar paralel paralel!” Bu da benden gazetemizin Babacanlar’ına güzel bir “ayak” olsun!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dereler düz bağladı; dibi yarpuz bağladı…
14.07.2016 - Pijama dâvâsı
13.07.2016 - Ördek düdüğü
11.07.2016 - ‘Pozitif milliyetçilik’ nedir; nasıl yapılır?
10.07.2016 - Bir ‘şirket’ hikâyesi
8.02.2016 - Eey İzlanda, sen kimsin ya?
7.02.2016 - Dünyanın bütün mustazafları, birleşin!
6.02.2016 - Sert bir Bayram tebriki yazısı
4.02.2016 - Bir ‘flashmob’ videosundan öğrendiklerim
3.02.2016 - Narkotik ihbar!
2.02.2016
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları















































































































Onur Dinçer
MNP, işine gelmeyince hemen "Türk düşmanı" damgasını yapıştırıyorsun, ayrıca hakaret etmekten de geri durmuyorsun. Sen nefretin diliyle konuşuyorsun. Ben Türk düşmanı değilim (zaten Türküm), ama sen birilerinin düşmanısın anlaşılan.
Onur Dinçer
MNP, madem bütün "Türk devletleri" forsta değil, o zaman neden hala bu forsta ısrar ediliyor? İkincisi, ulus-devlet öncesi devletler için ne kadar şu etnik grubun devleti diyebiliriz? En fazla hanedan şu etnik gruptan, resmi dil şu dil diyebiliriz. Ben gayet ilmi bir şey söylüyorum, ideolojik saiklerle konuşmuyorum. Almanya örneğine karşı Kürtler bugün Türkiye olan coğrafyanın bazı doğu kısımlarında Türklerden önce vardı dedim, sen bunu çürütemedin. Son olarak, Onur Dinçer benim gerçek adım.
Mehmet Namım Polat
Gerçeklerin acımasızlığı! Tarihte devlet kuracak teşkilatlanmayı becerememiş bir kimlik, devletüstü devlet denilebilecek devletleri teşekkül ettirmiş bir kimliğe kıskançlıkla saldırmaktan geri durmuyor. Çevrelendiğimiz bu hamaset yüklü söylem bu Türk düşmanlığı beni kaygılandırıyor. Bütün entelektüel manzara bu düşmanlığı bir besmele/başlangıç cümlesi olarak sarfetmeyi takip eden gereksiz cümleler yığınıyla oluşturulduğu günümüz Türkiyesinde, zaman çığırından çıkmıştır! Ama Kuzguna yem değiliz!
Mehmet Namım Polat
Onur Dinçer rumuzlu şahsa cevabımdır. Sarkozy, kendisinden apardığım ifadeden ötürü anılmaya değerdir. Evet biz kediye kedi diyoruz. Bunun kedi tarafından bir hakaret olarak görülmesini de anlayışla karşılıyoruz. ;) Tıpkı günümüzdeki ve geçmişteki Türk devletlerine, Türk devleti dediğimiz gibi.
Mehmet Namım Polat
Ayşe Hürün ifade ettiği Cumhurbaşkanlığı forsundaki yıldızların TÜM Türk devletlerini sıraladığı sadece kendine ait bir inançtır. Nitekim Türk devletlerini sıralma ödevinin gereği bir forstaki yıldız sayısını belirlemekle yerine getirilmiş olmaz. Nitekim ancak bu inanca yaslanınca kimi devletlerin Cumhurbaşkanlığınca kimi zaman Türk sayılmadığı hükmüne varılabilir. Fakat Türk devletlerinin gerçekten Türk sayılmaması gerektiği yönlü artniyetli ve düşmanca ifadeler ve saçma sapan gerekçeleri üzüc
Onur Dinçer
Mehmet Namım Polat rumuzlu şahıs alenen bana hakaret etmiştir. Gereği neyse yapılmasını site yetkililerinden rica ediyorum.
Düzceli
Kürtler ne zaman devlet olmuşta Cumhurbaşkanlığı forsunda yıldız olmak istiyorlar. Orada yıldız olmak her ben özgürüm, ben devletim diyene nasip olmaz....
Mehmet Namım Polat
ııı. Bir devletin Türk devleti sayılmasını vatandaşlarının silme tek bir ırktan olmasına bağlarken Ayşe Hürün gösterdiği Türk düşmanlığını destekleyen Onur-suzer, Almanyadaki türklerin sonradan oaraya gittiğini bizimle paylaşmış bir dahi olarak aramızda bulunuyor. Kendisine sormak lazım, Kürtler mezepotamyanın dağlarına o dağlar yaratılmadan önce mi nüzul etti? Bu kadar saçma sapan ve art niyetli bir yaklaşım olamaz, sonra devam edeceğim.. Türk düşmanlığına karşı uyanık olun!
Mehmet Namım Polat
II. Ayşe Hürün Kürt ırkçılığına göz kırptığı ve kürtçülüğe oynadığı, bunlarıda Türk düşmanlığı için araçsallaştırdığı yalnızca yukarıdaki artniyeti açık olan yazısına bakınca dahi gözden kaçmamaktadır. Tek bir kürdü efsanevi bulurken, onun dilinden Türklere hakaret içeren sözü seçerek bizimle paylaşıyor. Bir efaneviKürte karşı onlarca Türk Devletinin Türklükten arındırma kaygısına düşerken çok gülünç bir duruma da düşüyor. Ona kalsa "Türk" bir yalan ve aslında hiç olmadı, olmayacakta.
Mehmet Namım Polat
Onur Dinçer maskeli menfur şahıs seninle muhatap olmak istemezdim ama burada gösterdiğin hamakat cevapsız bırakılmayacak ki benzer zırvaları pervasızca başkalarıda savurmasın İlkin "Türk devletleri mefhumu" yaşanılmışlık arka planına dayanmaktadır. İçeriksiz düşüncelerinin boşluğuna karşın bu, yaşanılmışlığa yaslı kavramların hakikatin işaretçileri olması - sen de bu kavramları sakıncalı buluyorsun- hakikatlerle yüzleşme sorununun gün ışığına çıkmaktadır Göktürk ismiyle müsemma bir Türk devletdr
Onur Dinçer
Türk devleti mefhumu modern devrin bir mamulüdür. Modern devre has mefhumlarla maziyi anlayamaz ve izah edemezsin. Devletlerin millet adı taşıması da modern devir öncesinde seyrek görülen bir şeydi ve taşıyanları bile ulus-devlet değildi. Ulus-devlet de modern devrin mamulü.
Ad Soyad Giriniz...
Bu kadar tarihle ilgili olup Türklere bu kadar saldırmanın tek açıklaması şüphesiz kökende yatmaz. Pragmatizm-oportunizmin insanları her zaman bir yerlere sürüklediğini tarih kaydetmiştir. Ayşe Hür bu sıralarda cari olan akıma uygun adım yürüyor olabilir. Dünyada belki beş bin kavim ve lisan vardır fakat devletler sayısı ortadadır. Devletlerin çoğusu da bir millet adına sahiptir. Cumhurbaşkanlığı forsundaki tarihi Türk devletlerin yanısıra günümüz Türk devletlerinin sayısı da kimseyi kızdırmasın
Onur Dinçer
Bir de bir Türk düşmanlığıdır tutturmuşsun. Söylenenler işine gelmeyince hemen "Türk düşmanı" damgasını yapıştır, oh ne ala! Bir kere verdiğin örnek abes. Almanyaya Türkler daha dün gitti. Ama mesela Mervaniler denen Kürt hanedan 10. asır sonlarında, yani Selçukluların Anadolu ve civarına gelişinden neredeyse 100 yıl önce Diyarbakır merkezli bir devlet kurmuşlar bile. Zaten Batman çayının doğusu ta İslam öncesi devirlerden beri Kürtlerle meskun bir bölgedir.
Onur Dinçer
Ayşe Hür hanım hiçbir milliyetçiliğe oynayacak bir insan değildir. Kendisini şahsi yazışmalarımızdan az çok tanıma fırsatı buldum. Asla milliyetçilik (hangi milliyetçilik olursa olsun) yapacak ya da herhangi bir şekilde destek verecek bir insan olmadığına ben kefilim.
Onur Dinçer
Cumhurbaşkanlığı forsundaki "Türk devletleri" mefhumunu çok arızalı ve kusurlu bulduğumdan (neye göre "Türk devleti"; hangilerini dahil edeceğiz, hangilerini dışarıda tutacağız) tamamen kaldırılmasından yanayım. Zaten günümüzde en Türk milliyetçileri dahil hiçbir isim yapmış tarihçi o mefhuma itibar etmiyor.
mehmet Namım Polat
Ayşe Hürün Kürtçülüğe oynayarak yaptığı Türk düşmanlığı gözden kaçmamaktadır. Efsanevi kürt ırkçıları kendisine alkış tutabilr. lakin ilgisi olan tarih bilimi, kendisi hakkında hükmünü verirken, Türk düşmanlığının ardındaki dehşetli duyguları not edecektir. Ölçülü olmaktan uzak duruşun altında yatan bu duygu durumu kin değilse nedir? Almanyada yaşayan türklerden ötürü devlet bir alman devleti olmaktan çıkmıyorsa, aksini söylemek düşmanlık değil de nedir? Türk devletleri daima olmuştur. olacak