A.Turan ALKAN
Bu komedinin artık ciddiye alınır tarafı kalmadı. ‘Şehir Işıkları’ filminde Charlie Chaplin’in ünlü boks sahnesinin Türk siyâsetine adapte edilmiş yeni sürümünü seyretmekteyiz!
Komünist avcılığıyla tanınan Senatör McCarthy de öyle yapardı; rakiplerini onursuzlaştırmak için –öyle olsun olmasın- komünistlikle itham ederken Sovyet Rusya’daki gerçek komünistler beğenmedikleri veya tasfiye edecekleri kişilere “revizyonist, halk düşmanı vb.” gibi öldürücü ithamlar yöneltirlerdi. Kursağındaki ifşâ etmeden önce rakibinin karın altına tekme sallamak ve otoriteye hulûs çakmak eski ve başarılı bir taktik. Romalı senatör Cato, bütün politik konuşmalarının sonunu aynı cümleyle bağlarmış; ‘Cartago delenda est’, yani Kartaca mutlaka yıkılmalıdır!
Yeni dönemin psikolojik iklimi budur; sözlerinin ciddiye alınmasını, meşruluk kazanmasını isteyen herkes, İslâm kültüründeki “Besmele, Hamdele, Salvele” geleneği mucibince evvelâ ‘Paralel yapı’ya bir kafa attıktan sonra diyeceğini söyleyebiliyor.
Arınç’la Gökçek arasındaki polemik de öyle oldu. Görünüşe göre kavgayı Gökçek başlattı. Rakibini açık düşürüp nakavt etmek için, şöyle dört başı mamur bir ‘Besmele’ye söz başlaması gerekiyordu. En kestirme yol, günün modasını izlemekti ve o da öyle yaptı düşmanını kepâze etmek için onun paralelci olduğunu ileri sürüp partiden ve hükümetten uzaklaştırılmasını istedi ve dedi ki: “Paralel yapıda kalıp kalmamayı hâlâ kendi nefsiyle tartışan eski bir arkadaş olayı şöyle anlattı. ‘Bülent Bey, Fethullah hocamın son kozuydu. Bülent Bey, kızının, eşinin ve özellikle damadının baskısına dayanamaz. Bülent Bey bu çıkışı yapmasa aile çok ciddi şekilde sorunlarla karşılaşır. Arınç’ın çıkışının hükümetle filan ilişkisi yoktur. Sadece zaman ve konu beklenmiştir. Ve aklınca Bülent Arınç bu vakti yakalamıştır. Arınç’ın çıkışı paralel yapının talimatıyla olmuştur.”
Bu cümlede geçen, ‘Paralel yapıda kalıp kalmamayı hâlâ kendi nefsiyle tartışan eski bir arkadaş’ tespiti mânidar. ‘Kanka’lığın adı son zamanlarda böyle tercüme ediliyor demek ki? Geçiyoruz.
Arınç kaçın kurrâsı? Erbakan ekolünden yetişen yaşlı siyasetçi, rakibinin eldivenine gizlediği demir muştayı hemen fark etti ve hemen aynı tarz üzerinden nefsî müdafaaya geçerek, “Belediye başkanlığı için oy isterken bu yapının kucağında oturmuştur. Ankara’yı parsel parsel satmıştır. 30 Mart seçimlerine kadar paralel yapıya ilişkin bir tek kötü söz çıkmamıştır. Biz Ankara ve devletin imkanlarını bu yapı için onların kucağına bırakmadık” diye ‘Besmele’sini çektikten sonra ‘Hamdele ve salvele’yi dünkü sözleriyle tamamladı: “Ben bu topluluğa sevgi ve hoşgörü besledim. Ama bu olaylar ortaya çıkınca ölçülü oldum. Bu adam da onların gayretiyle belediye başkanı seçildi. Onlara da zamanında vermediği kalmadı. Gülen Grubu’ndan Gülerce ve Harun Tokak bir gün bana geldiler. Gökçek’i sürekli ağzıma almamamı istediler. Onu savundular, ben de ağzımı kapattım. Hep Demirel’den şikayet etmedik mi? Bu adam da 25 yıldır Ankara Belediye Başkanı.”
Düşününüz ki Arınç, bu kabine içinde Hizmet hareketine bulunduğu şartlar çerçevesinde en insaflı bakan, hakkaniyetten ayrılmamaya dikkat gösteren biri kabul ediliyor. Gökçek’le arasındaki muarazada aslında Hizmet hareketinin herhangi bir dahli yoktur; buna rağmen sözlerine ve iddialarına maşrûluk kazandırmak için, “Bu yapının kucağına oturmuştur” şeklinde mânidar göndermelere tenezzül etmesi, içinde yaşadığımız günlerin saçmalığını gösteriyor.
Paralel kadar taş düşsün demek var ama lüzumsuz; görünen odur ki zaten düşen düşmüş. Ne demişler, “Alma mazlumun âhını, çıkar paralel paralel!” Bu da benden gazetemizin Babacanlar’ına güzel bir “ayak” olsun!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dereler düz bağladı; dibi yarpuz bağladı…
14.07.2016 - Pijama dâvâsı
13.07.2016 - Ördek düdüğü
11.07.2016 - ‘Pozitif milliyetçilik’ nedir; nasıl yapılır?
10.07.2016 - Bir ‘şirket’ hikâyesi
8.02.2016 - Eey İzlanda, sen kimsin ya?
7.02.2016 - Dünyanın bütün mustazafları, birleşin!
6.02.2016 - Sert bir Bayram tebriki yazısı
4.02.2016 - Bir ‘flashmob’ videosundan öğrendiklerim
3.02.2016 - Narkotik ihbar!
2.02.2016
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Onur Dinçer
MNP, işine gelmeyince hemen "Türk düşmanı" damgasını yapıştırıyorsun, ayrıca hakaret etmekten de geri durmuyorsun. Sen nefretin diliyle konuşuyorsun. Ben Türk düşmanı değilim (zaten Türküm), ama sen birilerinin düşmanısın anlaşılan.
Onur Dinçer
MNP, madem bütün "Türk devletleri" forsta değil, o zaman neden hala bu forsta ısrar ediliyor? İkincisi, ulus-devlet öncesi devletler için ne kadar şu etnik grubun devleti diyebiliriz? En fazla hanedan şu etnik gruptan, resmi dil şu dil diyebiliriz. Ben gayet ilmi bir şey söylüyorum, ideolojik saiklerle konuşmuyorum. Almanya örneğine karşı Kürtler bugün Türkiye olan coğrafyanın bazı doğu kısımlarında Türklerden önce vardı dedim, sen bunu çürütemedin. Son olarak, Onur Dinçer benim gerçek adım.
Mehmet Namım Polat
Gerçeklerin acımasızlığı! Tarihte devlet kuracak teşkilatlanmayı becerememiş bir kimlik, devletüstü devlet denilebilecek devletleri teşekkül ettirmiş bir kimliğe kıskançlıkla saldırmaktan geri durmuyor. Çevrelendiğimiz bu hamaset yüklü söylem bu Türk düşmanlığı beni kaygılandırıyor. Bütün entelektüel manzara bu düşmanlığı bir besmele/başlangıç cümlesi olarak sarfetmeyi takip eden gereksiz cümleler yığınıyla oluşturulduğu günümüz Türkiyesinde, zaman çığırından çıkmıştır! Ama Kuzguna yem değiliz!
Mehmet Namım Polat
Onur Dinçer rumuzlu şahsa cevabımdır. Sarkozy, kendisinden apardığım ifadeden ötürü anılmaya değerdir. Evet biz kediye kedi diyoruz. Bunun kedi tarafından bir hakaret olarak görülmesini de anlayışla karşılıyoruz. ;) Tıpkı günümüzdeki ve geçmişteki Türk devletlerine, Türk devleti dediğimiz gibi.
Mehmet Namım Polat
Ayşe Hürün ifade ettiği Cumhurbaşkanlığı forsundaki yıldızların TÜM Türk devletlerini sıraladığı sadece kendine ait bir inançtır. Nitekim Türk devletlerini sıralma ödevinin gereği bir forstaki yıldız sayısını belirlemekle yerine getirilmiş olmaz. Nitekim ancak bu inanca yaslanınca kimi devletlerin Cumhurbaşkanlığınca kimi zaman Türk sayılmadığı hükmüne varılabilir. Fakat Türk devletlerinin gerçekten Türk sayılmaması gerektiği yönlü artniyetli ve düşmanca ifadeler ve saçma sapan gerekçeleri üzüc
Onur Dinçer
Mehmet Namım Polat rumuzlu şahıs alenen bana hakaret etmiştir. Gereği neyse yapılmasını site yetkililerinden rica ediyorum.
Düzceli
Kürtler ne zaman devlet olmuşta Cumhurbaşkanlığı forsunda yıldız olmak istiyorlar. Orada yıldız olmak her ben özgürüm, ben devletim diyene nasip olmaz....
Mehmet Namım Polat
ııı. Bir devletin Türk devleti sayılmasını vatandaşlarının silme tek bir ırktan olmasına bağlarken Ayşe Hürün gösterdiği Türk düşmanlığını destekleyen Onur-suzer, Almanyadaki türklerin sonradan oaraya gittiğini bizimle paylaşmış bir dahi olarak aramızda bulunuyor. Kendisine sormak lazım, Kürtler mezepotamyanın dağlarına o dağlar yaratılmadan önce mi nüzul etti? Bu kadar saçma sapan ve art niyetli bir yaklaşım olamaz, sonra devam edeceğim.. Türk düşmanlığına karşı uyanık olun!
Mehmet Namım Polat
II. Ayşe Hürün Kürt ırkçılığına göz kırptığı ve kürtçülüğe oynadığı, bunlarıda Türk düşmanlığı için araçsallaştırdığı yalnızca yukarıdaki artniyeti açık olan yazısına bakınca dahi gözden kaçmamaktadır. Tek bir kürdü efsanevi bulurken, onun dilinden Türklere hakaret içeren sözü seçerek bizimle paylaşıyor. Bir efaneviKürte karşı onlarca Türk Devletinin Türklükten arındırma kaygısına düşerken çok gülünç bir duruma da düşüyor. Ona kalsa "Türk" bir yalan ve aslında hiç olmadı, olmayacakta.
Mehmet Namım Polat
Onur Dinçer maskeli menfur şahıs seninle muhatap olmak istemezdim ama burada gösterdiğin hamakat cevapsız bırakılmayacak ki benzer zırvaları pervasızca başkalarıda savurmasın İlkin "Türk devletleri mefhumu" yaşanılmışlık arka planına dayanmaktadır. İçeriksiz düşüncelerinin boşluğuna karşın bu, yaşanılmışlığa yaslı kavramların hakikatin işaretçileri olması - sen de bu kavramları sakıncalı buluyorsun- hakikatlerle yüzleşme sorununun gün ışığına çıkmaktadır Göktürk ismiyle müsemma bir Türk devletdr
Onur Dinçer
Türk devleti mefhumu modern devrin bir mamulüdür. Modern devre has mefhumlarla maziyi anlayamaz ve izah edemezsin. Devletlerin millet adı taşıması da modern devir öncesinde seyrek görülen bir şeydi ve taşıyanları bile ulus-devlet değildi. Ulus-devlet de modern devrin mamulü.
Ad Soyad Giriniz...
Bu kadar tarihle ilgili olup Türklere bu kadar saldırmanın tek açıklaması şüphesiz kökende yatmaz. Pragmatizm-oportunizmin insanları her zaman bir yerlere sürüklediğini tarih kaydetmiştir. Ayşe Hür bu sıralarda cari olan akıma uygun adım yürüyor olabilir. Dünyada belki beş bin kavim ve lisan vardır fakat devletler sayısı ortadadır. Devletlerin çoğusu da bir millet adına sahiptir. Cumhurbaşkanlığı forsundaki tarihi Türk devletlerin yanısıra günümüz Türk devletlerinin sayısı da kimseyi kızdırmasın
Onur Dinçer
Bir de bir Türk düşmanlığıdır tutturmuşsun. Söylenenler işine gelmeyince hemen "Türk düşmanı" damgasını yapıştır, oh ne ala! Bir kere verdiğin örnek abes. Almanyaya Türkler daha dün gitti. Ama mesela Mervaniler denen Kürt hanedan 10. asır sonlarında, yani Selçukluların Anadolu ve civarına gelişinden neredeyse 100 yıl önce Diyarbakır merkezli bir devlet kurmuşlar bile. Zaten Batman çayının doğusu ta İslam öncesi devirlerden beri Kürtlerle meskun bir bölgedir.
Onur Dinçer
Ayşe Hür hanım hiçbir milliyetçiliğe oynayacak bir insan değildir. Kendisini şahsi yazışmalarımızdan az çok tanıma fırsatı buldum. Asla milliyetçilik (hangi milliyetçilik olursa olsun) yapacak ya da herhangi bir şekilde destek verecek bir insan olmadığına ben kefilim.
Onur Dinçer
Cumhurbaşkanlığı forsundaki "Türk devletleri" mefhumunu çok arızalı ve kusurlu bulduğumdan (neye göre "Türk devleti"; hangilerini dahil edeceğiz, hangilerini dışarıda tutacağız) tamamen kaldırılmasından yanayım. Zaten günümüzde en Türk milliyetçileri dahil hiçbir isim yapmış tarihçi o mefhuma itibar etmiyor.
mehmet Namım Polat
Ayşe Hürün Kürtçülüğe oynayarak yaptığı Türk düşmanlığı gözden kaçmamaktadır. Efsanevi kürt ırkçıları kendisine alkış tutabilr. lakin ilgisi olan tarih bilimi, kendisi hakkında hükmünü verirken, Türk düşmanlığının ardındaki dehşetli duyguları not edecektir. Ölçülü olmaktan uzak duruşun altında yatan bu duygu durumu kin değilse nedir? Almanyada yaşayan türklerden ötürü devlet bir alman devleti olmaktan çıkmıyorsa, aksini söylemek düşmanlık değil de nedir? Türk devletleri daima olmuştur. olacak