A.Turan ALKAN
Yandaşları Sayın Erdoğan'a âşık olmakta ve övgü söz konusu olduğunda insanın yüzünü kızartacak benzetmeleri art arda sıralamakta serbestler.
Aşka hörmetimiz var. Öte yandan yandaş takımıyla AK Partiye bu seçimde oy vermeyen yüzde 10 civarındaki kitle arasında mühim bir fark bulunduğu açığa çıktı. Neydi bu kitleyi hoşnutsuzluğa iten sebepler?
Benim aklıma hemen, şu bol keseden savrulan asgari ücret rakamları, bayram ikramiyeleri ve vatandaşlık ödeneği gibi câzip vaatlere hükûmetin serinkanlı yaklaşması geliyor. “Nerden bulacaksınız bu parayı?” suali hükûmeti seçmen nazarında sevimsizleştirdi ve anladılar ki seçimi kazansa da muhalefetin jestini görmeye niyeti yoktur.
Erdoğan'ın kurmayları boşuna mağlubiyetini aramasınlar: Vaktiyle Demirel'in, “Diğer partiler ne veriyorsa benden 5 fazlası” vaadi çöküşü geciktirebilirdi!
Ee, Türkiye'de siyaset şimdilik bu ayarda gerçekleşiyor!
Seçimlerde dış politikadaki ‘derin başarısızlık' hiç konuşulmadı; memleketi bir açık hava hapishanesine çeviren hukuksuzluklar da...
Sulh Ceza hâkimliklerinin kuruluşu, yargının partizanlaşması, herkesi fişlemeyi ilk vazife edinen muhaberat devleti uygulamaları veya Bank Asya'ya hükûmet memurların çökmesi filan gibi ayrıntılar da AK Partili küskünleri hiç ilgilendirmedi. Onlar, -beni çok şaşırtan bir hassasiyetle- Aksaray, Kaçaksaray, yaldızlı bardaklar, Diyanet'in Mersedes'i filân gibi debdebe ve tafrafuruşluk görüntülerine çok içerlediler ve bu paraların şahsî rızıklarından kesilerek harcandığına inandılar. “İtibardan tasarruf olmaz” vecizesinden aldıkları güçle savrulan bu paralar, sâbık Maliye Bakanı'nın dediği gibi hakikaten sair israflar yanında çerez parası miktarındaydı fakat bu fındık-fıstık kabilinden yastık çerezleri, asıl miktarından daha fazla gürültüye sebep oldu. Seçmenin cebine dokunan yanıyor!
Bu seçimin mağlubu Sayın Erdoğan ise mağduru da Sayın Davutoğlu'dur.
Erdoğan, Davutoğlu'na hiç şans vermedi ve asla göz açtırmadı. Ara sıra “Ama ben bir başbakanım yahu” diye mırıldanan Davutoğlu'nun siyâsette ikbâl devri kapandı; sebebi gayet açık: Erdoğan gibi güçlü bir siyasetçi, seçim akşamı balkondan “Bir destan yazdık” diyerek durumu hâlâ anlamadığını gösteren kifâyetsiz bir figüre artık şans tanımaz.
AKP'nin her şeye rağmen yüzde 40 oy alabilmiş olması seçimlerin ıskalanan bir başka gerçeğidir. Demokratik değerler ve hukuk devleti kıstasını önemseyen bir ülkede seçmenin, hukuk zorbalığını daha başka türlü cezalandırması beklenirdi. Sayın Davutoğlu'nun bahsettiği ‘destan' olsa olsa budur ve pek de haksız sayılmaz!
Şimdi uzlaşma vakti geldi ve denetimsiz, keyfî yönetim dönemi sona erdi. Kırıcı, yaralayıcı ve abartılı yorumlardan kaçınmak gerekiyor.
Siyasi kültürümüz, bir partinin üç dönem boyunca ülkeyi adil ve tarafsız tarzda yönetmesine yetmedi. Madem güç zehirlenmesine karşı bünyemiz dayanıksız, öyleyse uzlaşmayı öğreneceğiz ve koalisyon kültürünü geliştireceğiz. Meclis çoğunluğuna yaslanarak ‘höt-zöt'le buyurganlık etmek yerine şimdi sadece asgari müşterekte uzlaşılması gerekiyor. Sadece siyasi partilerin değil, herkesin, yani komşuların, akrabaların, dargınların, siyaset yüzünden birbiriyle selamı sabahı kesenlerin de uzlaşmayı öğrenmesi lâzım. Belki çok daha fazlasını hak etmişlerdi fakat mağlupları incitmek doğru değil; hele hele ‘devr-i sâbık edebiyatı' yapmak yanlış olur.
Devr-i sâbık edebiyatı yapmamak, yani geçmiş dönemle siyasi bir intikam davasına girmemek, elbette “hukuk devletinin fabrika ayarları”nı kapsamıyor. Hukuk devleti böyle günler için lâzım; hukuku çiğneyen hesabını elbette ödeyecek ve bunun için her şeyden evvel muhtemel bir koalisyonun ilk şartı bu olmalı: Hukuk devletini yeniden işler hale getirmek ve devr-i sâbık intikamcılığı yapmamak.
Daha ilk günden kendine muhalefet görevi biçen muhalifler de dahil, bütün siyasî aktörler hesabını buna göre yapmalı.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dereler düz bağladı; dibi yarpuz bağladı…
14.07.2016 - Pijama dâvâsı
13.07.2016 - Ördek düdüğü
11.07.2016 - ‘Pozitif milliyetçilik’ nedir; nasıl yapılır?
10.07.2016 - Bir ‘şirket’ hikâyesi
8.02.2016 - Eey İzlanda, sen kimsin ya?
7.02.2016 - Dünyanın bütün mustazafları, birleşin!
6.02.2016 - Sert bir Bayram tebriki yazısı
4.02.2016 - Bir ‘flashmob’ videosundan öğrendiklerim
3.02.2016 - Narkotik ihbar!
2.02.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Baskanlik sistemi Erdogan icin gerekli, Turkiye icin degil. AK Parti tuzugune uyarak siyaseti birakmasi gerekirken, baskanlik sistemini cikarip siyasete devam etmek ve daha da onemlisi tum gucleri kendi insiyatifine almak icin yaptigi bir is. Hayatinin sonuna kadar da tek adam olarak devam etmek isteyecek ve bunun icin de her anti-demokratik uygulamayi kullanacaktir. Basbakanlik gostermelik bir makamdir artik Turkiyede. Bunu anlayamadiginiza inanmiyorum. Elestiriyormus gibi yaziyorsunuz ama inandiginiz seyi acik secik belirtmekten kaciniyorsunuz. Yine de Erdoganin her yaptigini parlatarak, cilalayarak halka yutturmaya calisan yazarlardan daha namuslusunuz.