Burhanettin DURAN
Halkoylamasına on beş gün kala kampanya "yalanlar ve gerçekler" fırtınasına döndü. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kararsızları etkileme amacıyla cumhurbaşkanlığı sistemi hakkında "teknik" görünümlü "çarpıtmaya" başvuruyor.
Resmin bir yanını göstererek tümünün ifade ettiğinden farklı bir anlam çıkarttığı için "çarpıtma" diyorum. Belli ki, ABD Başkanı Trump'ın seçim kampanyasından ziyadesiyle esinlenmiş.
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının kararnamelerle her istediğini yapabileceği iddiasına bir yenisini ekledi. Yeni sistemde cumhurbaşkanının keyfi olarak Meclis'i de "feshedebileceğini" söyledi.
Tartışma, anayasa değişikliği paketinin 11. maddesiyle ilgili.
"Seçimlerin yenilenmesi" Cumhurbaşkanı ile Meclis arasında çıkabilecek krizi aşma amacıyla getirilen bir düzenleme.
Hem Meclis (360 oyla) hem Cumhurbaşkanı kendisinin de görevini sonlandırmak üzereseçimlere gidebiliyor.
Yani tek taraflı bir seçim yenilemesi, hadi "fesih" diyelim, bulunmuyor.
Bu düzenleme dünyadaki başkanlık modellerinin bir eksiğinin telafisi, bir rasyonelleştirme.
Sözgelimi ABD'de Başkan ile Kongre arasındaki krizi aşabilecek bir düzenleme yok. Beğenilmeyen, kamuoyunda itibarı sıfıra düşen bir başkanın görevine son vermek mümkün değil.
Başkan Trump'ı istemeyen müesses nizamın "Rusya bağlantısına" bu kadar yoğunlaşması başkanın normal yolla görevi sona erdirilemediği için. Ancak suç isnadı sebebiyle Senato'nun üçte iki çoğunluğu ile görevden alınabiliyor. Yani istenmeyen bir başkandan kurtulmak için tek yol "suçlama" (impeachment).
45 başkandan Johnson, Nixon ve Clinton bu uygulamaya tabi oldu. Nixon istifa ile diğerleri de Senato'da çoğunluk bulunamayınca suçlamadan kurtuldu.
Halbuki cumhurbaşkanlığı sisteminde uygulamalarıyla tepki çeken bir cumhurbaşkanından suçlama olmadan da kurtulmak mümkün. CHP'nin "tek adam" söyleminin aksine yeni sistemde "otoriterleşme" eğilimindeki cumhurbaşkanından Meclis kararıyla kurtulma fırsatı var.
Cumhurbaşkanının partisinden oluşan bir Meclis çoğunluğu olsa bile "tepki çeken" bir cumhurbaşkanının kendisinin de geleceği müphem olan bir erken seçimi göze alması çok zor. Bu yüzden erken bir seçimden sade bir milletvekilinden çok cumhurbaşkanının korkması gerektiği ortada.
Kaldı ki bu durumda ilk beş yıllık görev süresini de kısaltmış olacaktır. Bu yüzden cumhurbaşkanı sadece kendi partisinin değil muhalefetin milletvekilleri ile de uzlaşabilecek politikalar üretmek zorunda.
Şimdi resmin bu tarafına bakan birisinin "fesih tartışmasını" pekala tersine çevirmesi mümkün. "Meclis isterse keyfi olarak cumhurbaşkanını görevden alabilir" cümlesiyle.
Anlaşılan CHP maddelerin içerikleri üzerinden yeni çarpıtmalar üretmeye devam edecek. Önceki seçim ve referandumlardaki gerginlik taktiği yerine bu defa son güne kadar "yalan ve çarpıtma" taktiği uygulamayı sürdürecek.
Kuşkusuz yeni olan henüz yaşanmadığı için belirsizlikler içerir. Evet cephesi "eski" sistemin krizlerinden bahsederken CHP "yeni" sistemi çarpıtarak anlatmayı tercih ediyor. Ve evetçileri kendi çarpıtmalarına cevap vermekle meşgul ederek gündemi belirliyor.
Kılıçdaroğlu, "yalan söyleyen siyasetçi" şeklinde etiketlenmeyi de önemsemiyor.
AK Parti- MHP bloğu son on beş günde "yalanlara" cevap vermek yerine ezberleri bozan bir kampanya yürütmek durumunda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "16 Nisan'dan sonra hak ve özgürlüklerde daha ileri, daha güzel bir Türkiye göreceğiz" mesajı buna bir örnek.
Yine "hayır" çadırını ziyaret ederek oradakilerle sohbeti de kapsayıcı yaklaşımın tezahürü.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020