Burhanettin DURAN
Yarın AK Parti'de 3. Olağanüstü Büyük Kongre ile bir parantez kapanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurucusu olduğu partisinin genel başkanlığı görevini devralıyor. 16 Nisan anayasa değişikliği yeni bir hükümet sistemi getirdiği gibi Erdoğan'ın partisinin başına geçmesine imkân tanıdı.
Böylece son 15 yılın başat siyasi partisinde hareket- lider- kadro dengesi yeniden kurulmuş olacak. 2019 seçimlerine giderken AK Parti'nin en büyük avantajı da tam burada. Yani yüzde 50 artı 1 alması gereken cumhurbaşkanı adayının, Erdoğan'ın parti siyasetinin de başında olması. Bu durum parti içindeki kan değişimini kolaylaştıracağı, kırgınlıkları, küskünlükleri toparlayacağı gibi yeni bir sinerji de getirecek. Yüzde 48.6'lık hayır oyunu birleştirecek bir "çatı aday" arayışındaki CHP'nin kaosuna kıyasla AK Parti önümüzdeki iki yıla yeni bir "atılımla" giriyor.
Kongre'nin sloganı "Yeni Atılım Dönemi, Demokrasi, Değişim, Reform." Bu uzun başlık aslında AK Parti'nin hem iktidar döneminin tecrübesini hem de gelecek programını, vizyonunu bir araya getirmiş.
AK Parti ve Erdoğan siyaseti hep hesaplaşmaların ve dönüşümlerin ürünü olageldi. 28 Şubat sürecinin alacakaranlığında siyaset tarzını belirleyen AK Parti, Türkiye'deki ekonomik- siyasi krizlerin sarmala döndüğü günlerde, Ağustos 2001'de kuruldu. Yaklaşık bir yıl sonra iktidara gelerek 1990'ların "bunalımlı on yılından" çıkışın ümidi oldu.
Kendisini değişimin, reformun, demokratikleşmenin ve kalkınmanın aktörü olarak kodladı. Milletin değerlerine saygı temelinde "muhafazakâr," bürokratik oligarşiyi tasfiye anlamında "reformcu" yanını öne çıkardı.
2009'dan itibaren bu reformcu yanını, Türkiye'nin uluslararası sistemdeki konumunu değiştirme misyonu, hatta zorunluluğu diyeyim, ile birleştirdi. Ancak ekonomik büyümeyi ve halkın refahını genişletmeyi hep önceledi. Böylece en başta sadece değişimin aktörü olarak çıktığı yolda zamanla tecrübenin ve başarının adresi olarak da öne çıktı.
Bu performansta partisini sürekli bir dinamizmle diri tutan Erdoğan'ın payı büyük.
Hesaplaşmaların maliyetlerini gidermede, iktidar yorgunluklarını üstünden atmada Erdoğan'ın yorulmak bilmez liderliğinin etkisi hep kritik önemde oldu. Her krizde yeni bir çıkış bulabilen bu liderlik seçim başarılarıyla AK Parti'yi Türk siyasi hayatında "istisnai" bir aktör kıldı. Ve bu sayede AK Parti 2013'ten sonra ülkenin içine sokulduğu türbülansta hem ayakta kalabildi. Hem de 15 Temmuz gecesinin karanlığında "yerli-milli" direnişin dayanağı olarak kendini konumlandırabildi.
Bence, Erdoğan liderliğindeki AK Parti siyasetinin gücü dinamizminden ve değişim ısrarından geliyor. Tıpkı bisikletin pedalını çevirmeye devam etme kararlılığı gibi. AK Parti hep değişime gösterdiği bağlılık sayesinde gerektiğinde Kemalist vesayetle, gerektiğinde Batı tahakkümü ve etrafındaki bölgenin kaosuyla mücadele etti. Çözüm sürecini başlatması da PKK terörüyle amansız bir mücadeleyi göze alabilmesi de yine bu dinamizm ve değişim arzusuyla irtibatlı. Elbette AK Parti'nin "muktedirlik" döneminin deneme yanılmaları da oldu. Eğitim ve kültür politikalarından çözüm sürecine kadar birçok örnek verilebilir. Ancak sorunları daima yeni bir çözüm önerisiyle karşılamasını bildi.
Uluslararası konjonktürün ve bölgesindeki çatışmaların getirdiği problemlerle uğraşırken Cumhurbaşkanlığı sistemine geçme önerisini getirebildi ve seçmenden desteği alabildi.
Kuşkusuz her değişimin yorgunları, korkanları ve karşı çıkanları vardır. AK Parti'nin önündeki meydan okuma bunların muhalefeti değil. Asıl zorluk bir süredir hayata geçirdiği değişimleri siyasi hayatımızın kalıcı öğelerine çevirebilmesinde. Liderin dinamizmini partinin seferberliği ile birleştirip kurumların gücüne dönüştürebilmekte. Ve böylece kurucu siyasi iradenin farklı toplumsal kesimlerin uzun vadeli rızasını kazanabilmesinde.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020