Burhanettin DURAN
Başbakan Yıldırım'ın ABD seyahati, bölgemizde Suud-İran kutuplaşmasının "sıcak savaşa doğru" yöneldiği günlere denk geldi. Yemen'den Suud'a atılan füze, Lübnan Başbakanı Hariri'nin istifası ve Veliaht Selman'ın iktidar denklemlerini radikal şekilde değiştiren operasyonu...
Bu satırlar yazıldığında henüz Yıldırım'ın Başkan Yardımcısı M. Pence ile görüşmesi gerçekleşmemişti. Yıldırım'ın iki temel gündemi olduğu kanaatindeyim. İlki, Türk-ABD ilişkilerinde yeni bir sayfa açma zorunluluğu. İkincisi, bölgedeki Suud-İran kutuplaşmasının tehlikeleri.
Yaklaşımı ise ilişkileri zehirleyen unsurları ayıklamak, yargı üzerinden hesaplaşmaktan vazgeçmek, tekrar büyük fotoğrafa odaklanmak ve bölgeyi daha büyük felaketten korumak önerilerini içeriyor.
Türk-ABD ilişkilerinin kötü dönemlerinden birinden geçtiği konusunda herkes hemfikir. İkili ilişkilerin tarihinde iniş-çıkışlar olduğu biliniyor. Ancak küresel belirsizliklerin ve bölgesel çatışma ortamının derinleştiği bir dönemde Ankara-Washington hattındaki problemler farklı bir yapısal krize işaret ediyor. Eğer mevcut problemler bir paranteze alınarak ilişkiler onarılma sürecine sokulmazsa ve daha önemlisi, yeni işbirliği gündemi oluşturulmazsa gelen küresel ve bölgesel kaos ilişkilerde geri çevrilemeyecek hasarlar bırakabilir.
Arap baharı başladığında Washington'da bulunan birisi olarak Türkiye hakkındaki olumlu havayı şahsen çok iyi hatırlıyorum. Ancak Obama Yönetiminin 2013'te Suriye iç savaşını tümden Türkiye'nin sırtına yükleme çabasıyla bozulan ikili ilişkiler o günden beri hep kötüye gitti.
ABD'nin Suriye politikasının ürettiği maliyetler Türkiye'yi derinden etkiledi. 3.5 milyona yakın göçmeni bir kenara bırakalım... ABD gibi bir süper güç Deaş ile mücadele için terör örgütü olarak tanıdığı PKK'nın kolu YPG'yi açıktan silahlandırır noktaya geldi. Bütün "müttefiklik" ve "terörle mücadele" hukukuna gözlerini kapatarak bunu yaptı. Üstüne 15 Temmuz darbe girişimi karşısındaki umarsız tavrı, FETÖ liderini barındırması ve mevcut davalar eklendiğinde bugünkü "sancılı" duruma vardık. Türkiye kamuoyunda ABD karşıtlığı "kalıcı" hale gelme emareleri gösterirken Washington'da FETÖ mensupları Kongre koridorlarında cirit atıyor.
Türkiye karşıtı çevrelerin en "ılımlıları" bile "Türkiye'yi CumhurbaşkanıErdoğan'dan ayıralım, Erdoğan'a daha fazla saldıralım" havasında.
Ankara, "Deaş sonrası Suriye'nin geleceği" için ABD ile işbirliği yapmak istiyor. Rusya ve İran ile son dönemde "çatışmasızlık" konusunda yaptıklarını ABD ile yapamamış olmasının rahatsızlığı içinde.
Elbette en yakın örnek ABD'nin Rakka'dan Deaş'ı temizleme konusunda Türkiye ile değil de YPG ile çalışması. Ankara'nın önerisi YPG ile çalışmanın bırakılması, verilen silahların toplanması, Suriye'nin demografisine uygun aktörlerle masaya oturulması ve Cenevre sürecini canlandırarak barışı getirmek şeklinde özetlenebilir. Washington ise Deaş sonrası Suriye politikasını henüz ilan etmedi.
Yıldırım'ın seyahatinin ikinci gündemi olan "bölgenin geleceği" hususunda ise Trump yönetimi politikasını açıkladı: İran'ı sınırlandırmak. Zaten Trump'ın mayıstaki Riyad Zirvesi'nden itibaren Suudi Arabistan- BAE hattındaki Körfez ülkeleri hareketlendi. Önce Katar ablukası, sonra Lübnan Başbakanı'nın istifası ve Veliaht Selman'ın siyasi iktidarı temerküz arayışı...
İşte Türkiye, bu İran karşıtı hareketlenmenin "bölgesel bir savaşa" dönmesinden çekiniyor. İran ile "sıcak" kapışma ister Sünni-Şii mezhep çatışması, ister Arap-Fars milliyetçilikleri rekabeti formunda olsun, bölgeyi kana boğacaktır.
Gelen bölgesel kaosu Türkiye ve ABD "işbirliği" içinde karşılayamazsa her iki "müttefikin" de "başka yerlere savrulması" riski bulunuyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020