Burhanettin DURAN
Salı günü Beyrut limanını yok eden korkunç patlama bütün dikkatleri "cennet" diye bilinen bu güzel ülkeye çevirdi. Lübnan Sağlık Bakanı'nın verdiği bilgiye göre 137 ölü ve 5 bini aşkın yaralı var; 200 ila 300 bin insan evsiz kaldı. Ekonomik sorunlar yüzünden Ekim 2019'dan itibaren protestoların devam ettiği Lübnan,10 ila 15 milyar dolarlık bir zarara uğradı. Sabotaj ihtimali hala devam ediyorsa da 2750 tonluk amonyum nitratın inanılmaz ihmal öyküsü Lübnan'ın mevcut siyasal sisteminin başarısızlığına dair çok şey söylüyor. "Lübnan'ın Çernobili" olarak anılan bu felaket herkesin gözü önünde gelmiş. İnfilak etme riskine rağmen bu hacimde amonyum nitrat limanda hangarlarda bekletilmiş. Gümrük İdaresi'nin 6 uyarısına rağmen 6 yıl boyunca bu tehlike şehrin can damarında tutulmuş.
***
Bu patlama ile hesaplaşma, Lübnan siyasetini derinden etkileyecek. Zaten ekonomik kriz, Covid-19 salgını ve protestolarla sarsılan Lübnan'da halkının faturayı elitlere keseceğinden şüphe yok. Mevcut teknokrat hükümet ayakta kalır mı bilinmez ancak asıl sorun daha büyük. 30 yıl süren iç savaşın sonunda kurulan yapı bir devlet olamamanın itirafı mahiyetinde. Cumhurbaşkanı'nın Hıristiyan, Meclis Başkanı'nın Şii Müslüman ve Başbakan'ın Sünni Müslüman olması gerekiyor. Bu istikrarsız yapının krizleri de yıkıcı rekabeti de hiç eksik olmadı. Lübnan Başbakanı R. Hariri'nin 2005'te bombalı bir saldırıyla öldürülmesi ülkede siyasi bir deprem etkisi yapmıştı. Kısa bir süre sonra Suriye askerleri Lübnan'ı terk etmişti. Son yıllarda finansal kriz ve gıda güvenliği sorunlarıyla boğuşan ülkede benzer bir radikal etkinin oluşup oluşmayacağı tartışılıyor.
***
Arap isyanlarını diğer Arap ülkelerine göre daha kolay atlatsa da komşularından kaynaklanan sorunlar Lübnanlıları hiç rahat bırakmadı. Filistin meselesinin, İsrail saldırganlığının ve Suriye iç savaşın etkileri Lübnan'ı sürekli baskı altında tuttu. İran- Suud nüfuz mücadelesi ile İsrail- Hizbullah sıcak çatışmaları ülkenin titrek siyasal sistemini işlemez hale getirdi. 2006 İsrail işgali de Başbakan Hariri'nin 2017'de Suudi Arabistan gezisinde istifa ettirilmesi de hatırlarda. Mezhebi parçalanma ve dış güçlerin nüfuz müdahaleleri sarmalındaki Lübnan'da ağır iç-dış siyasi yükü taşıyacak bir siyasi birliktelik oluşturulamıyor. Son patlamanın Lübnan'ın selametini merkeze alan ve çekişmelere son veren siyasi bir dalga üretmesi iyi senaryo. Daha güçlü olan (kötü) senaryo ise dış aktörlerin köpürteceği bir iç kapışmanın tetiklenmesi. Hizbullah'ın "devlet içinde devlet" konumunun ve İran'ın yönlendirmesindeki bölgesel faaliyetlerinin Lübnan'a zararlarının sorgulanması kuvvetle muhtemel. İsrail, Körfez ve İran nüfuz mücadelesi yeni olumsuz etkileri ile Lübnan'da sahne alacak. Eski kolonyal güç Fransa'nın Cumhurbaşkanı Macron'un alelacele Beyrut'u ziyareti Lübnan denkleminde olma isteğini göstermesinden fazlası değil.
***
Beyrut patlaması Ortadoğu'nun geleceği açısından bazı tespitlerin altını çizmeyi gerektiriyor. Arap isyanlarının Körfez statükocuları eliyle iç savaşlara çevrilmesiyle oluşan yıkım devam ediyor. Başarısız devletler, milisler, terör örgütleri, istihbarat oyunları, yolsuzluklar ve halkından kopuk rejimler yaygınlaşıyor. Yemen'den Libya'ya uzanan bölgede hep aynı hikâye. İran, "Direniş hattı" siyasetiyle, İsrail, son dönemde iyice abarttığı "yayılmacı/ilhakçı siyaseti" ile ve BAE-Suud ikilisi "demokrasi korkularının" beslediği müdahaleleriyle bölgede istikrarı bozuyorlar.
Bulaştıkları her yere başarısız devlet ve iç savaş getiriyorlar. ABD işgali "Iraklaşma" getirdi. İran-Körfez rekabeti "Yemenleşme" yarattı. İran yayılmacılığı "Suriyeleşme" üretti. İsrail'in versiyonu daha berbat: "Filistinleşme." Fransa-Rusya- BAE-Mısır hattı Libya'yı bölecek bir macera peşinde. Bütün bu ülkelerin toparlanması için öngörülen model ise "mezhebe, aşirete ya da etnik gruba" göre yeni bir yapılanma kurmak, yani Lübnanlaştırma. Lübnanlaşmanın Ortadoğu'ya getireceği yıkım, ihmal haliyle, Beyrut patlamasıyla ortada. Bu gidişata karşı duran ve bölgeye istikrar getirici etkide bulunan tek ülke, Türkiye. Bölgeyi karıştıranlar ise Türkiye'yi "yeni Osmanlıcılık" söylemi ile sınırlandırma peşinde.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020