Erol KATIRCIOĞLU

Erol KATIRCIOĞLU
Erol KATIRCIOĞLU
Tüm Yazıları
Alternatif kutlamanın ortaya koyduğu
1.11.2012
2429

 Bugünlerde, günlerce yaptığımız konuşmalar, tartışmalar, yürüyüşler tarihe muhtemelen bir iki cümle olarak geçecekler. Örneğin, “23 Ekim 2012’de Cumhuriyet’in 89. kuruluş kutlamalarında CHP, Ankara’da bir ‘alternatif kutlama’ yapmak istemiş ve fakat o günün iktidar partisi AKP bu kutlamalara izin vermemişti. Çıkan arbedede birçok kişi yaralanmış ve daha sonra polisin barikatları açmak zorunda kalmasıyla kalabalıklar Anıtkabir’e kadar yürümüşlerdi”.

Aslında tarihte bir “an” olarak yaşanan bu olay bir değişimin ortaya çıkış biçimidir ve tıpkı bir filim şeridinde olduğu gibi daha uzun bir perspektiften bakılınca, yani başka olaylarla birlikte ele alınınca anlaşılabilecektir. Tabii ki burada böyle bir tarih denemesi yapmak değil niyetim ama bir zamandan beri gözlediğimiz olayları yan yana getirince spekülatif de olsa bir değişim tablosunun ortaya çıkmakta olduğu da açık.


Bir kere şunu açıkça söylemek gerekir ki; 89 yıl önce kurulan Cumhuriyet’in, bu toplumda sağladığı başarılardan biri, etnik olarak Türk olmayan Lazlar, Çerkesler gibi toplulukları bir tür asimile ederek ulus-devlet inşasına katmasıysa, bir diğeri de kendi anlayışları üzerinden yeni bir “kimlik” üretmesi olmuştur.
 Kendilerine zaman içinde çeşitli adlar veren bu “kimlik” mensupları kendilerini “laikler”“Kemalistler”, “modernler” gibi adlarla tanımlayagelmişlerdir.

Bir “kimlik” illa ki doğuştan gelen bir özellik değildir. Kimlikler kültürel olarak da yaratılabilen bir aidiyet ilişkisini ima ederler ve her kimlik kendi içinde sembollere, değerlere, fikirlere, algılara ve duygulara sahiptir.

Bu çerçeveden baktığımızda bugün “alternatif kutlama” yapanlar, özünde kendilerini“Kemalistler”, “modernler”“laikler” gibi tanımlayan ve belki de daha uygun bir terimle “eski cumhuriyetçiler”, Cumhuriyet’in 89 yıl önce tohumlarını attığı bu kimlik mensuplarıdırlar. Bunlar için, Cumhuriyet 89 yıl önce kurulmuş olan cumhuriyettir, sembol kişisi Mustafa Kemal’dir ve“münhasır medeniyete ulaşmak”“Batılılaşmak”“bağımsızlık”“anti-emperyalizm” gibi birçok ilke ve fikirlere sahiptirler.


Bugünü ilginç kılan gerçek ise bu kimliğin dün bütün sistem üzerinde kuruluştan gelen hegemonik bir güce sahipken bugün bu gücü kaybetmiş olduğudur.
 Gerçekten de tam bir ölçü olmasa da seçimlerde CHP’ye oy veren bu kesimlerin toplum içindeki varlıkları, yalnızca toplam seçmen içindeki paylarından gidersek yüzde 20-25 civarındadır.

O zaman akla şu soru geliyor: Bu kimlik mensupları, son yıllara kadar, kendileri azınlık oldukları hâlde nasıl olmuş da ülkeyi sanki çoğunlukmuş gibi yönetebilmişlerdir?Aslında bu sorunun cevabı da bizim 89 yıldır sürdürdüğümüz Cumhuriyet’in içini demokrasiyle değil de bir tür otoriterlikle doldurmuş olduğumuza işaret etmektedir. Bu bir.

İkincisi ise, siyaset sahnesi daha henüz kimlikler üzerinden partileşmiş partilerden oluşan Türkiye’debu kimlik mensupları da, tıpkı Kürtler gibi azınlık bir kimliği temsil etmektedirler ve doğal olarak da kendi kimliklerine ait talepleri vardır. Bu taleplerin vücut bulduğu siyasi parti ise CHP’dir.

Gerçekten de Türkiye siyasetinin normalleşmesi denen bir durum varsa o da bu 89 yıldır gizlenmiş gibi duran gerçeğin bugünlerde açığa çıkıyor olmasıdır. Cumhuriyet bu ülkede demokratik bir biçimde kurulmamıştır ve bu gerçek 89 yıl sonra güneşin altında yerini almaktadır.

CHP’ye oy verenleri “eski Cumhuriyetçiler” diye nitelediğimde, AKP’yi de “yeni Cumhuriyetçiler” olarak nitelediğimi düşünmüş olabilirsiniz. Ya da Mehmet Altan’ın ayırımında giderek “Birinci Cumhuriyet” bitmiştir sıra “İkincisinde” diyerek AKP’ye işaret ettiğimi de düşünmüş olabilirsiniz. Ama doğrusu bana göre Cumhuriyet’in kendisinden çok onun nasıl yönetildiğidir ki bu konuda AKP’nin de sınıfta kaldığı ortada.

O zaman temel soru şu: Cumhuriyet ama nasıl bir Cumhuriyet? Otoriter mi, demokrat mı? Buna karar vermek gerek.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Taner Pehlivan

    Taner Pehlivan

    14.12.2013 10:56

    bu türk´ün gercek demokrasiyle ilk tanismasi, sancili gecmesi normal. tarihte ilk defa, her isteyen her konuyu tartisabiliyor-yazabiliyor-seslendirebiliyor.. topluma tartisma sansi verilmesi en dogru yöntem.. (bazen, yeri gelmemis asiri isteklerin tehlikeside var)

Yazarlar