Etyen MAHÇUPYAN
Eğer Türkiye bugün hep söylenegelen şekliyle ‘hak ettiği’ yere gelememişse, bunun siyasi bağlamda en büyük nedeni Kürtlerle ne yapılacağının bir türlü bilinememesidir. Bu toplumun zaten zihniyete ilişkin, kültürel ve tarihsel ayak bağı çok… Üstelik kendisini tanımayan, yüzleşmekten kaçan, aradaki boşluğu hamasetle kapamaya çalışan bir alışkanlığa sahip. Ama yine de eğer Kürtlerle ne yapılacağı konusunda bugünün hak ve özgürlük anlayışına uygun bir ortak cevap üretilebilseydi, şimdi ne içeride demokrasi eşiğini aşamamış, ne de dışarıda potansiyelin çok altında kalan bir ülke olurduk.
Aslında Özal ile birlikte Türkiye bu gerçeği idrak etti. Nitekim ondan sonra gelen bütün ‘çözüm’ girişimlerine toplumun desteği çok kolay sağlandı. İç dünyalarda ‘öteki’ algısı çok derin olmakla birlikte, Türklüğü kutsayan rahatlatıcı konumlardan az veya çok uzaklaşıldı. Kürtlerin ‘var’ olduğu, ‘bizden önce’ bile buralarda yaşadıkları, ‘bize’ benzeseler de farklılıklarına sahip çıkmak istedikleri keşfedildi.
***
Küreselleşmenin başını kaldırdığı, demokrat değerlerin dünyanın her yerinde mağdur ve mazlumun elinde bir siyasi kaldıraca dönüştüğü yıllardı… Dolayısıyla Müslümanlar için talep edilen haklardan Kürtleri mahrum etmenin kabul edilebilir açıklaması yoktu. Böylece Türkiye Kürtlerin kendi farklılıklarına sahip çıkma hakkı olduğunu, kısık bir sesle de olsa kabul etti.
Bu noktaya gayet milli bir önerme olan ‘Kürt yoktur’ cümlesinden çıkarak gelinmişti. İnsanlık açısından küçük olsa da, Türkler için büyük bir adımdı. Devletin kuruluş ideolojisini ve ‘millet’ olma uğruna kabullenilen ve yaşanılan onca akıl ve etik dışı olayı düşünürsek iyi bir başlangıçtı. Nihayet Kürtleri ‘hatırlamıştık’… Çünkü herkesin bildiği üzere Kürtler Osmanlı döneminde ‘kendileri’ olarak epeyce uzun süre ‘bizle’ birlikte yaşamışlardı. Sorun şu anki ‘bizin’ geçmişteki ‘biz’ olmamasıydı… Cumhuriyet yeni bir ‘biz’ yaratırken, onu ‘ötekilerden’ temizlemiş, geriye kalanı ise törpülemiş, cilalamış ve halka yeni ambalajıyla sunmuştu.
Kürtleri yeniden hatırlayınca, önce modernlikten uzaklaşmamak adına liberal bir bakış denedik. Yol, fabrika yapılsın, okullar açılsın, herkes Türkçe öğrensin, kadınlar çalışsın vs dedik. Ancak meselenin tam da bu olmadığı açıktı. Ortada bir ‘kimlik’ talebi vardı ve bu talep Kürtleri diğer kimliklerin içinde eriterek karşılanamıyordu. Derken zamanın ruhuna uyarak demokrat bir bakışa yöneldik. Kürtçe konuşabilsinler, okuyup yazsınlar, şarkı söylesinler, Kürt kültürünü araştıran ve geliştiren kurumlar kurabilsinler, Kürtlerin taleplerini kamusal alana serbestçe taşıyabilsinler dedik. Ne var ki bunu gerçek anlamda içimize sindirmekte zorlandık… Belki de ‘bizim’ Kürtlere hüsnüniyet göstermemizin karşılığında onların da kendi taleplerinden feragat edeceğini, ‘aslında biz de Türk olmak istiyoruz’ diyeceklerini umduk.
***
Bütün bu süreç PKK’nın şiddet ve terör siyasetine, devletin örgütle mücadelesine paralel yaşandı. Ama PKK olmasaydı da hak ve özgürlük alanında farklı bir sonuç çıkmazdı. Hatta birçok Kürt’ün inandığı üzere, belki bu kadarı bile olmazdı.
Kürt meselesi çözülemedi çünkü Türkler, bırakalım demokratlığı, liberal olmakta bile fazlasıyla zorlandılar. Hele bugün resmi devlet ideolojisinin yeniden iktidar ortağı olduğu bir süreçte, bırakalım liberalliği, eski usul ataerkil bir ‘baba sıcaklığı’ bile sergilenemiyor.
Galiba Kürtleri hatırladığımız pek iyi olmadı… Hiç aklımızdan çıkmıyorlar ve ‘bizim’ devletimsi aklımız onları yeniden ‘yok’ haline getirmekten başka bir çare düşünemiyor. Keşke Kürtleri yeniden unutabilsek… Daha önce Cumhuriyet kurulurken yapmıştık. Şimdi de İkinci Kurtuluş Savaşı vesilesiyle yine yapabiliriz. Güneydoğuda yaşayan ‘Türklerin’ kendi yerel lehçelerini konuşmalarında mahsur yok deriz… Ülkenin eğitimsiz, geri kalmış bu yöresinin ‘cahilane’ bazı taleplerini de anlayışla karşılarız.
Hatırlamayı beceremedik… Belki unutarak daha az zarar veririz. Hem Kürtlere hem ‘bize’…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024