Fehim TAŞTEKİN
Doğu ve Batı arasındaki çelişki Ukrayna’dan sonra Gazze’de iyice billurlaşıyor. Bu durum “değerlere dayalı dünya” anlatısını yerle bir ediyor.
Bir tarafta Pekin kolektif Batı’nın İsrail eliyle tepelerine çöktüğü Filistinli örgütleri ulusal birlik için bir araya getiriyor. Diğer tarafta Amerikan Kongresi işgal altındaki Filistin topraklarında Hitler’den rol çalan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya soykırım PR’ı yapma fırsatı sunuyor.
Kongre’nin iki kanadına birden seslenme ayrıcalığı herkese nasip olmuyor. Netanyahu bu daveti dördüncü kez alan tek lider. Winston Churchill’in rekorunu da kırdı. Netanyahu dün Kongre’de coşkuyla karşılandı. Kürsüde yalan ve manipülasyonlarla dolu konuşması sıklıkla ayakta ve tezahüratlar eşliğinde alkışlandı. Bu tablo, ABD’nin soykırımdaki suç ortaklığının altını bir tez daha çiziyor. 39 bin ceset, 90 bin yaralı ve sakat, yerle bir edilmiş 140 bina, kavrulmuş ve zehirlenmiş toprak, o kamptan bu kampa sürülen ve açlığa mahkûm edilen insanlar… Bu dehşet görüntünün önünde soykırımı sürdürme kararlılığını sergileyen bir savaş suçlusu taltif edildi. Bu korkunç maskaralık İsrail-Amerikan ortaklığının teyidi adına yapıldı.
Netanyahu seçim sathı mailinde Demokratlar ve Cumhuriyetçileri İsrail’e bağlılıkta yarıştırıyor. Ve kendi siyasi bekasını bu şekilde garanti altına alıyor. Ayrıca Gazze’deki operasyonların gidişatı, ateşkes koşulları ve bölgenin geleceği, Mısır ile Gazze arasındaki Selahaddin Koridoru'nun kontrolü, Lübnan cephesinin genişletilmesi ve direniş eksenine karşı Irak, Suriye ve Yemen’de kapsamlı operasyonlar düzenlenmesi gibi konularda kendi oyun planının önünü açıyor.
Aralarında eski Mossad şefi Tamir Pardo, eski Genelkurmay Başkanı Dan Halutz, eski Savunma Bakanı Moşe Yaalon, eski Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Uzi Arad’ın da bulunduğu İsrailli üst düzey isimler, Kongre liderlerine mektup yazıp "Netanyahu, İsrail için varoluşsal bir tehdittir” uyarısında bulundu. Bu girişim ne davetin geri çekilmesini sağladı ne de Bibi’nin ihtiyaç duyduğu ambiyansı bozabildi.
Başkan Joe Biden durumdan memnun değil. Bir avuç Demokrat vekil ve senatör de Netanyahu’nun Amerikan desteğini istismar ettiğini, savaş suçlusu olduğunu, ilişkileri sabote ettiğini ve İsrail için tehdit haline geldiğini düşürüyor. Bunlar Kongre’deki oturumu boykot etti. Aralarında Yahudi olanlar da var. Filistin asıllı vekil Rashida Tlaib ise oturuma katılıp “Savaş suçlusu” yazılı dövizle tepkisini gösterdi.
Netanyahu’yu Kongre’ye davet eden Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson ise bu jesti Biden yönetimini hedef alarak yaptı. Kongre’deki her konuşmasında İran’ı İsrail, ABD ve Araplara tehdit olarak sunan Netanyahu’yu el üstünde tutanlar, Biden’ın İsrail’e desteğini yeterli görmüyor. Bu tayfa bazı ağır silahların İsrail’e gönderilmesinde yaşanan gecikmenin, sivil kayıplar konusunda yapılan uyarıların ve ateşkes baskısının İsrail’in başladığı işi bitirmesini zorlaştırdığını ve geciktirdiğini düşünüyor.
Burada kafa karışıklığına mahal yok: Biden, Netanyahu ile yaşadığı anlaşmazlıklara rağmen soykırımın bir numaralı suç ortağı. Evet İsrail Başbakanı’nı 4 yıl boyunca Beyaz Saray’a davet etmedi. Ama istediği her şeyi eninde sonunda verdi. Netanyahu, Hıristiyan Siyonistlerin oldubittisiyle Kongre’den sonra bugün Beyaz Saray’a gidiyor.
Kuşkusuz Netanyahu, Amerikan siyasetinde gelmiş geçmiş en tartışmalı İsrail lideri. Biden’la yıldızı barışık değildi ama 2020 seçimlerinde ortalık toz dumanken fırsatçılık yapıp hemen tebrik etti. Bu hareketiyle Abraham Anlaşmaları'nın sponsoru Donald Trump’ı gücendirdi. Seçim sonuçlarını tanımayan Trump "Biden'ı ilk tebrik eden kişi Bibi oldu; kendisi için herkesten daha fazla şey yaptığım kişi. Sessiz kalabilirdi. Korkunç bir hata yaptı" demişti. 2021’de bir röportajında Netanyahu’ya galiz bir küfür savurdu.
Yine de Netanyahu dört gözle Cumhuriyetçilerin zaferini bekliyor. Trump’tan da randevu kopardı. Görüşme yarın Florida'daki Mar-a-Lago'da olacak.
Liderler arası uyumsuzluklar üzerinde çok laf dönüyor ama bu durum ABD’nin İsrail’e ‘sonsuz’ desteğini etkilemiyor.
***
Netanyahu, Kongre kürsüsünden Biden’a nanik yaptı yapmasına da Biden’ın pazar günü adaylıktan çekilmesi hesaplarını biraz bozdu. Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Demokratların başkan adayı olarak öne çıkması Netanyahu açısından kötü oldu. Harris yönetimde İsrail için kötü polisi temsil ediyordu. Biden’ın yapamadığı eleştiriler Harris’in ağzından dökülüyordu. Harris’in bu tutumu sayesinde Demokrat Parti’den uzaklaşan ilerici kesimlerin döndürebileceği düşünülüyor. Teamül gereği yabancı konuk liderler Kongre’de ağırlanırken Temsilciler Meclisi Başkanı’nın yanında yer alması gereken Harris de Netanyahu’yu "Programım uygun değil” diyerek boykot etti. Bu İsrail lobisini epey kızdırmışa benziyor.
Elbette onun da İsrail’e sadakatinden şüphe yok. Sadece insani yardımlar, sivil kayıplar ve ateşkesle ilgili Netanyahu’nun duymak istemediği uyarılarda bulunuyordu. O kadar. Kendini Siyonist olarak tanımlayan Biden gibi İsrail’le gönül bağı yok. Gönül bağı Yahudi olan eşi Doug Emhoff'e! Trump’ı yenmeyi vadeden Harris’in insancıl farklılığı bu gidişatta bir parantez açmaya yetmez.
***
Garp cephesinde durum böyle. Biraz da şarka bakalım. Amerikan yönetimi, Çin’e karşı koyma stratejisini NATO’nun öncelikleri arasına koymayı başarırken Pekin de yavaş yavaş Orta Doğu’daki Amerikan düzenine çomak sokuyor. 2023’te Amerikan çıkarlarına hizmet eden İran-Suudi husumetine son veren uzlaşma, Çin’den gelen en önemli atıştı. Çin’den Filistin konusunda da bir çalım geldi. Geçen nisanda El Fetih ile Hamas heyetleri Pekin’de ağırlanmıştı. Bu kez 21-22 Temmuz’da Filistinli 14 örgüt Çin’in arabuluculuğunda bir araya gelip Pekin Deklarasyonu’na imza attı.
İsrail’in nevrini döndürecek bir adım. Dışişleri Bakanı Yisrael Katz ağzına geleni saydı. “Hamas ve El Fetih, Çin'de Gazze'nin ortak kontrolü için bir anlaşma imzaladı. Mahmud Abbas terörü reddetmek yerine Hamas'ın katillerine ve tecavüzcülerine kucak açarak gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Gerçekte bu gerçekleşmeyecek çünkü Hamas yönetimi ezilecek ve Abbas Gazze'yi uzaktan izleyecek. İsrail'in güvenliği yalnızca İsrail'in elinde kalacaktır” dedi.
Oslo Anlaşması ile İsrail çıkarlarına bekçi yapılan El Fetih’in Filistinli örgütlerle buluşması İsrail’in işine gelmiyor. El Fetih lideri Abbas siyaseten ömrünü tamamladı. Bundan sonra yapabileceği en büyük iyilik Filistin’de ulusal uzlaşı hükümeti ve seçimlerin önünü açmak olur. Abbas, Filistin dosyasına dahli olan Arap ülkelerine de derinden angaje. Onlar da İsrail-Amerikan ekseninin çıkarlarına boyun eğiyor. Olası demokratik bir süreçte Abbas’ın liderlik şansı sıfır. El Fetih saflarında potansiyel liderler de hapiste.
Pekin Diyaloğu önemli ama sorunları çözmek için sihirli bir formül de değil. Çin’in Filistin meselesine el atması ABD’yi köşeye sıkıştırabilir. Rusya’yı da biraz daha duyarlı hale getirebilir. Rusya, Sovyetler döneminde Filistin için yaptığının çok azıyla yetiniyor. Moskova kapısı Filistinli örgütlere açık. Diyalog çabaları olmadığı için değil ama Rusya’nın ağırlığını yeterince kullandığı söylenemez. Türkiye de geçen yıllarda bazı girişimlerde bulundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hamas’tan yana duruşu diğer Filistinli örgütler nezdinde Türkiye’nin arabuluculuk rolünü zayıflatıyor. Pek çok grup Türkiye yerine Mısır ve Cezayir gibi ülkeleri tercih ediyor.
Düne kadar Çin’in bu tür bir inisiyatif geliştireceği kimsenin aklına gelmezdi. Çin, Orta Doğu’daki çatışmalara hep mesafeliydi. Ticari ilişkileri öne çıkarıp riskli alanlardan kaçıyordu. BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak sadece kullandığı oyunun rengiyle uluslararası siyasete etki etmeye çalışması Çin’in artan küresel ağırlığına aykırı bir durumdu.
Peki Pekin Deklarasyonu’nda ne var?
14 örgüt üç temel ilkeye bağlılığı teyit etti:
- Filistin Kurtuluş Örgütü çatısı altındaki tüm Filistin grupları içeren kapsamlı bir ulusal birliğin sağlanması.
- BM kararlarına uygun olarak başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması.
- Mültecilerin geri dönüş hakkının garanti altına alınması.
Ayrıca geçici bir ulusal uzlaşı hükümetinin kurulması, bu hükümetin Batı Şeria, Kudüs ve Gazze Şeridi'nin birliğini teyit edecek şekilde tüm Filistin toprakları üzerinde yetkilerini kullanması, Filistin kurumlarının birleştirilmesi, Gazze Şeridi'nin yeniden inşa çabalarına başlanması ve en kısa sürede genel seçimlerin yapılması gibi hedefler sıralandı.
14 örgüt işgalci devlet ve yerleşimci çetelerin yürüttüğü soykırımı durdurma, Filistin topraklarının bütünlüğünü koruma, Filistinlileri sürme girişimlerine direnme ve işgali sona erdirme konusunda mutabık kaldı. Direnme, işgale son verme ve kendi kaderini tayin için mevcut tüm araçlarla mücadele hakkının olduğu vurgulandı.
Bildiride 4 Mayıs 2011'de Kahire'de imzalanan Ulusal Mutabakat Anlaşması ve 12 Ekim 2022'de imzalanan Cezayir Deklarasyonu’na atıf yapıldı. Mısır, Cezayir, Çin ve Rusya'nın yardımıyla bölünmeyi sona erdirecek anlaşmaların uygulanması kararlaştırıldı. Burada Filistinli grupları İstanbul’da buluşturmuş olan Türkiye’nin adı geçmedi.
Peki Pekin’in Gazze konusundaki yaklaşımı nedir? Çin 3 aşamalı bir yol haritası öneriyor. İlk adım, Gazze Şeridi'nde kapsamlı, kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkesin sağlanması ve insani yardımın engelsiz ulaştırılması. İkinci adım, Filistinlilerin Filistin'i yönetmesi ilkesine bağlı kalınarak Gazze'de savaş sonrası yönetimin güçlendirilmesi. Üçüncü adım, Filistin'in BM’ye tam üye olması ve iki devletli çözümün teşvik edilmesi.
Çinliler de bağımsız bir Filistin devleti için ulusal birliği şart görüyor.
Sorunlar ve uzlaşmazlık noktaları bir bildiri ile çözülecek türden değil. Kahire ve Cezayir bildirileri de rafta kaldı. İlerleme Filistinlilerin kendi ellerinde. Hariçten zorlamayla bir yere varılamaz. İsrail geçmişte FKÖ ile yakalanan birliği yok etmek için bütün kartlarını kullandı ve başarılı oldu. FKÖ 1967 sınırlarında İsrail’in varlığını kabul etmişti. Bu sayede BM zemininde meşruiyet kazanmıştı. Ama Oslo’dan sonra İsrail’in varlığını kabul etmeyen örgütlerin ağırlığı arttı. Birliğin hangi temelde formüle edileceği büyük bir açmaz.
İsrail ve finansörleri yeni bir FKÖ oluşumuna izin vermemek için her tür şirretliği ve kirli müdahaleyi yapıyor.
İsrail’in Gazze’deki hedefi Filistinlilere tutunacak bir dal, sığınacak bir çatı bırakmamak. Sürgünü hayatta kalmak için tek çıkış yolu haline getirmek. Haliyle Gazze’nin Filistinliler eliyle yönetilmesi İsrail için bir seçenek değil. O yüzden Filistinli grupların bir araya gelmesi Tel Aviv’i ifrit etmeye yetiyor. Kongre’de Gazze’nin yarınına dair bir şeyler söyleme gereği duyan Netanyahu da sonuna kadar gitmekten, bölgeyi silahlar ve radikalizmden arındırmaktan, askeri olarak bir süre daha kontrol etmekten ve sivil idareyi İsrail’i tehdit etmeyen Filistinlilere bırakmaktan söz etti.
***
Amerikan siyaseti yeri geldiğinde kendisine, İsrail’e ‘dur’ deme imkânı veren ikiliği ya da üstün konumunu yitiriyor. Yani ABD kendi nüanslarını kaybetti ve tek yönlü yola saptı. Tel Aviv, Washington’da kırmızı çizgi olarak ne varsa hepsini Trump döneminde aştı. Kudüs’ün İsrail’in bölünmez başkenti ilan edilmesi, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Golan Tepeleri’ndeki ilhakın tanınması, Tel Aviv’in terör örgütü ilan etmek için uğraştığı UNRWA’nın fonlarının kesilmesi Trump’ın aldığı kararlar arasındaydı. Trump’ın Abraham Anlaşmaları ile Filistin davasını gömme çabası halefiyle de kesintiye uğramadı. Biden, Abbas’ın beklediği barış inisiyatifini başlatmadı. Oslo’nun sponsoru Oslo’yu öldürdü. Biden 7 Ekim’den sonra da seçim hesaplarıyla Netanyahu’nun kendisine oyun oynamasına izin verdi. Bu dönüşüm Çin’e Orta Doğu’da manevra alanı açıyor. Fakat barış yapıcı bir rol için gereken araç ve kapasite henüz orada da yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025