Fehim TAŞTEKİN
İsrail’in Hizbullah’ın iletişim ağı ve komuta kademesine yönelik ağır darbeleri Lübnan cephesini teslim almaya yetmiyor. Sarsıcı darbelerin sahaya yansımaları ve güç dengesine etkisi merakla beklenirken taraflar adını koymadan yürüttükleri savaşa yeni fasıllar ekliyor. Ucu açık bir hesaplaşma savaşının içine girilirken misillemeler ya da intikamlar taksit taksit geliyor.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun kuzey cephesini büyütme kararının üzerinden çok geçmeden odaklandıkları ilk şeyin kara harekâtı değil Hizbullah’ın komuta kademesi, füze-roket rampaları, cephaneleri, yakıt depoları ve iletişim imkanlarını vurarak operasyon yeteneklerini yok etmek olduğu anlaşıldı. Netanyahu güç dengesini bozup yerleşimcileri evlerine döndürme hedefinden bahsederken Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah çağrı cihazı terörü üzerine yaptığı konuşmada “Yerleşimcileri kuzeye döndüremeyeceksin, kuzeyi bir kez daha işgal edemeyeceksin” diye meydan okudu.
İsrail 35 siville birlikte Hizbullah’ın iki numaradaki komutanı İbrahim Akil ve Rıdvan Birimi’nden 14 komutanı tek seferde öldürerek yanıt verdi. Hizbullah yanıtsız bırakamayacağı bir sonuçla karşılaştı. Ki Batı-Körfez blokunun mutlak kıskacı altındaki Lübnan hükümeti bile Hizbullah’a artık dur diyemeyeceklerini belirtmek durumunda kaldı.
Beklendiği gibi Hizbullah pazar günü İsrail’e yaklaşık 150 roket fırlattı.
25 Ağustos’taki senaryoya benzer şekilde İsrail ordusu, Hizbullah’ın misillemeye hazırlandığı gerekçesiyle cumartesi gecesinden Lübnan’a yönelik bir kez daha ağır bir bombardıman yürüttü. İsrail ordusuna göre binlerce roketin ateşleneceği 400 fırlatma rampası vuruldu. 25 Ağustos’ta 6 bini aşkın roketin fırlatılacağı yüzlerce rampanın vurulduğunu söylemişlerdi. Ama ‘önleyici saldırı’ yine bir şeyi önleyemedi.
Hayfa ilk kez hedefe konulurken Lübnan sınırına kadar tüm bölgeler olağanüstü hal kapsamına alındı. Hayfa Körfezi, Golan Tepeleri, Celile ve Lübnan sınırından yaklaşık 63 kilometre uzaklıktaki Beyt Şean'a kadar kuzey vadilerinde okullar kapatıldı ve hastane faaliyetleri yeraltına indirildi.
Hizbullah Ramat David Hava Üssü’nü vurmayı da başardı. Bu da bir ilk. 2006’da buraya ulaşmayı denemişti. İsrail ordusuna göre üsse 175 kg ağırlığında patlayıcı başlık taşıyan 15 adet 333 mm uzun menzilli füzeler fırlatıldı. İsrail medyası ise 15 roketten sadece sekizinin engellenebildiğini yazdı. 175 kg patlayıcı başlık taşıyan füze Fadi 2.
Bu üs özellikle Lübnan ve Suriye’ye yönelik saldırılarda kullanılıyor. Ayrıca Hayfa’nın kuzeyindeki Zvulun vadisinde yer alan Rafael Gelişmiş Savunma Sistemleri hedef alındı. Lübnan sınırına 24 km mesafede 6.5 kilometrekare alana yayılan askeri-sanayi kompleksi İsrail ordusunu donatıyor. Demir Kubbe, Davud’un Sapanı ve Demir Işın sistemlerinin yanı sıra tank savunması Trophy, güdümlü tanksavar Spike, havadan karaya füze Popeye, donanma füzesi Wave Breaker ve uçaksavar Barak gibi silahlar burada geliştirilip üretiliyor. Bu saldırıda 75 km menzilli Fadi 1, 105 km menzilli Fadi 2 ve Katyuşa kullanıldı. El-Meyadin'e göre füzeler yeraltındaki ‘İmad’ üssünden ateşlendi.
Hizbullah bu operasyonun hem Filistin halkı ve direnişini desteklemek amacıyla yapıldığını hem de çağrı cihazı ve telsiz katliamına verilen ilk yanıt olduğunu açıkladı.
***
Çatışmanın son tablosundan ne tür sonuçlar çıkıyor?
- İletişim darbesi ve komuta kademesindeki ciddi kayıplara rağmen Hizbullah operasyon ve komuta-kontrol yeteneklerini koruyor.
- İsrail yüzlerce fırlatma rampasını imha etse de Hizbullah köylere, vadilere ve dağlık alanlara dağılmış yeraltı mevzilerinden füze göndermeye devam ediyor.
- İsrail’in neredeyse üçte birini olağanüstü hal rejimine sokabiliyor.
- Siren haritası, Hizbullah’ın daha fazla yerleşimciyi göçe zorlayacak ve Netanyahu’nun vaadini imkansız kılacak bir yaklaşım sergilediğini gösteriyor.
- İsrail, Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın ergen bir trol gibi kullandığı X hesabından paylaştığı “Nasrallah, Gazze’deki Hamas uğruna Lübnan’ı yakıyor” propagandasının karşılık bulup Hizbullah üzerinde baskı üretmesini sağlayacak bir yıkım tablosu oluşturuyor. Bunun için her seferinde daha ağır bombardıman yürütüyor.
Hizbullah da tersinden İsrail içinde Netanyahu üzerinde baskıyı artıracak bir denklem kurmaya çalışıyor:
Gazze’de ateşkes olmadığı sürece kuzey cephesi yanmaya devam eder, Lübnan zarar gördükçe İsrail de zarar görür, daha fazla yerleşimci bölgeyi terk eder.
- Hizbullah özellikle hedefi tutturup sonuç alabildiği hassas-güdümlü roket ve füzelerini askeri tesisleri vurmaya hasrederek angajman kuralları içinde kalmaya çalışıyor. Bu tam teşekküllü savaştan kaçınma önceliğini de yansıtıyor. Yerleşim yerlerinde gerilimi artıran ve insanları sığınaklara iten roketler ise çoğunlukla önleniyor. Demir Kubbe’yi aşanlar maddi hasarlara, yaralanmalara ve nadiren can kayıplarına yol açıyor. Fakat tarafların angajman setine yaklaşımları, bu düzeydeki kayıpların tam teşekküllü bir savaş için aranan gerekçeyi oluşturmadığı sonucunu veriyor.
- Hizbullah Lübnan’ı felakete sürükleyecek senaryoyu tetiklememek için angajman kuralları içinde kalsa da misillemelerle kendi kadroları, destekçileri, Direniş Ekseni’nin diğer parçaları ve Gazze’deki grupları hareketin bütünlüğünü koruduğu ve taahhütlerinden çekilmediği konusunda temin ediyor.
***
İsrail’in iki binayı yerle bir edip onlarca sivili katletme pahasına Rıdvan Birliği komutanlarını ortadan kaldırmasının ne tür bir zafiyete yol açtığı konusunda bir taraf murat ettiği, diğer taraf arzulamadığı şeyi dile getiriyor. Hizbullah’a yakın kaynakların değerlendirmesine göre Rıdvan Birliği İsrail’in içine yönelik kara operasyonlarının planlanması ve yürütülmesinde ya da olası bir işgalin püskürtülmesinde kritik önem arz ediyor. Kara operasyonları bundan etkilenebilir. Ki Al-Monitor’a konuşan bir Lübnanlı kaynak, İsrail’in yerle bir ettiği binada Rıdvan Birimi komutanlarının cihaz terörüne yanıt olarak
İsrail'e kara harekâtı planları üzerinde çalıştığını öne sürüyor.
Fakat şu an kara harekâtı olmadığından Hizbullah, Rıdvan Birliği’ndeki kayıpları telafi edebilecek zamana sahip. İsrail mevzilerine yönelik nitelikli sızma hamlelerini geliştiren Rıdvan Birliği idi. Bu alanda gerileme olabilir. Fakat komuta zincirinde olup bitenler geniş bir coğrafyaya yayılan füze-roket birimlerinin sevk ve idaresini fazla etkilemiyor.
Lübnan cephesi, Direniş Ekseni’ni de ‘alanların birliği’ stratejisini de ciddiyet sınavına sokuyor. Irak İslami Direnişi’nin önceki salvolardan farklı olarak İsrail’e iki güdümlü füze göndermesi Lübnan hattının çökmesine izin verilmeyeceği vaadine bağlılığı teyit ediyor. Yani Hizbullah üzerindeki baskı artarsa Direniş Ekseni’nin de daha fazlasını yapabileceği mesajı veriliyor. Tabii bu mesajın henüz İsmail Haniye suikastından dolayı kendi misilleme vaadini yerine getirmemiş olan İran’dan geldiğini var saymak gerekiyor. 15 Eylül’de Tel Aviv’i hipersonik füze ile vuran Direniş Cephesi’nin Yemen ayağı da yeni bir sürpriz yapabilir.
***
Her tırmanışta değişmeyen soru; tam teşekküllü savaşa mı gidiliyor? İsrailli yetkililer, “Hizbullah'a yönelik operasyonların savaş çıkarmayı amaçlamadığını, sadece “gerilimi tırmandırmak suretiyle gerilimi azaltmaya çalıştıklarını” söylüyor.
Axios’a konuşan yetkililere bakılırsa İsrail’in hesabı şu: “Hizbullah üzerinde daha fazla baskı kurarak örgütü Hamas’tan uzaklaştırmak; Gazze'de çıkmaza giren ateşkes müzakerelerinden bağımsız olarak yerleşimcileri kuzeydeki bölgelere geri döndürecek diplomatik bir anlaşmayı kabul ettirmek.”
Malum Hizbullah cepheyi kapatmak için Gazze’de ateşkesi şart koşuyor.
İsrail’in garantörü ABD’den gelen mesajlar ise üç noktanın altını çiziyor: Tırmandırma stratejisini bölgesel bir savaşa yol açmadan bir ayarda tutmak zor; çatışmaları büyütmek yerleşimcileri evlerine döndüremez; savaş Yahudi devletinin çıkarlarına hizmet etmez.
Ama Amerikan yönetimi tüm suçlarına ortak oldukları İsrail’i sınırlamaya çalıştıklarını öne sürse de bunu başarabildiklerine dair en ufak bilgi sunamıyor.
Peki sonuçları savaştakinden farksız olmayan çatışmayı Hizbullah nasıl tanımlıyor? Dün Beyrut'un güneyinde İbrahim Akil ve Mahmud Hamad'ın cenaze töreninde konuşan Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, “Ucu açık bir hesaplaşma savaşı olarak adlandırılan yeni bir aşamaya girdik” dedi. Hizbullah tarafında hiçbir geri adım belirtisi yok. Netanyahu da dün yeni saldırılar vaat etti.
İsrailli yetkililerin yanı sıra Hizbullah’ın yediği darbelere sevinen kimi Körfez rejimleri, 1982’de Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) için uygulanan senaryonun tekrarı için düş kuruyor. FKÖ savaşçıları Amerikan, Fransız ve İtalyan güçlerinin eşliğinde Lübnan’dan çıkartılmıştı. Amerikalılar o vakit FKÖ üzerinde kurduğu baskının 100 katını bugün Hizbullah’a uyguluyor. FKÖ kovulduktan bir yıl sonra Amerikan ve Fransız güçlerini tası tarafı toplayıp Lübnan’dan çekilmeye zorlayan bombalama eylemleri bir devir-teslimi andırıyordu. Bombalar Hizbullah’ın sahneyi devraldığının resmiydi. FKÖ misafirdi; Hizbullah İran destekli olsa da Lübnan’dan koparılması imkânsız bir yapı. Bunun için İsrail-Batı-Körfez ekseninin akıtmadığı para, kurmadığı komplo, harekete geçirmediği dinamik kalmadı. İsrail daracık Gazze Şeridi’nde 11 ayda yerleşimleri yok edip yerin altını üstüne getirdiği halde Hamas’ı yok edemedi. Yok edebilseydi bugün hâlâ ateşkes koşullarını kabul etmiyor diye Türkiye’den Mısır ve Katar’a çok sayıda aktörü baskı unsuru olarak seferber etmek zorunda kalmazlardı. Lübnan cephesi İsrailli askeri uzmanların da teslim ettiği üzere Gazze’yle kıyaslanamaz.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby “Çatışma İsrail’in çıkarına değil” derken belli ki daha açık sözlü olamıyor.
Bu konuda yapılan değerlendirmelerden hareketle birkaç not düşelim:
- İsrail’in askeri paradigmasındaki öncelikler ile sahadaki çıktılar artık birbirini tutmuyor. Paradigmanın ilk maddesi caydırıcılık. Ama İsrail bütün dehşetine rağmen düşmanları üzerinde caydırıcı olamıyor.
- Stratejik derinliği olmadığından savaşı sınırlardan uzak tutmak esastı. Kuş uçurmaz sınırlarını koruyamadığı gibi füze ve SİHA’ların şehirlerine ulaşmasını önleyemiyor.
- Üçüncü öncelik kısa süreli savaşların tercih edilmesi. Coğrafyanın küçüklüğü ve insan kaynağının kısıtlılığı İsrail’e uzun savaşlardan kaçınmasını emrediyor. Savaş uzadıkça ‘S.O.S’ veriyor.
- Bir diğer husus girilen savaşların mutlaka zaferlerle sonuçlanması ve yarım bırakılmaması. Yerle bir etseler de askerî açıdan Gazze cephesini 11 ayda bağlayamadılar. O yüzden şimdi Lübnan’a girmeden Lübnan’ı bitirmeye çalışıyorlar.
- Bir başka öncelik iç cephenin bütünlüğü. Bu bütünlük bozuldu. Üst düzey eski yetkililer Netanyahu’ya veryansın ediyor. Kitleler meydanlarda. Yerleşimciler isyanda. Tel Aviv’de Netanyahu’ya karşı oturma eyleminde eski Genelkurmay Başkanı Dan Halutz’u yerden kazıyan bir ülke görüntüsü oluştu. İç cephe giderek dağılıyor.
- Bir diğer parametre dış destek garantisi. İsrail dış destekte olası bir kesinti ya da tereddüdü kaldıramaz. ABD’yi tamamen arkasına almadan büyük bir savaşa giremeyeceğini biliyor.
Hem hükümete karşı gösterilerde hem de ordunun artan vahşetinde parametrelerin yıkılmasının ürettiği korkuyu görüyoruz.
İsrail’in yok etme kapasitesinin büyüklüğünü tüm dünya dehşet içinde izliyor. Bedel ödetme yetenekleriyle ilgili kimsede soru işareti kalmadı. Fakat bu kapasite kendi parametrelerine göre hedeflenen sonuçları vermiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025