İsmet Berkan
Bu sütunda gördüğünüz denklem, bugün dünya ekonomisinin yüzde 60’ını oluşturan ürün ve hizmetleri yaratan denklem.
Onu “Schrödinger’in Dalga Fonksiyonu” adıyla biliyoruz ama hiçbirimiz (Erwin Schrödinger’in kendisi dahil) bu denklemin tam olarak ne anlama geldiğini, hatta gerçekte bir anlam ifade edip etmediğini bilmiyoruz.
Denklem, bir yanıyla son derece basit bir olasılık dağılımı denklemi. Mekanik bir şeyden söz ediyor. Zaten o yüzden pek çok fizikçi, “Kuantum fiziği” demiyor, “Kuantum mekaniği” diyor.
Denklem bize atomun içindeki parçacıkların, örneğin elektronun o an bulunduğu muhtemel yerleri söylüyor. Denklemin ürettiği sonuçları zaman serisi halinde görmek de mümkün; bu an, bir an sonra, üç an sonra, sekiz an sonra elektronun nerede olduğunu hep tahmin ediyor.
Peki denklemin yaptığı tahminler tutuyor mu?
Bu soruya “Çoğu zaman” diye cevap vermek lazım; çünkü bu bir olasılık hesabı ve adı üzerinde bize olasılıkları söylüyor, kesinlikleri değil.
Fakat bu olasılıkları biliyor olmak ve çoğu zaman elektronun tam olarak nerede bulunduğunu tahmin edebiliyor olmak bile bize devasa yarı iletken teknolojisi ekonomisini yaratmaya yetti.
Sadece yarı iletkenler de değil, gündelik hayatta kullandığımız pek çok teknolojinin arka planında bu denklem var.
Her ne kadar bu denklem son 100 yıldır bizim işimizi görüyorsa da, bir büyük sorun var. Doğayı anlamaya ve onun çalışma kurallarını bulmaya çalışan fizikçiler kesinlik istiyorlar, olasılık bir yere kadar yeterli. Kesinlik için elektronu gözlememiz ve onun hareketlerini önceden kesin kes bilmemiz lazım. Ama bilemiyoruz.
Neden bilemiyoruz? Bu imkansızlığı bize önce bir teorik fizikçi, Werner Heisenberg söyledi, elektronun aynı anda hem hızını hem bulunduğu yeri bilemeyeceğimizi, birinden birini seçmek zorunda olduğumuzu meşhur “belirsizlik ilkesi” ile ortaya koydu. Yani, elektronu bu an için gözlesek bile, bir an sonraki yerini bilemeyecektik; onun hızını saptasak bu kez yerini bilemeyecektik.
Bu imkansızlık, doğanın getirdiği kısıtlardan doğuyor.
Biz insanlar birbirimizi, koca gezegenleri, hatta “görünmez” sayılan kendi iç organlarımız dahil pek çok şeyi gözleyebiliyoruz ama sıra atomu oluşturan parçacıklara gelince bir engelle karşılaşıyoruz. “Gözlem” dediğimiz eylem, ister bizzat insan tarafından yapılsın ister bir makine, karşılıklı bir etkileşim gerektiriyor.

Gezegenleri gözlemliyoruz, çünkü onlara çarpan ve geri dönen elektromanyetik radyasyonu (ışık) gözlüyoruz. Gözlediğimiz cisme çarpıp bize geri yansıyan ışık o cismin durumunu bozmuyor veya bozsa bile bu kadar bozulmayla idare edebiliriz.
Halbuki atom altı parçacık söz konusu olduğunda, onlarla etkileşime giren her şey parçacıkların durumunu bozuyor; çünkü gözlem aracı olarak kullandığımız (mesela) foton ile elektron benzer büyüklüklerde.
Schrödinger’in denklemi, tek bir elektronu tahmin etmekte o kadar başarılı olmayabiliyor ama diyelim 100, diyelim 1 milyon elektron söz konusu olduğunda denklemin bize sunduğu olasılık hesabı anlamlı hale geliyor, anlamlı ve sonuç alan tahminlerimiz oluyor.
Schrödinger denkleminin başlıca sorunu şu: Biz elektronun yerini gözlemezken denklem mükemmel çalışıyor ama gözlem yapmaya kalktığımızda denklemin bize söylediği diğer bütün olasılıklar “çöküyor” yani o anda ortadan kalkıyor. Bu da matematiksel ve felsefi bir çelişki yaratıyor.
Kuantum fiziğiyle ilgili bugüne kadar sağdan soldan duyduğunuz bütün tuhaflıklar işte bu denklemin “çöküşü”nden kaynaklanıyor. Denklem eğer bize “gerçeği” söylüyorsa, çöken şey ne? Denklemi çökerten “gözlem” ve gözlemci” ne? Biz bir şeye bakıyor diye mi o şey ortaya çıkıyor?
Albert Einstein bu tartışmalara çok kızıyordu, “Ne yani” dedi bir seferinde, “Siz ona bakmıyorken Ay’ın orada olmadığına mı inanıyorsunuz?”
Schrödinger denkleminin aynı anda hem acayip işe yaraması hem de biz gözlem yaptığımızda denklemin içerdiği diğer “muhtemel gerçek”lerin hepsinin birden yok olması, “fiziki gerçek” adı verilen şeyin bile tartışılmasına neden oldu.
Ama tabii denklemin getirdiği bu çelişkiler veya sorunlar daha ilk günden beri biliniyor.
“Kuantumun babası” diyebileceğimiz büyük fizikçi Niels Bohr ve onun etrafına toplanan bir grup fizikçi, bu sorunu “Kopenhag yorumları” adı verilen yorumlarla aşmak istediler. Bohr, basitçe “İki fizik var” diyordu, “Bir kuantum fiziği bir de klasik fizik. Bu iki fizik birbirinin tamamlayıcısı.”
Bohr ve arkadaşlarının sesleri o kadar yüksek sesle çıkıyordu ki, uzun süre başka türlü yorum yapmak isteyenler neredeyse mesleklerinden oldu. Ancak 50’li yıllardan itibaren Kopenhag yorumu yerine geçebilecek başka yorumlar yapılmaya başlandı.
İlginizi çektiyse bu konuya devam edeceğim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.12.2025
15.12.2025
12.12.2025
11.12.2025
7.12.2025
5.12.2025
2.12.2025
27.11.2025
26.11.2025
21.11.2025