İsmet Berkan
Bir zamanlar Türkiye ‘Küçük Amerika’ olmaya özendi diye mi bilmiyorum ama ben öteden beri Amerika’nın siyasi tartışmalarını ve bölünmelerini Türkiye’ye benzetiyorum, iki ülkenin tartışmaları arasında sık sık paralellikler buluyorum.
Son seçim, Amerika’da toplumun yarıya yakın bir kesimi için büyük bir hayal kırıklığı oldu. O kesimin sesi çok çıkanlarına göre Trump cahil, dengesiz, öfke nöbetlerine tutulan, yalancı bir faşistti.
Şimdi seçimin ardından o kesim, Trump’a oy verenlere hakaretler yağdırıyor, en hafif deyimle onları ‘aptal’ olmakla, ‘Celladına aşık olmak’la suçluyor.
Türkiye’de birileri, Amerika’daki bu Demokrat çevrelerin sosyal medya mesajlarını derlemiş, benden önce benzerlikleri ilan etmeye başlamış durumda. Bir bakıma çok eğlenceli bu benzerlikler. Amerika kendine bir ‘Ne yani dağdaki çobanın oyuyla benimki bir mi’ diyen bir Aysun Kayacı bile bulmuş durumda, daha ne olsun.
Demokrat çevreler, hatta Kamala Harris’in kendisi bu seçimi ‘Demokrasiyi, özgürlükleri savunma seçimi’ olarak ilan ediyordu.
Peki ne oldu, Trump seçilince demokrasi ve özgürlükler elden gitti mi?
İşin tuhafı şu: Donald Trump’a göre de bu seçim demokrasi ve özgürlüklerin seçimiydi ve Kamala Harris’in kazanması halinde bu seçim son seçim olabilirdi.
Trump ve taraftarları bu görüşü inanmadan söylüyor değildi; sahiden seçimi kaybetmeleri halinde ülkelerini de kaybedeceklerine inanıyorlardı.
Onlara göre Demokrat Parti ve onun ‘ilerici liberalleri’ kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımıyor, kendilerinden başkasını eşitleri olarak görmüyor ve eziyordu. Ellerindeki en büyük kanıt, Trump’ı siyaseten yok etmeye çalışan ‘cadı avı’ davalar ve son olarak Trump’a yönelik suikast girişimleriydi.
Zaten sloganları ‘Ülkeyi geri almak’tı. Şimdi aldılar. Trump’ın zafer konuşmasında ilk sözü ‘Ülkemizi tedavi edeceğiz’ oldu.
Yani, Amerika’nın tedaviye muhtaç durumda olduğunu samimi olarak düşünüyordu.
Henüz bilmiyoruz, Amerikan seçmeninin oy verme davranışında bu korkutmaların rolü ne kadar oldu ama kendi ülkemizden biliyoruz: Daha iyi korkutan seçimi kazandı.
2023 seçimine giderken de Kemal Kılıçdaroğlu ve altılı masa temelde ülkemizin ‘faşizme gitmekte olduğunu’ söylüyor, bu seçimin belki de son seçim olacağından dem vuruyordu.
Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’ye göreyse seçimi Kılıçdaroğlu’nun kazanması, PKK’nın iktidarın parçası haline gelmesi anlamına gelecekti, buna izin verilemezdi.
Bu iki farklı beka endişesi bizim seçimimizde yarıştı, Erdoğan kazandı.
İki ülkede siyasetin yapılma biçiminde ve oy isteme davranışındaki benzerlik benzer sonuçlara yol açıyor: Giderek ortada bir merkez kalmıyor, kutuplar birbirlerinden farklı ‘hakikat’ler içinde yaşamaya başlıyor.
Benim gençliğimde ve yetişkinliğimde Türkiye’de bu merkez vardı; Amerika’yı o zamanlar bugünkü kadar yakından tanımazdım ama orada da merkez diye bir zemin yakın zamana kadar sık sık oluşur, hatta bazı ağır siyasi sonuçları olan yasaları o merkez birlikte çıkarırdı. Çünkü ‘gerçek’ ile ‘hakikat’ arasındaki mesafe bu kadar açık değildi.
Şimdi hem Türkiye’de hem Amerika’da inanılmaz bir mesafe var bu ikisi arasında.
Yanlış hatırlamıyorsam bizde ‘Öteki Türkiye’ lafını Serdar Turgut icat etmişti. Bir kendisi ve kendisi gibi olanların yaşadığı Türkiye vardı, biraz ayrıcalıklı, kendine seçkin sıfatını yakıştıran, maddi sorun yaşamayan… Bir de ‘Öteki türkiye’ vardı, temelde ekonomik olarak dezavantajlı, ülkenin yarattığı refahtan faydalanamayan, fakirliğe ve ikinci sınıflığa mahkum Türkiye…
Serdar o zaman söylemiş miydi şimdi hatırlamıyorum ama bu ‘Öteki’-‘Beriki’ Türkiye ayrımı sadece sosyo-ekonomik bir sınıfsal farklılık değildi, aynı zamanda bu sınıfların kendilerine göre kültürleri de vardı. Dolayısıyla sınıf savaşı ile kültür savaşı neredeyse aynı şeydi ülkemizde.
Benim o yıllarda en çok kullandığım örnek şuydu:
Levent’te bazı büyük bankaların genel müdürlükleri var. Akşam olduğunda o genel müdürlüklerde çalışan personel çıkıyor, o sırada servis araçları yeni oraya ulaşan temizlik personeli bu binalara giriyordu. Girenlerin neredeyse tamamı başı örtülü kadınlardı; çıkan kadınların tamamı ise döpiyesli kadınlar.
Ekonomik sınıf farkı ile kültür farkı ancak bu kadar çarpıcı olabilirdi.
Ülkemizdeki kültür savaşı, son 20 yıldır iktidarda olan Ak Parti sayesinde bir hayli şekil değiştirdi ama bitmedi, aksine derinleşti. Bugün o banka genel müdürlüklerinden dışarı çıkan döpiyesli kadınlar artık kendileri gözden düşmüş bir azınlık gibi hissediyorlar, oysa 20 yıl önce çoğunluk olduklarını düşünürlerdi.
Bu saatten sonra Pollyannacı rüyalar görmenin, kültür savaşlarının ve (Hem Amerika hem Türkiye’deki) kutuplaşmanın sona ermesini ummanın ne kadar gerçekçi bir tutum olduğu bence tartışmalı.
Bana soracak olursanız bu kutuplaşmalar ve farklı farklı hakikatlere sahip olma eğilimi bundan sonra hep kalacak.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.12.2025
7.12.2025
5.12.2025
2.12.2025
27.11.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
8.11.2025