İsmet Berkan
Türkiye tam bir aydır hiç de normal olmayan günler yaşıyor. Bakmayın siz iktidarın asayiş berkemal laflarına veya başka şeylere, gerçekten olağanüstü günlerde yaşıyoruz.
Bu olağanüstülüklerin üstü ne kadar örtülmeye çalışılır, sanki onlar yokmuş gibi ne kadar yapılmak istenirse istensin, bazı şeyler kaçınılmaz biçimde insanın yüzüne vuruyor.
İşte dün öyle günlerden biriydi. Merkez Bankası’nın politika faizini arttırma kararı öyle herhangi bir günde alınmış normal, sıradan bir karar değildi.
Bu kararın ne anlama geldiğini uzun uzun yorumlamak gerekiyor. Ama bunu yorumlamak için önce 18 Mart akşamı ve 19 Mart sabahı ne olduğunu yorumlamak lazım.
18 Mart gecesinin sorusu
18 Mart akşamı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması iptal edildiğinde Türkiye’de siyaset birdenbire gerçek ötesi bir yere geçti: Cumhurbaşkanlığı seçiminin en önemli adayının yarışa girmesi engellendi.
Bu, Türkiye’de demokrasinin seviyesinin birdenbire Rusya, Beyaz Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan seviyesine gerilemesi, fiilen ortadan kaldırılması anlamına geliyordu.
O gecenin sorusu şuydu: Bundan sonra seçimler tek adaylı, sadece Tayyip Erdoğan’ın adının yazılı olduğu pusulalarla mı yapılacak, yoksa Rusya’da Putin’in kendine seçtiği rakipler gibi göstermelik başka adayların isimleri de pusulada yazacak mı?
19 Mart sabahının sorusu daha beterdi
Biz o sırada bilmiyorduk ama sahiden de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi “turbun büyüğü heybede”ydi. Ertesi sabah şafak vakti 200 polis İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın resmi konutu bastı ve onu gözaltına aldı.
Bir gece öncenin sorusu birdenbire değişti, artık seçimlerin tek adaylı olup olmayacağını değil, bu ülkede yeniden seçim olup olmayacağını merak ediyordu insanlar. Türkiye’de seçimli demokrasi, savcılar ve polis eliyle sona ermiş, fiili bir tek parti rejimine geçilmişti, izlenim buydu.
Bu dediğim izlenim sadece benim veya muhalefetin izlenimi değildi. Nitekim biraz sonra para piyasaları açıldığında, izlenimin cebinde veya banka hesabında biraz birikimi olan herkesin ortak izlenimi olduğu ortaya çıktı. Halk dolar almaya yönelmişti.
Bu noktada siyasetten ekonomiye geçelim.
Doları baskıla, enflasyon düşsün politikası
Türkiye Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olmasıyla 2023 Temmuz ayından itibaren bir enflasyonu düşürme politikası uyguluyor. Politika Nurettin Nebati’nin Haziran 2023’e kadar uyguladığı enflasyonu düşürme politikasından biraz farklı. Nebati, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın koyduğu düşük faiz şartı altında doların fiyatını baskılayarak enflasyonu düşürüyordu, bunun için de Merkez Bankası deli gibi karşılıksız para basıyor ve doların fiyatını savunmak için de olmayan dolarları satıyordu.
Mehmet Şimşek de esasen yöntem olarak doların fiyatını baskı altına alarak enflasyonu düşürüyor ama onun devrinde faiz arttırmaya izin çıktı, ürkek adımlarla faiz yüzde 50’ye kadar yükseltildi, bu sayede enflasyon ancak yüzde 40 civarına inebildi. Ardından faiz indirimleri de başlamıştı, çünkü ucuz paraya ve devletin bu politikası üzerinden savaş zengini parası kazanmaya alışan kesimlerin sabrı taşmaya başlamıştı.
Şimşek’in “program” dediği şey doların baskılanması yoluyla fiyatların baskı altına alınmasıydı ve piyasada bir inandırıcılığı vardı. Bu sayede Türk milleti portföy tercihini değiştirdi, bankalarda KKM’de veya dolar hesabında duran parasını bozdurup TL faize geçti. Şaka değil, 120 milyardan fazla dolar sattı Türk milleti Merkez Bankasına.
TL bolluğunda enflasyon da yavaş düştü
Ortada tuhaf bir durum vardı: Merkez Bankası yüzde 50 faizle piyasayı fonlayacağını söylüyordu ama piyasa çoğunlukla bankadan para falan almıyordu, çünkü bozdurulan dolarlar sayesinde zaten ortada muazzam miktarda fazla TL vardı.
Bu fazla TL’nin yeni enflasyon yaratmaması için bin bir türlü kredi yasağı uygulanıyor, nakit paranın işe yaramasını engellemek için 200 TL’den büyük kupürlü para basılmıyor, vatandaş kredi kartı veya banka havalesine zorlanıyordu.
Bu şartlar altında enflasyonun düşüşü de sınırlı oldu; daha yeni yüzde 38’e indi. Hesaba göre bu yılın sonunda yüzde 30’un altına inecekti.
Bu hassas ve çok sayıda temenniyi bir arada içeren ekonomik “program”ın temel varsayımı Türk milletinin portföy tercihinin TL’de durmaya devam edeceğiydi. Bir şey olur, milletin yatırım portföyü tercihi yeniden dolara dönerse bütün düzen çökerdi.
Şimdi yeniden 19 Mart sabahına geri dönelim.
Doların fiyatı 42 liraya fırlayınca
O sabah para piyasasında dolara öyle yüksek bir talep geldi ki, saatler 10.00’u gösterdiğinde piyasaya döviz satmakta olan kamu bankalarının o gün için yurt dışından kendilerine sağladığı döviz “line”ları tükendi.
Birdenbire dolar talebi karşılanamaz, dolar almak isteyen dolar alamaz hale gelince panik büyüdü ve doların fiyatı o sabahki 36 liradan 42 liraya fırladı.
42 lira hükümetin üstü örtülü biçimde 2025 yılı sonu için koyduğu dolar fiyatı hedefiydi ve birkaç saat içinde doların fiyatı oraya gelmişti. Ardından kamu bankaları hemen yeni “line”lar temin etti, Merkez Bankası devreye girdi ve yoğun bir dolar satışı başladı, doların fiyatı 38 liraya indirilebildi. Bir hesaba göre o ilk gün toplamda 11 milyar dolar satıldı piyasaya.
Türkler portföy değiştirmeye karar verdi
Bugün aradan 30 gün geçti. Toplam 50 milyar doları aştı satılan dolar. Bunun 6 veya 7 milyar doları yabancı yatırımcıların parasıydı, kalanı Türklerin parası. Türkler yeniden yatırım portföylerini TL’den dolara döndürdü ve korkarım döndürmeye de devam ediyorlar.
Merkez Bankası bu dönüşü durdurmaya ve 38 liralık dolar fiyatını savunmaya çalışıyor.
Kimse yüksek sesle söylemese de ben söyleyeyim: Bu ölçüde büyük bir dolar talebinin tek bir anlamı var, piyasa ciddi bir devalüasyon bekliyor, yani doların fiyatının belki 40, belki 42 lira, belki daha bile fazla olmasından endişe ediyor. O yüzden de o gün parasını korumak için TL’den dolara dönüyor.
19 Marttan 14 Nisana kadar Merkez Bankası ne gün ne kadar rezerv kaybıda uğradı? Kırmızılar brüt rezerv, maviler net rezerv rakamları. (Kaynak: Turkey Data Monitor)
38 lirada kurulan Merkez Bankası siperi
Merkez Bankası bu psikolojiyi kırmak için 38 liralık dolar fiyatını savunuyor, adeta siper savaşı yapıyor ve piyasaya devalüasyon beklentisinin yanlış olduğunu, dolara dönenlerin maddi kayba uğrayacaklarını göstermeye çalışıyor.
Bu yolda bir dizi önemli ve olağanüstü adım attı Merkez Bankası. Bir kere acil kodlu bir PPK toplantısı yapıp haftalık repo ihalelerini durdurdu, gecelik borç verme faizini de yüzde 49’a yükseltip piyasayı sadece gecelik fonlayacağını söyledi.
Ardından piyasanın elindeki fazla TL’yi emmek için süper faizli (31 gün vadeli kağıtlara yıllık yüzde 60 faiz verdi) bonolar çıkardı. Bu arada vatandaşın dolar alma talebi devam ettiği için de zaten piyasadan TL topluyordu. Böylece birkaç hafta içinde piyasada TL kalmadı, bankalar ilk kez yüzde 46’lık gecelik faizle Merkez’den yeniden fon almaya başladı.
Faiz arttı ama piyasanın talebi durmadı
Ancak şaşırtıcı bir şey oldu, piyasada dolar talebi durmamıştı, TL yokluğuna ve TL faizlerin yükselmesine rağmen Türkler dolara dönmeye devam ediyordu. Yani Merkez Bankası’nın olağanüstü PPK toplantısında aldığı kararlar “kısa” kalmıştı, yetersiz faiz artışı mevcut dolara dönme eğilimini durdurmamış, devalüasyon beklentisini kıramamıştı.
Oysa piyasa biliyor, Merkez Bankası net rezervini gerekirse eksi 75 milyar dolara kadar düşürür ve doların fiyatını sonuna kadar savunur. Bunu Nurettin Nebati döneminde gördük, bugün Mehmet Şimşek döneminde görmememiz için bir sebep yok.
Merkez Bankası dün faizi bir kez daha arttırdı, politika faizini, yani haftalık borç verme faizini yüzde 46’ya, gecelik pencereyi ise yüzde 49’a yükseltti. Ümidi bu adımla dolara olan talebi kırmak, devalüasyon beklentisinin önüne geçmek.
Temel endişe ekonomik değil siyasi
Bugün daha net göreceğiz ama buna rağmen dolar talebinin devam ediyor olması, meselenin ekonomiyle değil tamamen siyasetle ilgili olduğunu bize gösterecek.
Temel endişe bir devalüasyon olacağı endişesi değil, temel endişe Türkiye’de bir daha seçim sandığının seçmenin önüne konup konmayacağı.
Şunu unutmayın: Türk milleti sandığın önüne bir daha gelmeyebileceği endişesine kuvvetli bir karşılık verdi, hem sokaklara çıktı gösteriler yaptı, hem de Ekrem İmamoğlu için 15,5 milyon oy kullandı. Şimdi CHP toplam 28 milyon imza toplamak için sokakta çalışıyor. CHP lideri “Darbeyi püskürttük” diyor ama henüz püskürtülmediği ortada, çünkü İmamoğlu’nun ne diploması geri verildi ne de kendisi hapisten çıktı.
İktidarın ümidi gerçekleşmeyebilir
Bu şartlar altında iktidar belki zamana oynuyor ve zaman içinde gerilimin düşeceğini, İmamoğlu’nun mahpusluğunun ve diplomasızlığının tartışma gündeminden ineceğini ümit ediyor, ama bu ümit gerçekleşemeyebilir.
Çünkü ne kadar “Ortada olağanüstü bir durum yok, yaşanan da sıradan bir adli yolsuzluk soruşturması” deniyor olursa olsun, hayatın bazı gerçekleri var ve Merkez Bankası kaçınılmaz biçimde bu gerçeklere uyum sağlamak zorunda hissediyor kendini.
Hatırlayın, Şahap Kavcıoğlu başkanlığındaki Merkez Bankası 2021 yılının Eylül ayında faiz indirimine başlayınca doların ipi kopmuş, Aralık ayında hükümet KKM ilan etmek zorunda kalmış, patlayan enflasyon Merkez Bankası’nın eksi 75 milyar dolara kadar inen rezervleriyle ancak Mayıs 2023’te yeniden yüzde 30’lara baskılanıp öyle seçim yapılmıştı ve Tayyip Erdoğan seçimi ikinci turda kazanabilmişti.
Durum 2021’dekinden vahim
Şimdi Merkez Bankası faiz yüzde 46, enflasyon yüzde 38’ken bir ayda 50 milyar dolar satmak zorunda kaldı. Durum 2021’den daha vahim gözüküyor.
Siyasi yumuşama adımları atmadan, Türk milletine sandığın önüne mutlaka geleceğinin ve adil bir yarış olacağının güvencesini vermeden dolar kurunun bu seviyesini savunmak çok kolay olmayabilir.
Dolar kurunun 38 lirayı aşması halinde neler olabileceğini ise hayal etmek bile istemezsiniz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
23.05.2025
22.05.2025
13.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
10.04.2025
6.04.2025