İsmet Berkan
Birkaç gün önce İsmail Saymaz’ın HalkTV’nin web sitesindeki yazısında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin birkaç ay önce MHP içinde düzenlenen bir toplantıda ‘İki Cumhurbaşkanı yardımcısından biri Kürt biri Alevi olsun’ dediğini okuduk hep birlikte.
Bahçeli sahiden böyle demiş miydi? Dün kendisi de söyledi ki, evet demişti.
Bahçeli’nin bu sözleri üzerine ne yorumlar yapılıyor ne siyasi komplo teorileri çıkarılıyor.
Oysa Bahçeli’nin sözlerinin bir temenni olarak çok da fazla kıymeti harbiyesi yok. Daha doğrusu siyaseten anlamlı bir büyük kıymeti var bu sözlerin: Bugüne kadar siyaset sahnesinde hep diğer etnik ve dini/mezhebi kökenlerin kollektif olarak varlığını reddetmiş bir partinin bu kollektif kültürel kimliklerin varlığını kabul etmeye ufak ufak yanaşması anlamına geliyor.
Türkiye’de elbette Kürtler de var, Aleviler de… Ama MHP bu grupların grup olarak değil o grup mensuplarının birey olarak varlıklarını kabul eden partinin adı.
Yani ‘Aleviler’ yok ama ‘Alevi vatandaş’ var; ‘Kürtler’ yok ama ‘Kürt kökenli vatandaş’ var. Bunu diyordu MHP. Şimdi liderinin ağzından, parti içi bir toplantıda söz konusu grupların grup olarak temsilinin de mümkün olabileceğini söylüyor.
Gerçi Bahçeli’nin dünkü uzun yazılı açıklaması yine birey Alevi ve birey Kürtten söz ediyor olsa bile, bu sözlerin neyi ifade ettiği açık.
Etnik/Dini bölünmesi bizden daha keskin ülkeler var. Bahçeli’nin sözleri üzerine hemen Lübnan akla geldi. O ülkede Hıristiyan/Müslüman bölünmesinden Anayasa kuralı çıkmış. Türkiye’nin artık hiç hatırlamadığı bir de Kıbrıs Cumhuriyeti var elbette. Burada da Türk ve Rum grupların Anayasaya dayalı bölünmesi en sonunda önce bir etnik temizlik girişimi, ardından daha yeni 51. yılı kutlanan bir savaş ve son olarak iki devlet ortaya çıkardı.
Bahçeli’nin kastettiği herhalde Lübnan veya Kıbrıs gibi etnik grupların isimleriyle Anayasada sayılması olamaz. Üniter devlet ilkesinden herhalde en son vazgeçecek kişi Devlet Bahçeli ve onun partisi MHP olmalı.
Ancak elbette üniter devletten ne anladığımız ve onu nasıl uyguladığımız konusu mutlaka tartışılması gereken ve geçmiş uygulamaları mutlaka değiştirmemiz gereken bir alan, buna kuşku yok. Nitekim bugünkü ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin bütün siyasi pazarlığı da bu konuda yapılacak. PKK’nın ön şartsız silah bırakmasını, Abdullah Öcalan’ın ‘Demokratik siyaset’ten söz etmesini böyle anlamalıyız: Daha önce Anayasaya etnik eşitliği sokmak isteyen PKK bu talebinden tek taraflı olarak vazgeçti, artık bundan sonra Anayasaya Türkiye Cumhuriyeti için ‘Türkler ve Kürtlerin ortak devleti’ diye bir ibare koyma talebi yok!
Hatta belki şunu bile söyleyebiliriz: Anayasadaki mevcut vatandaşlık maddesinde değişiklik yapmak bile PKK’nın ön talepleri arasında değil.
Örgüt, bu taleplerini en fazla siyaseten dile getirebilir ve bunları gerçekleştirmek için siyasi mücadele yürütebilir, o kadar.
Peki talep edilen ne?
Talep edilen ve zımni olarak hem Devlet Bahçeli hem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından vaat edilen şey, demokratik eşitliğe dayalı siyaset yapma imkanı. Yani örgütün siyasi taleplerini dile getirip silahlı değil siyasi mücadele yapması imkanının getirilmesi. Kısaca demokratikleşme.
PKK siyasi taleplerini ya bizzat kendisi ya DEM Parti aracılığıyla dile getirecek; Meclis’te hala bir türlü kurulamayan komisyonda da bu talepler bütün siyasi partiler tarafından tartışılacak, kabul görürse gereken yasa veya Anayasa değişikliği yapılacak.
Fakat dikkat edin, Türkiye’nin medyasında da, siyaset ortamında da o taleplerin dile getirileceği zemini yaratacak bu demokratik eşitlik siyaseti hakkında neredeyse hiç tartışma yok.
Tartışma, masada hiç olmaması gereken ve olayların gidişine baktığınızda zaten olmayacak şeylere yoğunlaşmış durumda. Son bu Kürt ve Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcısı meselesi de böyle işte.
Zaten bütün anormallik bu.
Düşünün, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 50 yıllık düşmanı, bir büyük silahlı ayaklanmanın başlatıcısı örgüt, kağıt üzerinde neredeyse hiçbir şey talep etmeden, tek taraflı olarak silahlı mücadeleyi de bitirmiş, kendini fesih kararını da almış, hatta sembolik de olsa silah da bırakmış.
Türkiye’yi yöneten iktidar, aylardır herhangi bir pazarlığın olmadığını söylüyor. Bir büyük siyasi pazarlık yapıldığına, gizlice bazı sözler verildiğine dair bugüne kadar ortaya bir kanıt da konamamış.
O zaman tek konuşmamız gereken şey, PKK’nın hepimiz için yarattığı bu fırsattan olabilecek en iyi şekilde yararlanmak ve gelecekte bir daha bir silahlı Kürt ayaklanmasının çıkmasını engelleyecek şeyleri düşünmek.
Ama diyorum ya, bunları konuşmuyoruz, her konuda geleceğe dönük müthiş değerlendirmeler yapan medyadaki ve siyasetteki aktörlerin hiçbiri bu temel içerikle ilgili konuşmuyor, onun yerine havanda su dövülüyor.
Neden?
Bu soruya benim kişisel yanıtım son derece basit, hatta banal: Gerçekte konuşmamız gereken şey demokratikleşme olduğu halde, demokratik eşitliği bozan şeyleri teşhis etmek olduğu halde bu konulara girmekten kaçınıyoruz, çünkü o konulara girersek Kürtler dışında kesimlerin demokratik haklarını da konuşacağız, en önce ülkemizde özgürlüklerin kısıtlı olduğunu kabul edip sonra o kısıtları ortadan kaldırmaya çalışacağız.
Türkiye’de etnik ve mezhebi ayrılıkların resmileşip derinleşmesi anlamına gelebilecek bir öneri hakkında hepimizin bir fikri var da, gerçekte olması gereken şeyler olan mesela Kürtlerin, mesela Alevilerin kolektif eşitliğini sağlayacak haklar konusunda ağzımızı bıçak açmıyor.
Fikrimiz olmadığından değil, bunları konuşmanın bir fayda getireceğinden emin olmadığımız için konuşmuyoruz.
Fayda getirmek ne kelime, bunları konuşmanın yarın öbür gün başımızı belaya sokup hapse girmemize neden olabileceğini düşündüğümüz için konuşmaya korkuyoruz.
Öyle bir karanlığın içindeyiz ki, demokratik eşitliğin hayalini bile kuramıyoruz ve böyle şeyleri Devlet Bahçeli ile Tayyip Erdoğan’ın konuşmamıza izin vereceği güne kadar konuşmayı erteliyoruz.
Çok ama çok tuhaf bir durumdayız.
DEMOKRASİ TALEBİNİ SADECE DEM PARTİ’NİN ÜZERİNE YIKMAK HAKSIZLIK OLUR
Biliyorsunuz sürecin adı ‘Terörsüz Türkiye’ olarak belirlendi. Bu sürecin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürütülmesi konusunda da genel bir uzlaşma var. Zaten bu uzlaşma gereği olarak, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önerisi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon oluşturulması kararı alındı. Henüz komisyon oluşamadı, bu arada Meclis tatile çıktı ama herhalde en geç Ekim ayında komisyon da kurulacak.
Komisyonda Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partiler oranlarına göre yer alacak. Yani çoğunluğu Cumhur İttifakı, Ak Parti ve MHP elinde tutacak. Ama bu ikincil önemde. Esas önemlisi, bu komisyonun işlevi. O işlev de ana yazıda anlatmaya çalıştığım demokratikleşme mekanizmalarını kurmak.
Tam olarak nasıl işleyeceği belli değil belki ama bir şey kesin: Kürtleri temsilen Meclis’te olan DEM Parti bu komisyona bir dizi öneride bulunacak, komisyon o önerileri konuşup bir şekle sokacak.
Bu bana soracak olursanız DEM Parti’nin altından kalkabileceği bir şey olmakla birlikte yine de tek başına bu partiye bırakılmaması gereken çok ağır bir sorumluluk.
Baktığınızda bugün Türkiye’nin en fazla demokratikleşme talep eden partisi CHP aslında. Üstelik bu partinin ta 2023 seçimi öncesinden kalma 6’lı masa deneyimiyle geliştirilmiş bir Anayasa ve çok sayıda yasa değişikliğinden oluşan kapsamlı bir demokratikleşme hazırlığı da var (Altılı masanın diğer partilerini de unutmayalım).
CHP söz konusu ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonunda öncülük üstlenebilir; şimdiden DEM Parti ile bir araya gelip ortak tutum ve taleplerle de komisyona gelebilir.
Bu komisyonun kurulmasını Bahçeli istedi, Ak Parti de onay verdi ama komisyon iktidar açısından ilginç bir samimiyet sınavı haline getirilebilir aslında. Bakalım CHP bu konuda ne yapacak?
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
25.08.2025