İsmet Berkan
Birbiri ardına önemli gelişmeler yaşanıyor Suriye’de. Bu gelişmelerin bir bölümü Türkiye’nin “Terörsüz Türkiye” hedefiyle de ilişkili ama Türkiye açısından bakılacak olursa mesele bundan büyük. Çünkü konu, ABD ile İsrail’in Suriye’nin geleceği konusundaki alttan alta devam eden çatışması ve İsrail’in bu ülkenin geleceği için biçtiği rolle de ilgili.
Aslında bir taraftan bakacak olursak, Suriye’nin nasıl bir geleceğe sahip olması gerektiğine ilişkin bir uluslararası çatışma halinden söz ediyoruz. Bu çatışmada öne çıkan iki taraf ise Türkiye ile İsrail.
O yüzden yaşananı Türkiye ile İsrail’in bölgesel güç hakimiyeti savaşı olarak görmek mümkün. Ama meseleyi sadece böyle adlandırmak, hem konuyu kötü özetlemek olur hem de Suriye sahasında en az Türkiye kadar, hatta daha aktif olan diğer Arap aktörleri ve bu arada ABD’yi görmezden gelmek anlamına gelir.
Sanki karmaşık, çok aktörlü, çok taraflı bir mücadele varmış gibi gözüküyor, gerçekten de biraz sonra ayrıntılarına girince öyle olduğunu siz de göreceksiniz, ama bu mücadeleye “satranç” adını vermek de gerekmiyor, çünkü arka planı ne kadar karmaşık oursa olsun sonunda basit bir sonuç için uğraşılıyor, o yüzden ben yaşanan oyuna “dama” demeyi tercih ederim.
Suriye
Bu karmaşık gibi gözüken oyun Suriye sahasında yaşandığına göre anlatmaya Suriye’den başlayayım.
Ahmet Şara yönetimi, Suriye’yi çok dinli, çok etnili bir toplum olarak bir üniter devlet şeklinde örgütlemek istiyor. Bu isteklerini defalarca ilan ettiler. Hatta bu tasarıma açıkça karşı çıkan PKK/YPG dışında bir silahlı grup da yok.
İç savaş yorgunu, perişan ve barış ile ekonomik gelişmeye aç olan ülkede Ahmet Şara yönetimi şimdilik hem içeride hem de dışarıda girdiği sınavlarda verdiği sözlerden dönmemiş, arka plandan eski İslamcı geçmişi henüz hortlamamış durumda. Ama gerek Suriye’de gerekse uluslararası planda hala “Bakalım ne zaman içindeki cihatçı uyanacak” diye şüpheyle izlenen bir aktör. Bu şüpheler korkarım hiçbir zaman tamamen sona ermeyecek.
Üniter bir devlet kurması da, ülkedeki silahlı grupları silahsızlandırması da, işleyen bir demokrasiye geçilmesi de belli ki zaman alacak.
Onu geciktirmek, hatta başarısız kılmak isteyen şimdilik yegane uluslararası güç İsrail gibi duruyor ve İsrail açıkçası başarılı da oluyor. İşte son durduk yerde çıkan Dürzi-Bedevi silahlı çatışması, buna İsrail ordusunun doğrudan müdahil olması, Suriye’nin özlenen gerçek bir iç barıştan ne kadar uzakta olduğunun açık kanıtı gibiydi.
Bu ülkenin eğer aynı yoldan sapmadan yürüyecekse, gidecek daha çok mesafesi var.
İsrail
İsrail daha Esad yönetiminin yıkıldığı ilk günden itibaren kendisine iç barışını sağlamış, ekonomik kalkınma yolunda ilerlemeye başlamış bir Sünni ağırlıklı Suriye istemediğini belli etti.
Bir yandan Suriye’de yeni yönetim duruma hakim olmaya çalışırken meydanı boş bulan İsrail, eski Suriye ordusunun neredeyse bütün teknolojik varlığını yok etti, bu ülkeyi uçaksız, hava savunma sistemsiz, donanmasız, hatta tanksız bıraktı.
Ama İsrail’e bu da yetmedi. Golan tepelerindeki işgalini genişletti, hatta Suriye toprağına girdi. O da yetmedi, ülkedeki Dürzi azınlığı bir anlamda kendi kanatları altına aldı.
Dürziler, İslam’ın popüler kültürde daha çok Hasan Sabbah ve Haşhaşiler isimleriyle bildiğimiz İsmailiye Kolu’nun bir versiyonu olan dini/etnik bir grup. Üç ülkeye, Lübnan, Suriye ve İsrail, yayılmış durumdalar. Kendi içlerinde bir ve bütün olduklarını söylemek kolay değil.
Suriye-Ürdün sınırındaki son Bedevi-Dürzi çatışması, İsrail’in Suriye’yi aslında üçe veya dörde bölmek istediğinin kanıtı gibi görüldü, hemen ortaya hayali haritalar çıktı. İsrail sözde Suriye’de İsrail ve Ürdün sınırı boyunca bir Dürzi koridoru, daha Kuzeyde bir Kürt bölgesi, en Batıda Lazkiye etrafında bir Alevi bölgesi ve geri kalan yerlerde de zayıflamış bir Sünni bölgesi yaratmak istiyordu.
Bu talep ne kadar komplo teorisi ne kadar gerçek, şu anda bilmeye imkan yok ama İsrail’deki Netanyahu hükümetinin davranışları bu anlatılanın sahiden İsrail’in niyeti olduğunu düşündürüyor insana.
ABD
Ama tabii bölgede bir başka uluslararası aktör daha var, o da Amerika’nın kendisi.
Neredeyse her zaman İsrail’le birlikte hareket eden, genel olarak Ortadoğu’ya ilişkin gelecek tasarımları her zaman İsrail ile uyum içinde olan ABD bu kez biraz farklı sanki.
Esasen ABD’de Başkan Donald Trump’ın yönetimi, İsrail konusunda kendi içinde ikiye bölünmüş durumda. Halen hakim olan görüş, İsrail’in Gazze savaşından itibaren ve son İran savaşına kadar kazabileceğinin maksimumunu kazandığı, artık bu kazançlarını kendi hanesine yazıp geleceğin barışçıl Ortadoğu’sunun yaratılması aşamasına geçmesi gerektiği kanısında.
Bundan kasıt Trump’ın ilk başkanlığı döneminde imzalanan Abraham Anlaşmaları. Trump, yaptığı Suudi Arabistan gezisi sırasında bizzat Suud Veliaht Prensi Muhammed ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kendisine takdim edilen Ahmet Şara’dan etkilenmiş gibi duruyor. Kendisine o görüşme sırasında Suriye’nin İsrail ile Abraham Anlaşmalarına taraf olacağı vaat edilmiş. O yüzden Trump, İsrail’in Suriye’yi daha fazla kurcalamasını, bu ülkede istikrarı daha fazla bozmasını istemiyor. Bu yöndeki mesajlarını hem Trump’ın Ankara’daki Büyükelçisi ve yakın arkadaşı Tom Barrack aracılığıyla duyuruyor. Barrack birkaç kez İsrail’i ABD’li yetkililerden duymaya alışık olmadığımız biçimde eleştirdi.
Ama öte yandan Trump destekçilerinin ve yönetimdeki adamlarının tamamı böyle düşünmüyor. İsrail’e açık çek vermeyi ve bu ülkenin savaşını sürdürmesini isteyen ciddi güçler var ABD’de. Şimdilik bunlara direnen Trump bunu ne kadar daha sürdürebilir, bilinmez.
Türkiye
Suriye’nin en büyük komşusu ve yeni Suriye yönetiminin en aktif destekçilerinden biri olarak Türkiye’nin konumu görece en basit olanın aslında. Türkiye, yanı başında komşularına tehdit oluşturmayan, iç barışını ve istikrarını sağlamış, ekonomik kalkınmasını başlatmış bir “dost” Suriye istiyor.
Türkiye açısından durumu zorlaştıran ve karmaşıklaştıran tek şey, bu ülke topraklarının halen üçte birini kontrol eder durumdaki PKK/YPG’nin durumu.
PKK/YPG’nin askeri güçlerinin tamamen dağılmasını ve sadece PYD ile temsil edilen bir siyasi güce dönüşmesini istiyor Türkiye. Ama bu gerçekleşmiş değil, çok kolay gerçekleşecek gibi de durmuyor.
O yüzden son Dürzi-Bedevi olaylarından sonra PKK/YPG’nin de hareketlendiğini gören Türkiye dün itibarıyla son derece sert bir tedbire başvurma konusunda kararlılığını da sergiledi. Buna göre Suriye Türkiye’den resmen askeri yardım istemişti, Türkiye de bu askeri yardımı verecekti. Yani PKK/YPG ile gerekirse Suriye ile bir olup savaşacaktı Türk Silahlı Kuvvetleri ve bu ülkede “üniter yönetim”i gerekirse silah zoruyla kuracaktı.
Şimdilik umalım ki işler o noktaya gelmesin ama ABD’nin devreye girip İsrail saldırılarının durdurulması, Suudi Arabistan dahil güçlerin devreye girip Bedevi-Dürzi çatışmalarını sona erdirmesiyle PKK/YPG birkaç hafta önceki yalnızlığına geri döndü.
Bugünlerde PKK/YPG’nin bir numaralı ismi Mazlum Kobani (Mazlum Abdi) şimdi Fransa’dan destek arayışında, Emmanuel Macron’la da görüşeceği söyleniyor. Ama Amerikan Büyükelçisi Tom Barrack’la da bir kez daha görüşecek. Barrack daha önce ona “Silahlarını bir an önce bırakıp merkezi Suriye yönetimine katılmalarını” salık vermişti.
Ankara bütün gücüyle Şam’daki Ahmet Şara yönetimini de destekliyor.
Lübnan
Aslında bu ülkenin Suriye denklemiyle ilgisi dolaylı ama onu da saymak lazım; çünkü bu ülke de Amerika’nın Abraham Anlaşmaları zinciriyle İsrail’e kalıcı bir güvenlik ve dostluk ortamı oluşturulması çabalarında önemli bir yeri var.
İsrail daha yeni bir kez daha Lübnan’a saldırdı ama bu ülkedeki Hizbullah bir askeri güç olarak artık çok zayıf düşmüş durumda. Bu zayıflığı sayesinde Lübnan iç politikasındaki gücü de geriledi. Aslında Hizbullah’ın da sadece bir siyasi güce dönüşmesi, Lübnan’ın istikrarı açısından önemli.
Barış geldiğinde bu ülkenin yetişmiş insan gücü sayesinde nasıl kısa sürede yeniden zenginleşmeye başlayabildiğini geçmişte gördük.
Suudi Arabistan
Sadece Suriye fotoğrafının değil bütün Ortadoğu fotoğrafının en önemli aktörü aslında Suudi Arabistan.
Bu ülke Abraham Anlaşmalarına taraf ama anlaşmayı yürürlüğe sokmak için bir şartı var: Filistin’de iki devletli çözümün ve barışın gerçekleşmesi. Suriye konusunda Türkiye ile paralel hareket etti bugüne kadar. Yani Ahmet Şara yönetimini ve onun Suriye’nin geleceğiyle ilgili vizyonunu destekliyor.
*
İsrail henüz Gazze’de ateşkese bile yanaşmazken bir bağımsız Filistin devletini kabul etmesi nasıl olacak? Ortadoğu’da 75 yıl sonra barış ilk kez gerçek olmaya bu kadar yaklaşmışken İsrail’in kendi geleceği hakkında hala endişeler duyması nasıl engellenecek, bu sorular şimdilik cevapsız.
Ama Suriye’de olan bitenle Filistin barışı arasında İsrail tarafından kurulmuş bir bağ var. Bu da İsrail’in mevcut hükümetinin hem iç politika sebepleriyle hem de içlerinden gelen güvensizlik nedeniyle ABD’nin vaat ettiği barışa kendilerini yakın hissetmemesinden kaynaklanıyor.
İsrail böyle kalmaya devam ederse, kendine yeni yeni düşmanlar arayacak ve sonunda Türkiye ile de askeri anlamda karşı karşıya gelebilecek.
Ama yok bu ülke savaş yerine etrafındaki barışa yatırım yapmaya karar verirse, Abraham Anlaşmaları büyük bir fırsatın da adı aynı zamanda. Suriye’de olanları böyle okumak gerektiğini düşünüyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
25.08.2025