Kurtuluş TAYİZ
Öcalan umudu...
26.10.2012
4082
Uzakta bir ada hapishanesinde ömür boyu hapse mahkûm bir insan dışarıdaki insanların kaderini elinde tutabilir mi? Milyonlarca insanın, sorunlarının çözümünü bu kişiye bağlaması normal mi? Herkesin tuhaf karşılayabileceği bu durum, aslında Türkiye gerçeğinin bir parçası. Cezaevlerindeki binlerce insan, İmralı Adası’nda hapis yatan Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması ve bir dizi başka talep için kendisini ölüme yatırmış durumda. Ölümleri ve yaşamları hakkındaki o büyük kararı sadece Abdullah Öcalan verecek.
Bu durum ister istemez Abdullah Öcalan’ı, Kürt sorununda yine umut hâline getirdi. Daha önce olduğu gibi Öcalan yine kilit isim oldu; BDP’nin Meclis’e dönmesini sağlayan o, milletvekillerinin yemin krizini çözen o, PKK’lıların Habur’dan eve dönmesi talimatını veren isim yine o...
PKK saldırıları durdurmak için Öcalan şartını öne sürüyor, BDP “Bizle değil, Sayın Öcalan’la görüşün” diyerek muhatap gösteriyor; Başbakan Erdoğan da keza öyle, “İmralı’yla her an görüşebiliriz” diyerek, Öcalan’ın öneminin altını çiziyor.
Habur ve Silvan baskınından sonra, yani barış görüşmelerinin ardından kopan kıyamete ve üstünün çizilmesine, yerin dibine batırılıp “idam mı edelim, tecrit mi” diye baskı altına alınmasına rağmen, sonunda, her iki tarafın da dönüp dolaşıp geldiği “adres” yine İmralı oluyor.
Bu ülkede savaşın da, barışın da kaderini sanki Abdullah Öcalan kontrol ediyor. Öcalan, örgütünün arkadan dolanarak onu onlarca kez boşa çıkarmasına karşın kendi gücünü, etkisini korumayı —İmralı’da geçen 12 yıla rağmen— bildi. Bugün hâlâ gücünü koruyor.
Zaman zaman örgütün ondan bağımsızlaştığını ve onu etkisizleştirdiği değerlendirmeleri yapılıyor, yapıyoruz. Dağ kadrosunun İmralı’nın “barışın merkezi” olmasına sıcak bakmadığı sır değil; onlar, bu konuda örgüt olarak son sözün kendilerinde olmasını istiyorlar. Ve bunu açıkça olmasa da dolaylı olarak yapıyorlar. Fakat bu da elbette bir yere kadar işe yarıyor; 14 Temmuz 2011’de Silvan pususundan sonra başlattıkları devrimci halk savaşıyla neredeyse yüzlerce can aldılar, yüzlerce can verdiler; ama bugün açlık grevi yapan sivil direnişçilerin kamuoyunda oluşturduğu kadar olumlu bir etki oluşturamadılar, sonuç elde edemediler. Açlık grevcileri bugün yeni bir diyalog kapısını aralamış görünüyor. Çözüm için kamuoyunun üzerinde uzlaştığı tek isim yine Öcalan.
Bunun doğru olup olmadığı bir yana, kamuoyunda gözlerin yine Öcalan’a çevrilmesi, umutların yine ona bağlanmış olması inkâr edilemeyecek bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Kandil barışın umudu olamadı, olamıyor; barış için gözler geçmişte olduğu gibi bugün de İmralı’da. Kürt kamuoyu, hatta Türk kamuoyunun önemli bir kesimi ona güven duyuyor. PKK’yı destekleyen Kürtlerin büyük bir kısmı barış konusunda Kandil’e neredeyse güvenmiyor bile. Eğer barış olacaksa bunu ancak Öcalan’ın sağlayabileceğine inanıyorlar.
Siyasal iktidar için Öcalan pek güven vermemesine karşın hâlâ birinci muhatap; zira onlar için Kandil’le değil anlaşmak konuşmak bile çok zor.
Hükümetin Öcalan üzerindeki tecridi kaldırıp kaldırmayacağı, ailesi ve avukatlarıyla görüşme imkânı sağlayıp sağlamayacağı merakla bekleniyor. Dün için Öcalan’a bayram görüşü sağlanacağı iddiaları kulisleri hareketlendirse de akşama kadar bu konuda herhangi bir gelişme yaşanmadı. Ama beklenti sürüyor, bugün ve yarın Öcalan’a bayram görüşü yaptırılabilir.
Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, önemli bir karar olur. Hükümetin Öcalan ile uzlaşma sağlamadan tecridi kolay kolay kaldırabileceğini sanmıyorum. Belki birkaç deneme yanılma görüşüne izin verilebilir. Ama tecridin kalkması Öcalan’ın siyaset sahnesine dönmesi anlamına gelir. Silvan’dan sonra geri çekilen, devlet tecridiyle uzun bir sessizliğe gömülen Öcalan, aktif politika yapmaya başlar. Yeni bir barış süreci için umutlar yeniden Öcalan’a bağlanır.
Hükümetin bence çok fazla seçeneği de yok; Öcalan faktörü en azından savaşın önünü kesmeye yarar; yeniden “barış”, “çözüm” tartışmaları gündeme oturur. Her gün onlarca gencin ölmesi yerine Öcalan’ın konuşması tercih edilebilir. Bu durum, Türkiye’nin ve Kürt hareketinin açmazını gösteriyor.
Umutların bir kişiye bağlanması, nereden bakılırsa bakılsın sağlıklı olmayan bir ruh hâlinin yansıması. Gerçi toplumsal ve siyasal mücadeleler tarihine pek yabancı değil bu durum; pek çok ülkede onlarca lider, temsil ettiği etnik, dinî veya siyasi grubun kaderinde etkili oldu.
Tarihin Öcalan’a barışı sağlama fırsatı sunabileceğini öngörebiliriz; akan kanı durdurabilecek, barış için örgütüne söz geçirebilecek bir lidere tarih, sayfalarını cömertçe açabilir; fakat savaş adına, ölme ve öldürme adına edilecek sözlere tarihin sayfalarında anlamlı bir yer vereceğini hiç sanmıyorum.
Ben yine de ne Kürtlerin, ne de Türklerin geleceğinde tek bir ismin etkili veya belirleyici olmasını mantıklı buluyorum. Meseleyi İmralı Kandil ikileminden çıkarıp Meclis zeminine taşıyarak, demokratik alanı genişleterek belki bu kanlı açmazdan kurtulabiliriz. Yoksa daha uzun süre siyaseti ve toplumu bu “tek adam”lar kontrol eder.
[email protected]
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019