Kurtuluş TAYİZ
Paris suikastının baş zanlısı Ömer Ziya Güney’in kimliğine ve yaşamına dair ortaya çıkan yeni ayrıntılar “Kurtlar Vadisi” tadı vermeye başladı. Ya da “Kürtler Vadisi” mi desem, bilemedim.
Jöleli saçları, o siyah gözlükleri, takım elbiseli pozları Türk dizilerindeki kahramanları andırıyor. Bazı karelerde olduğu gibi bir insan, sıradan ve basit. Anadolu’nun her yerinde rastlayabileceğimiz özelliklerde. Bazı karelerde (ferrari önünde elinde çantayla çektirdiği fotoğraflar) ise Güney’in olamadığı ama olmak istediği biri var; bütün dizilerin sattığı bir “hayal”, bir “kimlik” bu. Bu kareler herhangi bir özellik taşımıyor ya da bu kişinin kendi kuşağının ortak özelliklerinden fazla bir şey ifade etmiyor.
Fotoğraflardan yola çıkarak katil zanlısının kişiliğine ve yaşam tarzına dair birtakım ipuçları elde edilebilir; ama bu pozlar, Paris’teki cinayetlerin “kodları”nı çözmek ve bir tarafla ilişkilendirmek için bir “kanıt” sunmuyor.
Katil zanlısını Kurtlar Vadisi’nin oyuncularına benzeterek cinayetin Türk devleti tarafından işlendiği sonucuna varmak mümkün değil. Kurtlar Vadisi’nden etkilenen kuşak içerisinde Türkler var da Kürtler de. O hâlde katil zanlısının etnik kimliğine bakarak ne “suç” üretilebilir, ne de “suçlu” bulunabilir.
Cinayet motivasyonu henüz anlaşılamadığı için aklımız her türlü senaryoyu peşinen kabule hazır. Kurgunun biraz mantıklı olması yeter. Siyaset erbabı bütün hünerini göstererek bu boşluğu mantıklı yalanlarla doldurur. Bunlara küçük çaplı psikolojik harekât operasyonları diyebiliriz. Mesele politize olduğundan bundan kaçış yok.
Kürt medyası da Türk medyasına baka baka bu tür yayıncılıkta ustalaşmış durumda. İlk günden itibaren topu kalesinden çıkarma refleksiyle hareket ediyor. Amaçları bu cinayetin failiyle aralarındaki bağlantıyı olduğundan küçük göstermek. Hâlbuki sadece ve sadece gerçekleri anlatmaya çalışsalar, belki de o “bağlantı” kendiliğinden ortadan kalkacak, temize çıkacaklar. Kürt tarafı böyle bir vahşeti yapmadığına inanıyorsa, daha rahat olması gerekmez mi? Panik hâlinde piyasaya “Ogün Samast” teorileri sürmek ne oluyor?
Katil zanlısı örgütün zaman zaman işlerini yaptırdığı biri. Üst düzey yöneticilerin işlerine koşturmuş. Böyle bir sürü tip yok mu Kürt cemaati içinde? Ömer Güven’in pozlarını veren hâlâ yüzlerce dernek çalışanı var. Sosyal kültürel doku böyle. Bu durum elbette kimseyi suçlu kılmaz.
Cinayetler siyasete malzeme yapıldığı için olaya ilişkin gerçekleri öğrenmek kolay olmuyor. Her çevre kendi meşrebine göre “suçu” karşı tarafın üzerine atmaya uğraşıyor. Doğrudan sözler yetmeyince dizi figürleri, esrarengiz hikâyeler, komplo teorileri devreye sokuluyor.
Ama olayla ilgili öne sürülen neredeyse bütün senaryolar tutarsız ve çelişkili. Cinayeti soruşturan Paris Savcısı’nın elindeki kanıtlar bile bu kadar sınırlıyken, taraflar olayı şimdiden “çözmüş” gibiler. Bundan sonra cinayete ilişkin hangi gelişme yaşanırsa yaşansın, iki tarafın sahip olduğu kanaati hiçbir şey değiştirmeyecek. Suçlu daima karşı taraf! Kürtler için suçlu Türk derin devleti, Türkler içinse örgüt içi infaz! Gerçekler ise iki tarafın da umurunda değil. Siyasi çıkar ve hesaplar gerçekleri şimdiden boğmuş durumda.
Yine de tarafların “suç”la araya mesafe koyma çabaları bana o kadar da anlamsız gelmiyor; iki taraf da bu vahşi cinayeti işleyecek kadar insanlıktan çıkmadığını bir şekilde kanıtlamaya çalışıyor. Gerçekleri tersyüz etme pahasına bile olsa bence bu “iyi”ye işaret. Böyle bir vahşeti kim üstlenebilir? Bu türden bir günahı yeryüzünde üstlenecek bir siyasi grup veya cemaat var mı?
Tek sevindirici gelişme, bu cinayetlerle İmralı sürecinin baltalanmamış olması. Bu da az bir şey sayılmaz.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019