Kurtuluş TAYİZ
12 Haziran genel seçimlerinin en heyecanlı yanı sanırım Kürt meselesi. Türkiye’nin bu en büyük sorununun, seçimlerden sonra masaya yatırılması ve çözüme kavuşturulması bekleniyor. Toplumda, siyaset kurumunda ve devlet içinde, bu sorunun yeni bir anayasa ile demokratik yollardan çözümünü isteyen güçlü bir irade var. Ancak bu yeni anayasanın “nasıl” yapılacağı ve içeriğinin “nasıl” doldurulacağı hususu, Kürt sorununda barışın kilitlendiği ayrışma noktasını oluşturuyor.
Seçimlerden birinci parti ve hükümet olarak çıkması beklenen Ak Parti’nin Kürt sorununu yeni anayasa ile çözme yoluna gideceğini tahmin ediyoruz. Başbakan Erdoğan, seçim meydanlarında, bu yönde adımlar atacağının işaretlerini açıkça veriyor. 2007‘de Türkiye’nin yeni anayasa şansını nasıl yitirdiği sanırım hâlâ hatırlardadır. Elbette, yeni anayasa seçim sonuçlarına göre şekillenecek, içerik kazanacaktır; fakat Kürt sorununun çözümünde Erdoğan’ın izleyeceği yol haritası daha şimdiden belli olmuş durumda. Seçim öncesi Güneydoğu’da siyasi tansiyonun bu kadar artmasının, Öcalan’ın AK Parti’ye bu kadar sert mesajlar göndermesinin nedeni de bu. Kürt hareketi, hükümetin kendilerini dışlayan “anayasal çözüm” yoluna gideceğini görüyor ve bundan büyük rahatsız duyuyor. AK Parti’nin yeni anayasayı uzlaşma ile hazırlayacağı mesajı da ne Türkiye’deki farklı kesimleri ve ne de Kürt hareketini tatmin etmeye yetiyor.
Kürt meselesinin çözümü konusunda devlet içinde ve hükümette demokratik anayasal bir çözümün güçlü bir eğilim olarak ortaya çıktığı görünüyor. Ancak bu görüş gelinen aşamada İmralı ve PKK’yı dışlayarak, BDP’ye rağmen bu sürecin tamamlanabileceğini hesaplıyor. Bir kısım köşe yazarı ve aydının da desteklediği bu eğilim, toplumda da taban buluyor.
Bu noktaya gelinmesinde demokratik açılımın yürümemesinin de önemli payı var. Hükümet, 2009’da başlattığı demokratik açılıma Kürt hareketinin destek vermediğini, hatta büyük zorluklar çıkardığını, İmralı’nın da kendisiyle yapılan görüşmelere rağmen AK Parti’yi siyasi olarak Güneydoğu’da hedef yapmaktan kaçınmadığını düşünüyor. Bu yüzden olsa gerek yeni anayasa çözümü, devlet içinde önemli bir kesim için, “Kürt sorununu çözüp PKK’yı etkisizleştirmek” formülüne dönüşmüş durumda. Bu tez ilk bakışta akla yatkın gelebilir ama bence Kürt meselesinin karmaşıklığını anlamaktan çok uzak bir görüş. Barışı sağlamanın önünde de ciddi bir engel.
Yazının başında da belirttiğim gibi barışın kilitlendiği nokta tam da burası. Yeni anayasa, Kürt sorununda silahların devre dışı kalması ve barışın sağlanmasında en temel düzenlemelerin başında geliyor. Bu ilk sivil anayasanın Cumhuriyet’e yaşıt –hatta daha eskibu sorunu, yani Kürt sorununu demokratik olarak çözme şansı var. Kürt meselesinde tam da “hayaldi, gerçek oldu” denecek türden bir fırsat bu. Türkler de Kürtler de, bu ülkede yaşayan herkes böyle düşünüyor.
Ancak Kürt hareketi bu yeni anayasa yapımının dışında tutulursa Kürt meselesinde barış tehlikeye düşer. Zira Kürt meselesini ne İmralı’dan ne PKK’dan soyutlayarak tarif edebilirsiniz. Kürt sorunu elbette PKK’dan önce de vardı ama bugün bu ülkenin karşı karşıya kaldığı Kürt sorununa toplumsal ve siyasi içeriğini kazandıran PKK’dır. Kürt sorununun bugünkü biçimini PKK vermiştir. En azından bugün için durum böyledir. Bu koşullarda PKK’yı dışlayarak Kürt sorununu çözme girişimleri bana zorlama bir soyutlama gibi geliyor. Yine de hangi koşullarda olursa olsun, Kürtleri Türklerle eşit kılacak herhangi bir anayasa metnini de kimse reddedecek durumda değil.
O halde bence yeni anayasanın yapımı sürecinde Kürt hareketiyle uzlaşma aranması yoluna gidilmelidir. Kürt hareketinin bütün kesimleri buna dâhil edilmelidir. BDP yasal ve meşru siyasi bir güç olarak Meclis’te anayasa görüşmelerine katılmalıdır. İmralı ve PKK ile de barışın koşulları, silahsızlanma konuşulmalıdır.
Dünyanın bugünkü koşullarında diyalogdan kaçınmanın akıl alır hiçbir yanı yoktur. Oturup konuşulmadan, müzakere edilmeden yol alınmıyor, barış sağlanmıyor. Dünyanın hiçbir yerinde birdenbire, aniden barış sağlandığı da görülmemiştir. Barış zaman ve süreç işidir; sabırla konuşmayı gerektirir. Barış için başka bir yöntem de henüz keşfedilmiş değil.
BDP ile sıcak ilişkiler geliştirmek, İmralı ile yapılan görüşmelere nitelik kazandırmak, Kandil’le diyaloga geçmek Türkiye’ye kaybettirmez, aksine kazandırır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019