Kurtuluş TAYİZ
28 Şubat Davası, Ergenekon ve Balyoz davalarından sonra Türkiye’nin en önemli darbe davalarından biri. Hükümet deviren, siyaseti yeniden dizayn eden açık bir darbe davası. Ancak “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirakle” suçlanan ve haklarında “ağırlaştırılmış müebbet hapis” istenen sanıklar bir bir tahliye ediliyor. 76 tutuklu sanıktan 71’i serbest bırakıldı. Tutuklu sanık sayısı sadece 5!
Davada tutuklu sanık sayısının 5 kişiye kadar düşmesini olumlu bulanlar kadar, bunun sorun olarak görülmesini eleştirenler de var. Yargılamanın sürmesinin daha önemli olduğu belirtiliyor. Bu görüşlere katılmak istiyorum ancak bu kadar iyimser olamıyorum. Davanın gidişatında ciddi sorunlar yaşandığı kanısındayım. Yakın tarihimizde yaşanan ve ağır tahribatlara neden olan bu darbe davasının dosyasına bakıldığında ciddi ve kapsamlı bir soruşturma yürütüldüğü görülebilir; ancak bu soruşturmaya denk bir yargılama yapıldığı söylenemez. Ortada darbecilerin yargılandığına dair ciddi bir görüntü yok.
Bu suçlamaların yüzde birine muhatap olan vatandaşlar yıllardır tutuklu yargılanıyor. Peki nasıl oluyor da ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan asker sanıklar tutuksuz yargılanabiliyor? Güneydoğu’da seçilmiş belediye başkanları, parti yöneticileri, siyasetçiler ceviz kabuğunu doldurmayan iddialarla cezaevinde çürütülürken, neden darbe yaparak hükümet deviren askerler serbest bırakılıyor? Nasıl bir ülke burası? Nasıl bir adalet ve yargı sistemi? Askere ayrı, sivile ayrı mı işliyor?
BENZERLİKLER VAR
28 Şubat Davası’nın ülkenin siyasi gündemine göre yönlendirildiğini düşünmeye başladım. Davanın önceki günkü duruşmasında 15 sanık daha tahliye edildi. Bence bu tahliye kararlarıyla bir mesaj verilmek isteniyor. Mesajın bir kısmı siyasal iktidara, diğer kısmı ise hâlâ zinde olan 28 Şubat güçlerine. AK Parti Hükümeti’ne 28 Şubat’ı hatırlatıyorlar, 28 Şubat güçlerine ise iktidara yeniden saldırma yolunun açıldığını.
Hükümete karşı başlatılan kampanya 28 Şubat’ta yaşananlara nedense çok benziyor. O günlerde hükümete karşı nasıl bir taktik izlenmişti? İddianameye yansıyanlar şöyle: “7 Nisan 1997’de Genelkurmay Karargâhı’nda yapılan toplantıda hükümete karşı Batı Çalışma Grubu’nun kurulduğu belirtildikten sonra Çevik Bir ‘Ülke Cezayir ve İran olmayacak. Öncelikle hükümetin devamını önleyecek, demokratik müesseseleri devreye sokacak çalışmalar yapılmalıdır’ dedi.” (…) Hükümete karşı hazırlanan eylem planlarında RP’nin oylarının yüzde 10’un altına düşürülmesi öngörülüyor. Baskı, zorlama, sindirme, pasifize etme, yalan, iftira, inkâr yöntemleriyle mücadele edilmesi gerektiği anlatılıyor. Planda, ‘RP’nin marjinal bir parti haline gelmesi sağlanmalıdır. Türk demokrasisinin bir süsü olarak demokratik sistem içinde yerini almalıdır. Medya mutlaka ve mutlaka organize edilmeli ve kullanılmalı.”
Bugün de 28 Şubat’takine benzer bir hükümet karşıtı koalisyonun kurulduğu görülüyor. Aşağı yukarı aynı taktikler izleniyor. Sadece karargâh değişmiş durumda. Bu kez Genelkurmay Karargâhı’nda planlanmıyor bu süreç; ‘sivil’ odakların yönlendirmesiyle yürütülen bir süreç var. Öncelikli amaç AK Parti üzerinde baskı oluşturarak “iktidarı paylaşmaya” zorlamak. Diğer güç merkezleriyle “uzlaşır” hale getirmek. İkinci planda ise AK Parti’nin gücünü seçimlerde kırmak. 28 Şubat’ta Refah’ı yüzde 10’un altına çekme hedeflenmişti, şimdi de AK Parti’yi yüzde 50’nin mümkün olduğu kadar altına çekerek zayıflatmak istiyorlar. En büyük rüyaları ise İstanbul’u düşürmek…
Yaşam tarzına müdahale edildiğine dair koparılan gürültü, bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlanacağına dair pompalanan korkunun arkasında yatan gerçekler bunlar.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019