Kurtuluş TAYİZ
Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tahliye edilmesini tepkiyle karşılama yerine, Başbuğ'un tutuklanma ve cezalandırılma nedenlerine kafa yormanın daha yararlı olduğunu düşünüyorum.
Askeri vesayete karşı mücadele veren kesimlerin İlker Başbuğ'un tutuklanmasını sevinçle karşıladığı inkâr edilemez. Genelkurmay başkanları vesayet sisteminin en tepesindeki isim olarak görüldüğünden, Başbuğ'un tutuklanması da belli çevreler tarafından "zafer" olarak değerlendirildi. Askeri vesayetin baskısını hisseden bütün kesimler; AK Partililer, Kürtler, cemaatler, sivil toplum kuruluşları, liberaller, demokratlar, solcular, Başbuğ'un tutuklanmasını vesayet rejimine karşı verilen mücadelenin başarısı olarak algıladı. Böyle zamanlarda ayrıntılara kimse dikkat etmez. Herkes büyük resimle ilgilenir. Adaletsizliğe uğrayan binlerce sıradan vatandaşın yanında bir genelkurmay başkanının adaletsizliğe uğramasını da kimse umursamaz. Bunlar gerçek. Burada Başbuğ için gözyaşı dökmeyi elbette doğru bulmam; ama Başbuğ'un tutuklanmasının arkasındaki asıl nedenleri veya gerçekleri ıskalamayı da hiç istemem.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanması öncelikle büyük bir siyasi gelişmeydi. Ancak bu tutuklanma kararına ilk itirazın Başbakan Erdoğan'dan gelmesi de aynı derecede dikkat çekiciydi. Başbakan Erdoğan, İlker Başbuğ'un "terör örgütü yöneticisi olma" iddiasıyla tutuklanmasını yanlış bulduğunu ve tutuksuz yargılanması gerektiğini açıkladı. Oysa siyasi iktidar, Başbuğ'un tutuklanmasını kendi "zaferi" olarak yansıtabilirdi. Yıllarca askeri vesayete karşı mücadele eden bir iktidar için aslında bu olağan bir tutum olurdu. Fakat Erdoğan'ın Başbuğ'un tutuklanmasını "zafer" olarak görmemesini, eleştirmesini iyi anlamak gerekiyor. Bunun nedeni sanırım Başbakan'ın, Başbuğ'un tutuklanmasının arkasında kendisine yönelik bir tehdit hissetmesi. Erdoğan'ın burada yeni bir vesayet odağının varlığını gördüğü söylenebilir. Bu yeni vesayet gücü, Başbuğ'u tutuklayarak siyasi iradeye gözdağı verdi. Başbuğ'un tutuklanması, cemaatin güç gösterisiydi. Askeri vesayetle mücadelede bayrağı zirveye dikmek anlamına geliyordu. Cemaat, Başbuğ'u tutuklatarak yeni sistemin "Abi"si olduğunu ilan ediyordu. Nitekim zamanla bu gerçek su yüzüne çıktı; Başbuğ'u tutuklayan güç, Erdoğan'ı da teslim almaya çalıştı. Başarılı olamayınca 17 Aralık'ta Başbakan'a kelepçe takmaya kalktı.
Cemaat ve paralel devlet gerçeğini en iyi analiz eden isim olarak Abdullah Öcalan da, İlker Başbuğ'un tutuklanmasını, hükümete yönelik darbe sürecinin bir parçası olarak nitelendiriyor. Öcalan'ın bu konudaki değerlendirmesi şöyle: "…Sayın Başbakan'ı buna inandıran ekip (2011'de) 'PKK'yi bitireceğiz' dedi. 10 bin (KCK) içeriye aldılar. Bu güç MİT'e de darbe planladı. Ben hemen devreye girdim, 'bu darbedir' dedim. Ergenekon'dan farkı yok. Başbakan MİT'e darbe yapılınca sıranın kendisine geldiğini gördü. Başbakan vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanması da budur." (28.02.2013-İmralı Zabıtları)
İlker Başbuğ'un yargılandığı dava gibi yakın tarihteki büyük soruşturmaların hepsine Cemaat gölgesi düşmüştür. Cemaat bugüne kadar başlatılan bütün siyasi davaları, Türkiye'de siyaseti yeniden dizayn etmenin aracı olarak kullandı. Hükümeti Ergenekon ile uzlaşmakla suçlayan cemaate yakın yazarların asıl amacı, ortaya çıkan bu gerçeği gözlerden saklamak. Ortada Ergenekon diye tehlikeli bir yapı varsa o da Ergenekon'dan farkı olmayan cemaattir; kimseyi kandırmayın, yüreğiniz yetiyorsa bu gerçeği görün.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019