Kurtuluş TAYİZ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla önceki gün çok sayıda emniyet mensubu gözaltına alındı. Şüphelilerin çoğu yakın bir zaman önce ortaya çıkarılan kurgu örgüt "Selam Tevhid " soruşturmasını yürüten Emniyet mensupları. Gözaltına alınanların bir kısmı zaten kamuoyunda Cemaat'in Emniyet'teki yapılanmasının başındaki isimler olarak tanınıyor. Bu yüzden olsa gerek gelişme "Paralel yapıya operasyon" olarak yorumlandı. Kiminin "paralel devlet", kiminin "Neo-Ergenekon" dediği yapılanmaya yönelik bu operasyon, derin devlete yönelik ilk operasyon olarak değerlendirilebilir. Türkiye ilk kez kendi derin devletine bu operasyonla neşter vurdu.
"Derin devletle hesaplaşma" iddiası kuşkusuz 2007'den beri gündemde. Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Casusluk vb. pek çok dava, yakın zamana kadar "derin devletle hesaplaşma" olarak adlandırılıyordu.
Ancak bu büyük soruşturmalar, derin devletle hesaplaşmadan daha çok yeni bir derin devlet yapılanmasının kuruluşuna hizmet etti. Bu büyük soruşturmalarla birlikte askeri vesayetin etkisinin kırıldığı görüşü elbette doğrudur, devlet içindeki bir grup başı bozuk takımının kısmen temizlendiği de... Ancak o operasyonların bugüne kadar derinlere inemediği konusunda toplumda bir mutabakat olduğunu da hatırlatalım. Soruşturmaları kurgulayan, yöneten irade, hiçbir zaman derin devleti temizleme hedefi gütmedi. Toplumun ve siyasetin bu yöndeki beklentilerini ise istismar etti. Bu davaları kullanarak devletin güç yapısını değiştirdi. Askerin sistem içindeki gücünü kırarak polis ve yargının sistem üstündeki etkisini artırdı. 2007-2014 arasında hızla kurumsallaşan, devletin kılcal damarlarına kadar sızan bu yeni derin güç, iktidarı devirmeye kalkınca yakayı ele verdi. Daha doğrusu siyasi iradenin paniklememesi, kararlı duruşu, zamanında harekete geçmesi "eksiksiz" bir darbe girişimini boşa çıkardı.
17-25 Aralık darbesi, yeni derin devletin tüm sistemi ele geçirme hamlesiydi. Başbakan Erdoğan ve hükümet üyelerini hedefleyen bu darbe girişimi sonuç alsa siyaset ve toplum yeniden dizayn edilecek, Türkiye'de yeni bir vesayet sistemi kurulacaktı.
Önceki gün haklarında işlem başlatılan Emniyetçiler işte bu yeni derin devlet yapılanmasının bir parçası olmakla suçlanıyor. Türkiye geç olsa da kendi gerçek derin devletiyle hesaplaşma adımını attığı için, bu gelişmeyi son derece önemli buluyorum. Uluslararası bağlantıları bulunan, ulusal güvenliği tehdit eden bu yeni derin devletin Türkiye'nin kalkınması, gelişmesi, büyümesi ve iç barışını sağlaması yönünde attığı bütün adımları yakın geçmişte engellemeye çalıştığını da burada bir not olarak kaydedelim. Türkiye'nin asıl derin devleti, bu yapılanmadır; önceki günkü operasyon da bu yapıya atılan ilk neşterdir. Siyaseti ve toplumu yanıltmak artık mümkün değil. Bu operasyonla Türkiye için yeni bir dönem başlıyor. Türkiye asıl derin devletiyle hesaplaşıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 'Ajans' kime bağlı?
15.05.2019 - Erdoğan'ı devirip, Sevr masası mı kuracaksınız?
10.05.2019 - Gidişat nereye?
1.05.2019 - Demirin soğumasını istemiyorlar
22.04.2019 - Seçimleri geride bırakırken...
19.04.2019 - Çözüm seçimin yenilenmesinde
17.04.2019 - Gerçekleri bu kadar kolay çarpıtmak da az hüner değil
15.04.2019 - ABD, İstanbul seçimleri ve Fırat'ın doğusu
12.04.2019 - Yeniden sayım yerine yeniden seçim
11.04.2019 - Dört koldan kıskaç ve anlamı
8.02.2019
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Ali Türer
Yazarın bu yazısını kendisinin ve aynı kulvardaki bazılarının sürdürdükleri günah çıkarma ayinin bir parçası olarak görüyorum. Sosyalist toplum arayışı daha iyi bir toplum arayışıydı. Bu arayışta bir başarısızlık varsa bunu sürdürenlerin "valla bizim günahımız yoktu"; hata sahip olduğumuz düşüncenin kendisindeydi" yaklaşımları onları rahatlatıyor olabilir; ama o grup içinde yer alan biri olarak beni rahatlatmıyor. Bu arayışta soluklarının tükendiğini itiraf etseler daha dürtüstçe olacak.
Rahim DEDE
Marksın dediği gibi sinıfsal yapın dünya görüşünü belirliyor. Yoksa kapitalizim ehlileşmedi dahada barbarlaştı. İş yerlerinde sömürü dahada vahşileşti. Asgari ücrete razı olmak ne demek olduğunu anlamak için öyle yaşamak lazım. Geçmiş sosyalist deneylerde emekçiler için kapitalizimden daha iyiydi herhalde. ama bunu tuzu kuru olanlar iyi bilmez. Geçmiş de aldığın kulturu açık açık reddetmek zor geliyor olabilir ama böyle dolambaclı reddetmek daha ahlaklı değil sanırım.
tuncay demirtaş
neden "sol"veya "yeni sol" gibi kavramları kullanıyorsunuz. tamam "sosyalizm bitti" ve dünyayı anlamak ve değiştirmek için ondan da "kurtulmalıyız". "kapitalizm ve toplumu da eskisi gibi değil". "bütün iktisat teorileri de bunalımda ve toplum da yönetilme ihtiyacı ve yönetimlerin gücü azalıyor ve ilişkiler dikey değil yatay bir ağ hali alıyor" v.s v.s. hadi diyelim ki bütün bunlar da doğru. anlaşılamayan eski kavramların gereksizleştiği yerde "sol", "yeni sol" kavramları neden manüple ediliyor.